Reel sektördeki yatırımcı, üretici, toptancı, perakendeci, esnaf ve işadamları “Nakit Sıkışıklığı”ndan yakınıyorlar.
Nakit sıkışıklığının göstergeleri:
- Bankalara olan borçların ödenmesinde ortaya çıkan zorluklar.
- Devlete vergi ve sosyal güvenlik primi ödemelerinin yapılmasında gecikmeler.
- Ödenemeyen çek miktarının artması.
- Vadeli işlemlerde vadenin uzaması ve vade yenilemelerinin artması.
Bütün bunların sonunda yatırımların, üretimin ve istihdamın yavaşlamasıdır.
Nakit sıkışıklığından söz edenlere göre nakit sıkışıklığını bankalar ve Maliye çözebilir.
- Bankalardan beklenen, Merkez Bankası’nın bankalara verdiği desteğin, kredi kullananlara yansıtılmasıdır. (1) Kredilerde yapılandırma, (2) Çarkın durmaması, dönmesi, dönmenin hızlandırılması için ek finansman kolaylığı, (3) Ödeme vadelerinin uzatılması bekleniyor.
- Maliye’den beklenen “Vergi Barışı” taslağının 15 Temmuz’da ortaya çıkan yeni şartlara göre düzenlenmesidir. Vergi ve sosyal güvenlik ödemesi ile ilgili borçların yapılandırılmasında; (1) Ödemesiz süre belirlenmesi, (2) Taksit miktarının küçültülmesi, (3) Vadenin uzatılması bekleniyor.
(Açıklama: Bunlar, Anadolu’daki ve İstanbul’daki küçüğünden büyüğüne işadamlarının dile getirdikleri isteklerdir. Burada sıralananlar, iş adamlarının anlattıklarının özetidir.)
İşadamları zorlanıyor
Bankalar Birliği Risk Merkezi tarafından yayınlanan bilgilere göre son 12 ayda işadamlarının tasfiye olacak alacaklarında (kanuni takibe uğrayan alacaklarında) önemli artışlar oldu.
Toptan ve perakende ticaretle uğraşanların tasfiye olacak alacakları 12 ayda yüzde 49 oranında arttı.
Elektrik gaz işi ile uğraşan firmaların tasfiye olunacak alacaklarında 12 ayda artış oranı yüzde 61 oranında. Otel ve restoranlarda tasfiye olunacak alacak artışı yüzde 35, imalat sanayinde yüzde 21 oranında.
Senetlerde sıkıntı giderek artıyor
Bankalar Birliği Risk Merkezi’nden yapılan açıklamaya göre protesto edilen senet tutarı giderek artıyor.
İlk 5 ayda 2014 yılında 3.0 milyar TL’lik senet protesto edilmişti. İlk 5 ayda protesto edilen senet miktarı 2015 yılında 3.6 milyar TL’ye, 2016 yılında 4.3 milyar TL’ye yükseldi.
Halkımızın kredi kartı ile borçlanmaya ve de ihtiyaç kredisine dayalı harcamaları yavaşladı. Bundan piyasa olumsuz etkileniyor. Bankalar Birliği verilerine göre bireysel kredi borçluları sayısı 26 milyonu aştı.
Halkımızın 22 milyonunun kredi kartı, 18 milyonunun ihtiyaç kredisi borcu var. (Aynı kişilerin kredi kartı, ihtiyaç kredisi, konut ve taşıt kredisi borcu olabiliyor.) Bankaların hesaplarında kredi kartı borçlarının ödenmeyen bölümü yüzde 9.4, ihtiyaç kredilerinin ödenmeyen bölümü yüzde 6.4 olarak görülüyor.
Bireysel kredi borcunu ödeyememiş gerçek kişi sayısı 2015 yılında 1 milyon 400 bine yakındı. 2016 yılı ilk 5 ayında 600 bin kişi borcunu ödeyemedi.
Bankalar kanuni takibe intikal eden kredi kartı ve ihtiyaç kredisi alacaklarını önemli bölümünü Varlık Yönetim Şirketleri’ne devrediyorlar. Varlık Yönetim Şirketleri 3 milyona yakın bireysel kredi borçlusunun peşinde.
Ödeme güçlüğü çeken işverenler SGK’ya olan borçlarını kapatamıyor
İşverenler (kayıtlı işçi çalıştıran işverenler) nakit sıkışıklığı nedeniyle Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) borçları 67 milyar TL’ye ulaştı. Ödenemeyen borca 17.6 milyar gecikme cezası da eklendiğinde, işverenlerin ödenemeyen borç toplamı 85.3 milyar liraya ulaşıyor. Ülkede aktif işveren olarak 1 milyon 700 bin mükellef var. Toplam işverenlerin 1 milyon 250 bini (10 işverenden 7’si) borcunu ödeyememiş durumda.
Karşılıksız çek sorunu önemli
Karşılıksız çek piyasada işlerin kilitlenmesine yol açıyor. Bu nedenle karşılıksız çekte hapis cezası geri geldi. Buna rağmen bu yılın ilk 6 ayında bankalara ibraz edilen 285 bin adet çek karşılıksız çıktı. Bunların üzerlerinde yazılı borç miktarı 13.2 milyar TL.
Borcunu ödeyene yüzde 20 indirim
Emlak Konut’un borcunu peşin ödeyene yüzde 20 indirim uygulaması, gene Emlak Konut’un aylık yüzde 0.7 faiz, 10 yıl vade uygulaması, talebin yavaşladığı, ödeme güçlüğünün öne çıktığı bir dönemde, örnek bir uygulama olarak dikkat çekiyor.
‘İş yavaşladı’ yerine ‘kira çok’
Piyasanın daraldığı, ödeme güçlüklerinin arttığı dönemlerde perakendeciler, özellikle AVM’lerde iş yeri olanlar, “Kiralar yüksek. Kiralar ucuzlamazsa işyerlerini kapatacağız” derler. Talebin canlı, ödeme güçlüğünün olmadığı dönemde kira gündeme gelmez. Kiranın perakendeci için sorun olmasının arkasında talebin duraklaması, ödeme güçlüğü var. ”İşler yavaşladı, ödeme güçlüğü sorun oldu” diyemeyenler “kira yüzünden dükkân kapatacağız” diyor.
Sanayi üretimine nazar değdi...