AK Parti’de Ömür Kabak gitti ama, bu süreci organize eden, hızlandıran ve sonuçlandıran, kısacası kabağın kimin başına patlayacağı henüz belli değil.
Tartışılıyor... Konuşuluyor...
Ak Parti İzmir’de hep “kapalı kutu”ydu.
“Kol kırılır, yen içinde kalır” ilkesi, teşkilat içi sorunların dışa yansımasının, olayların ve sorunların kamuoyu önünde tartışılmasının da hep engeli oldu.
İzmir’de, özellikle de merkez sağda siyaseti iyi okuyan gazeteci-yazar Halit Tunç, ilginç ve kendine has yorumlarıyla kapalı kutu Ak Parti’nin “kiliti”ni açan “anahtar kalemlerden” biridir.
Kanal 35’teki programı ve Ege’de Sonsöz’deki son yazısında, Ömür Kabak’ın istifasıyla ilgili yorumu, hem başlık hem de içerik olarak çok çarpıcı:
“Türkiye’nin üçüncü büyük kentinde, Ak Parti teşkilatının canına malum iki kadın okuyor... Ve bu hanımefendilerin önünde ise koca teşkilat diz çöküyor” diyor.
Bu tespit, Ak Parti’nin içini iyi bilen Tunç’un yazdığı gibi doğru olabilir mi?
* * *
Tunç’un Ömür Kabak’ın istifasında ya da görevden alınmasında doğrudan etkili olduğunu iddia ettiği, Ak Parti’li bu iki hanımefendiye sorduğu sorular da kafa karıştırıcı. Şöyle diyor:
“Ömür Kabak, il başkanlığı makamını kullanarak, kendisine, çevresine bir çıkar mı sağladı?
Büyükşehir Belediyesiyle işbirliği yaparak yüzlerce dönümlük arsayı imara mı açtırdı?
Çeşme ve çevresinde bolca arsa mı kapattı?
‘Pederim zengindi’ deyip, üç yılda İzmir’in arsa baronu mu oldu?
Güzelbahçe’de (Şirincan’ın karşısında) başkasının adına milyon dolarlık villa mı aldı?
‘........hanımefendinin yeğeni’ unvanını kullanıp, bolca iş mi kaptı? Ankara’da iş takip büroları mı açtı?
Başkaları adına şirketler kurup ihale işlerine mi girdi?
Firmalarına iş vermeyen müdürleri tehdit mi etti? Sürgüne mi yolladı?
Ömür Kabak ne yaptı?”
* * *
Belli ki, Ömür Kabak’ın istifası, hem partide hem de İzmir’de iyisiyle-kötüsüyle daha çok tartışılacak.
Ancak;
Ak Parti’nin, seçimlere altıbuçuk ay kala böyle tartışmalarla geçirecek ya da kaybedecek vakti yok.
Genel Merkez, iç çatışmalar ve kamplaşmalarla bölünen İzmir’deki yapıyı toparlayacak bir ismi il başkanı olarak atamak zorunda.
Kim derseniz?
Öne çıkan, İzmir’de bölünme ve kamplaşmaları sona erdirecek kişi Selim Gökdemir’dir.
Gökdemir, Ak Parti’yi İzmir’de hem vizyon olarak, hem de siyaseten iş dünyası ve liberal platforma taşıyacak bir isimdir.
Kabul eder mi, ister mi; orasını bilemiyorum.
Bu, zaten bizim değil, Ak Parti Genel Merkezi’nin ve yönetiminin sorunu diye düşünüyorum.
BLOG
SEÇKİN ÖZTATLI: Hamdi Bey, Aziz Bey’e akıl hocalığı yaparken, ölçüyü kaçırmışsınız. Oy vermesek de bu hükümet bizim de hükümetimiz. Metromuzu yapmasını istemek bizim de hakkımız. Bırakın yapsınlar, ne zararı var.
SEVİM DİNÇER: Ne kadar güzel yazmışsınız. Aziz Bey, önüne çıkartılan tüm engellere rağmen metroyu bitirmek için çaba harcıyor. Kimseye de ihtiyacı yok. Olmasın da.
SIDIKA ZENGİN: CHP sonunda Aziz Kocaoğlu’nun kıymetini anladı. Kurultay Başkanı yapması bunu gösteriyor. O çok daha üst yerlere getirilmeli. Biz onu Genel Başkanlığa layık görüyoruz.