Yıl 2009...
Ya seçim öncesi ya da hemen sonrasında bir köşeye not etmişim.
Pazar günü yazlıkta eski defterleri karıştırırken gözüme çarptı.
Üzerine, “Aziz Kocaoğlu, bunları yapacak. Vaatleri” diye not düşmüşüm:
İşte o notlarımdan bazıları:
- HANESİNDE hiç çalışanı olmayan ailelere, her ay 150 TL destek verilecek. Söz konusu ailelere ayrıca erzak yardımı dağıtılacak.
- KENT Koleji projesi ekim ayından itibaren hayata geçirilecek.
Yanlış anlamayın, ben öyle alışveriş yapmayı seven bir tip değilimdir.
Hatta öyle ki, eve bir toplu iğne bile almam.
Banka kartlarım, sevgili eşim Meltem Hanım’ın çantasında her daim hazırdır.
Bakkalı, çakkalı, manavı, marketleri, AVM’leri, çarşı-pazarı; kartlarım hep onunla dolaşır.
Benim görevim, boşalan bankamatikleri doldurmak, alışverişe hazır hale getirmektir.
Şeytan dürtmüş olmalı ki, geçen gün gazeteden erken çıkınca, yıllardır ilk kez söyle bir çarşı-pazarı dolaşayım dedim.
Özlemişim.
Mangalcılar, Balıkçılar derken, CHP’li ilçe belediye başkanlarının Büyükşehir’den beklentilerini, şikayetçi oldukları konuları bir hafta boyunca neredeyse her gün yazıp çizdim.
Katılanlar da oldu, tam tersi kızanlar da...
Önemli değil.
Kimseye yaranmak gibi bir mecburiyetim yok.
Beğenen okur, beğenmeyen, başka yazar arkadaşlarımın köşelerinin keyfini çıkarır.
* * *
“Mangalcılar”, “Balıkçılar” benzetmesiyle işi ciddiye almadığıma bakmayın.
Bunun nedenlerini, önümüzdeki günlerde anlatacağım.
Ama bilin ki İzmir’de, CHP’li İlçe Belediye başkanlarının toplu hareketi, “Margalcılar” denilip geçilmeyecek kadar ciddi, sonuçları itibariyle de oldukça vahim.
Bu hareketi zorlayan ya da böyle bir mecranın yolunu açan neden, 12 Haziran Genel Seçimleri İzmir sonucudur.
AK Parti’nin 11 ilçede birinci parti çıkması, koltuklarını 2014’te kaybetmek istemeyen başkanları, daldıkları “uyku”dan uyandırmıştır.
Başkanların kafalarındaki net kanı şudur:
İzmir’de CHP’nin oylarının beklenilen seviyeye çıkmamasının nedenin temelindeki gerçek, Büyükşehir bürokrasisinin ilçelere karşı tutumudur.
İzmir Körfezi’nde çalışan bu gemileri Büyükşehir Belediyesi’ne almak için, rahmetli Ahmet Piriştina ile Ankara’ya birlikte gitmiştik.
O dönem, Özelleştirmeden Sorumlu Devlet Bakanı Yüksel Yalova ile “al tekke-ver küllah” pazarlıkla, Denizcilik İşletmeleri’nden yolcu vapurlarını “Çok ucuz” bir fiyata Büyükşehir’e satın aldık.
Zaten önemli olan, Büyükşehir’e, “işletme yetkisinin” devriydi.
9 Mart 2000’de, yanlış anımsamıyorsam, 2 arabalı, 5 de Körfez vapuru ile Pasaport, Konak, Alsancak, Karşıyaka iskelelerine 5 milyon dolar verilip el sıkışıldı.
* * *
O gün, Bakan Yalova’nın odasında imzalar atılırken, Yüksel Bey şöyle demişti:
“Ahmet Başkan, belki hemen zor ama şu gemileri bir an önce yenilemen lazım. İzmir’e yakışır vapurlar al, bu eskilerden bir kaçını da orasını burası yenileyerek ‘nostaljik’ olarak koru. Bayram ve özel günlerde kısa mesafeli çalıştırıp halkın özlem gidermesini sağlarsın...”
Duyduk duymadık, demeyin!
İzmir’de adları “Mangalcı Başkanlar”a çıkan CHP’li ilçe belediye başkanlarına rakip bir grup çıktı:
“Balıkçı Başkanlar...”
Karşıyaka-Konak-Bornova-Buca-Karabağlar-Bayraklı-Çiğli-Menemen-Menderes-Torbalı Belediye başkanları, “Birlikten kuvvet doğar” sloganı ile çıktıkları yolda, Balçova-Narlıdere-Güzelbahçe ve Foça Belediye başkanlarını toplantılarına davet etmek bir yana, “İsteseler de aramıza almayacağız” diye tavır koymuşlardı.
Konak’ta bir ofis kiralayıp, haftalık toplantılarını burada yapmayı kararlaştıran, aralarında bir ‘Başkan’, bir de ‘Sözcü’ belirleyerek kurumsallaşan “Mangalcı Başkanlar”ın, özellikle bu dört belediye Balçova-Narlıdere-Güzelbahçe-Foça’ya karşı takındıkları tavır, merak konusu.
Mehmet Ali Çalkaya, Abdül Batur, Mustafa İnce ve Gökhan Demirağ, sizce, Mangalcı Başkanlar tarafından niçin “Kara liste”ye alınmış olabilir?
Aziz Kocaoğlu’na yakınlıklıklarından mı?
Bugün bizim bayramımız.
Biz derken gazetecilerin...
Bayramımızın tam adı; “24 Temmuz Gazeteciler Günü ve Sansüre Direnişin 103. yılı...”
Bu bayramı, meslekteki kıdemim kadar; 37 yıldır arkadaşlarımla aralıksız kutluyorum.
Dün sabah saatin zilini duymadığım için üzerinize afiyet, uyuyup kalmışım.
Sevgili eşim Meltem, nedense her zamankinin aksine “özel gülücüklerle”, “Kalk bakalım. Bugün senin bayramın” diye yanağıma bir de öpücük kondurunca şaşırdım...
Çünkü ben böyle uyandırılmaya pek alışık değilimdir..
Önemsiyorum...
Çünkü önemli...
Hatta CHP’nin İzmir’de kaderini çizecek kadar önemli bir gelişme bu...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 12 Haziran seçimlerinden sonra kendisi tarafından İl Başkanı olarak İzmir’e atadığı İl Başkanı Tacettin Bayır’ın, partiden ihraç istemiyle disiplin kuruluna verdiği Ödemiş İlçe Başkanı Emin Öztürk’ü arıyor.
Ne demek şimdi bu?
CHP İzmir İl Başkanı, partinin emektar temel taşlarından biri olan Öztürk’ü disipline veriyor.
CHP Genel Başkanı ne yapıyor?