Hamdi Türkmen

Hamdi Türkmen

hamdi-turkmen@hotmail.com

Tüm Yazıları

PUTPERESTLER, Hıristiyan Azizi Maurus’u işkence için çıralı çam odununun alev alev yandığı ocağın üzerindeki kaynar su dolu kazana koyduklarında Aziz Maurus, sakin bir sesle banyo suyunun çok soğuk olduğunu söylemiş.
Putperestlerin Sultanı, Aziz Maurus’un söylediğine şaşırıp, elini fokur fokur kaynayan kazanın içine sokunca da, eli öyle yandı, canı acıdı ki, feryadı arş-ı alâyı tutmuştu.
Aziz Maurus mizahın gücünü kullanmıştı.
* * *
Mizah tehlikelidir.
Haksızın, zulmedenin, canını yakar.
* * *
Abdülhamit döneminin siyasal mücadele adamı Süleyman Nazif, mizahı ve sivri dilini mücadele aracı yapmıştı.
Bir gün, bir genç, devrin Adalet Bakanı Ahmet Cevdet Paşa için “Alçak!” der.
Süleyman Nazif şiddetle karşı çıkar;
“Sen Adalet Bakanı’na ‘Alçak’ diyemezsin” diye bağırır. Genç şaşırır:
“Ama siz onun için daha ağır sözler söylüyorsunuz...”
Süleyman Nazif “O herif alçak değildir” diye devam eder:
“Alçaklık onun yanında yüksek tepeler gibi kalır, o herif alçak değil düpedüz çukurdur.”
* * *
Mizahçı, iktidar sahibini dinlemez, yerin dibine batırır.
* * *

Korkmayın, gülün...
Tarih boyunca, baskının, sindirmenin, ezmenin iktidarını kuranlar da boş durmamış, mizahla, gülmekle ellerinden gelen mücadeleyi yapmışlardır.
Ortaçağ’ın en karanlık dönemlerinde, iktidar sahibi Kilise’nin ve Engizisyon Mahkemeleri’nin Avrupa’nın üzerine kâbus gibi çöktüğü dönemde de yaygın inanış böyleydi.
İyi bir Hıristiyan gülmez.
İşin ucunda yakılarak öldürülmek bile vardı. Neşe ve mizah yasak olduğu için Ortaçağ Avrupası zifiri karanlıktı.
* * *
Çünkü, gülen insan tehlikelidir.
Haksızın, zulmedenin, acımasızın, hırsızın, yolsuzun canını sıkar.
* * *
Yalnız Ortaçağ karanlığında kaybolmuş Hıristiyan Avrupa gülmeyi lanetlemedi.
Bizim kültürümüz de gülmeyi hoş görmez.
Biz değil miyiz, kendini koyvermiş, makaraları boşaltmış, rahat rahat gülen gençlere “Karı gibi gülme” diyebilen.
Gülmek mi aşağılanıyor, kadınlar mı belli değil.
Değneğin ortası bile pis.
* * *
Yaşananlardan bunaldıysanız.
Yumurta...
Ergenekon, Balyoz...
CHP Kurultayı...
Kayseri Belediyesi’nde yolsuzluk...
Seçimlerde yoksul insanlara verilen yiyecek paketleri...
Haklarında dava açılan karikatüristler...
Erişimi yasaklanan internet siteleri...
Biber gazı verilen, dövülen, yerlerde sürüklenen üniversite öğrencileri...
Yandaşlar, yalakalar...
Akılsız muhalifler,
İhlâl edilen doğal yargıç ilkesi...
Dünyanın en pahalı benzini...
Bunaltan, bir sis gibi çöken baskı...
Midenizi bulandırıyor, başınızı ağrıtıyorsa çareyi ilâçta aramayın.
Haklarında her gün dava açılan, ama sinmeden yazanlara, çizenlere destek verin.
Korkusuzca mücadele eden mizah dergilerini alın ve gülün.
* * *
Korkmayın, dalga geçin, gülün.
Yumurta atan gençleri biber gazıyla, copla, dava ile yıldırmaya çalışıyorlar ama, size bir şey yapamazlar.
Ne yani, “Karikatürüme bakıp gülüyor” diye dava mı açacaklar?

