Dış ülkelerden hava yolu ile gelenlerin, ülkemizde ilk ayak bastıkları yer hava meydanlarıdır. Ülkeye giriş için gümrük işlemleri ve tüm yer hizmetleri de burada verilir. Bu nedenledir ki, hava alanlarının düzeni, yapılacak hizmet ve işlemlerde gösterilen özen, ülkemizin değerini ve önemini arttıracak değerde olmalıdır. Ancak yıllardır süren kargaşa ve belirsizlikleriyle İzmir Adnan Menderes Havalimanı‘nda yaşanan olumsuzluklar ve yönetim zaafiyeti, yolcu, ziyaretçi ve çalışan mağduriyetlerini artırmaktadır.
Sizlere geçen gün yolcu karşılamak amacıyla gittiğim havaalanında karşılaştığım; İzmir’e yakışmayan davranış ve şikayetlerden bahsedeceğim.
Ege Bölgesi’nin en önemli hava meydanında; seçilmiş yaklaşık seksen civarında ticari araç ve sürücülerinden oluşan Havaalanı Taksi durağı var. Hedefleri hizmet olduğu kadar ortamın düzeni ve yabancı ile yerli yolcuların huzurunu sağlamak. İl Trafik Komisyonu Üyesi olarak yıllardır bu konuda bilgim ve izlenimlerime dayanarak bunları yazıyorum. Üstelik son yıllarda, Havaş işletmesi ve Büyükşehir Belediye otobüsleri de bu hizmetlere katkı sağlamaktadırlar.
Ancak; son günlerde, geçmişten gelen destekle korsan yolcu taşıma rahatsızlığı giderek artıyor. Üstelik yıllarca İzmir’de mücadele ettiğimiz korsanlık sanırım artık müdahale edilemez hale geliyor. Çünkü ülkemizi saran promosyonlu araç satış sistemi ve çevre ilçelerdeki yazlıkçıların bu sisteme mecbur kalması son yıllarda yeni bir iş kolu yarattı. Kayıtdışı çalışan korsan taşımacılar yasal kurum ve iş sahiplerine ciddi zararlar vermektedir.
Bunun yanı sıra bazı araç sahiplerinin (D-2) belgesi denilen Yolcu Taşıma Belgesi aldıkları da biliniyor. Ancak bu belge ile, on kişilik araçlarda ve tek fatura karşılığı (Grup Yolcu Taşıma Hizmeti) çalışma yetkisi verildiği unutuluyor. İşte böylesi bazı taşımacıların da yetki ve yasa dışı bireysel yolcu taşıdıkları görülüyor. Üstelik bu kişilerin İnternet üzerinden, veya cep telefonu aracılığıyla müşteri topladıkları da söyleniyor.
Bu arada nice şikayetler ile Ulaştırma Bölge Müdürlüğü denetimlerine başlayıp bu tür faaliyetlere 2 bin 200 lira gibi büyük cezalar kesiyormuş. Fakat rant o kadar fazla olsa gerek ki, bu cezalar caydırıcı olmuyormuş. Ne var ki haftada bir gün yapılan bu uygulamanın caydırıcı olmayacağı bilinmelidir. Uluslararası dediğimiz ve bölgenin en büyük hava meydanında denetimler en azından en yoğun dönemde sürekli yapılmalıdır.
Bunun yanısıra trafik polisinin yıllardır havaalanında yüksek fiyatlar ile kiralandığı yetkililerce söylenen otoparklara müşteri göndermeye çalıştığı açıkça söylenmekte ve kavgası verilmektedir. Ben Trafik polisi memurlarına hiçbir şey diyemiyorum; çünkü kesin emir alıyorlar. Bilemediğim ise; havaalanında hiçbir yerde durdurmayan trafik polislerini yöneten amir veya müdürlerin yıllardır trafikte sıkıntı çeken İzmir Trafik Denetleme Şubesi’nde neden görevlendirilmedikleri veya bu yetkiyi İzmir içinde kullandıramadıklarıdır?
Sayın Ulaştırma Bakanım ve İzmir Milletvekilimiz Binali Yıldırım, gördüğünüz gibi İzmirli yıllardır böylesi nice sıkıntılar çekiyor. Ancak bizleri yönetenler hep suskun yani üç suskunlar gibi. Bu konulara değindiğinizde İzmirli sizlere hem daha çok oy verecek hem de minnettar kalacaktır.