Haberin Devamı

Korkmayın, gülün...
BAKIŞ
Promosyon


Aralık ayına gelindiğinde, Dünyanın birçok ülkesinde ve bizim ülkemizde çeşitli adlarda bir alışveriş çılgınlığı başlar.
* * *
Bazı ülkelerde bu alışveriş eğlenceye, bazı ülkelerde ganimet kültürü anlayışıyla çılgınlığa dönüşür.
* * *
İnsanlar yeni bir telefon, yeni bir CD, yeni bir TV, bir kitap, ucuz giysi alabilmek için gece yarısı kuyruğa girer ve sabaha kadar beklerler.
* * *
Kimileri hazırlıklıdır. Kamp çadırı, uyku tulumu, kahve termosuyla gelir ama mağaza açılış saati geldiğinde belli bir disiplin içinde almak istediğini alır ve bunu bir eğlence, heyecan olarak yaşarlar.
* * *
Bizde gece yarısı kuyruklar oluşur, gazete kâğıdına sarılmış biralar içilir, sloganlar atılır. Mağaza açılış saatini öne almak için kepenkler zorlanır, herkes birbirinin üstüne çıkar, bayanlar taciz edilir.
Ve nihayet kepenkler kırılır, raflar devrilir ve ne alacağını bilmeden bir oraya bir buraya saldırılır. İş; promosyonlu, eğlenceli satıştan çıkar ve yağmaya dönüşür.
Kavgalar, yumruklaşmalar, küfürleşmeler ve karakolda biten eğlence...
* * *
Biz promosyonu da, maç bileti almayı da, otobüse, suya, benzine gelen zammı protesto etmeyi de, hak aramak için yapılan yürüyüşleri de, amacından uzaklaştırmayı çok güzel beceriyoruz.
* * *
Biz kırmızı ışıkta geçmeyi, yaya kaldırımına araç park etmeyi, hastane önünde korna çalmayı, önümüzde giden araca selektör yaparak taciz etmeyi, parklardaki çiçekleri koparmayı, sokakta taciz edilip dövülen insanları seyretmeyi, acil serviste doktor dövmeyi, mazota su karıştırmayı seviyoruz.
Biz yaşlı dedenin elini öpmeyi de, ona otobüste yer vermemeyi de seviyoruz... Biz överken de, kızarken de abartmayı seviyoruz...
Sevgili ülkem; lütfen artık şaşırt beni... Her şeyi usulüne göre yapalım.

Lütfen okuyun
BAKIŞ SÖZÜ
İnsanlarda tek güzel kanun,
Suyu ışık yapmaları,
Hayali gerçek yapmaları,
Düşmanı kardeş yapmalarıdır.

Paul ELUARD

Uyuyanlara özel...
Andımıza laf edenler; örnek aldıkları ülkedeki uygulamaya baksınlar:
72.5 milletin yaşadığı ABD’de her sabah öğrencilere ders öncesinde sınıflarda ayağa kalkarak, hazır olda yemin ettiriliyor.
Hem de lise son sınıfa kadar: İşte o and:
“I pledge allegiance to the flag of the United States of America, and to the Republic for which it stands:
One Nation under God, indivisible, with Liberty and Justice for all...”
Türkçesi:
“Amerika Birleşik Devletleri’nin BAYRAĞ1NA ... Ve o bayrağın simgelediği CUMHURİYETE bağlılık için and içiyorum.
Herkes için, özgürlük ve adaletle, ALLAH’ın gözetiminde, BÖLÜNMEZ TEK VATAN İÇİN...
(İrfan Erol’a teşekkürler)

Haberin Devamı

Bir fıkra...
Tez
Bir tavşan önüne bir daktilo almış, tak tuk, tak tuk birşeyler yazıyor.
Oradan geçen bir tilki:
- Hey tavşan, ne yazıyorsun?
- Doktora tezimi yazıyorum.
- Ha öyle mi, çok güzel, ne hakkında?
- Tavşanların tilkileri nasıl yedikleri hakkında.
- Yok canım, olur mu öyle şey, hiç tavşanlar tilki yer mi?
- Olur canım, gel istersen sana ispat edeyim.
Beraberce tavşanın yuvasına girerler.
Biraz sonra tavşan tek başına çıkar ve yine daktilosunun başına geçer, tak tuk birşeyler yazmaya devam eder.
Bu kez, oradan geçen bir kurt, tavşanı görür.
- Hey tavşan, ne yazıyorsun?
- Doktora tezimi.
- Ne hakkında?
- Tavşanların kurtları yemesi hakkında.
- Yayınlamayı düşünmüyorsun herhalde, buna kim inanır?
- Gel istersen göstereyim...
Yine beraberce yuvaya girerler.
Tavşan biraz sonra tek başına dışarı çıkar.
Tavşanın yuvasını merak mı ettiniz?
Manzara şudur: Bir köşede tilkinin kemikleri... Bir köşede kurdun kemikleri...
Diğer köşede ise bir aslan, kürdanla dişlerini temizliyor!
Anafikir ve sonuç:
Doktora tezi yapmak için tezin (Ergenokon) önemi yoktur.
Konunun (Ulus devleti parçalayıp, eyalet devletine dönüştürmek) da önemi yoktur.
Önemli olan, tez danışmanıdır (ABD).
Hadi tavşanı da siz bulun...