Terörle mücadelenin, sınırları korumanın bir faturası var. Bu fatura, büyük fatura. Güvenlik güçlerinde sorumluluk taşıyanlar bu uğurda canlarını veriyorlar.
Halkımızın da faturanın parasal bölümünü karşılamasından, terörle mücadele ve sınırları korumak için yapılan ve yapılacak harcamaları karşılamasından doğal bir şey olamaz.
Her gün TV’lerde izliyoruz, gazetelerde okuyoruz. Uçaklar, helikopterler, insansız hava araçları uçuyor. Tanklar sınırda tozu dumana katarak manevra yapıyor. Silahlar mermi yakıyor.
Büçenin anlamı
Bütün bunların bir faturası var. Bu faturayı Hazine ödüyor. Hazine’nin “Ödenek yok. Silah alamayız. Benzinleri, bombaları, mermileri fazla harcamayın” demesi mümkün değil. 2018 yılı bütçesinin finansmanı için getirilen yeni vergileri, 2018 yılı bütçe açığını ve bütçe açığını kapatmak için Hazine’nin artan borçlanma gereğini tartışırken, bu “olağan dışı” durumu ve harcamaları dikkate almak gerekir.
Bütçe, bir yıl boyunca devletin nerelere, ne kadar harcama yapacağını, bu harcamaları karşılayabilmek için halktan ne kadar para toplayacağını, toplanan paraların yetmemesi durumunda ne kadar borçlanılacağını gösteren belgelerdir. Bir bakıma iktidarın, gelecek bir yıllık icra
Arkas Koleksi-yonu’nda bulunan, Osmanlı sarayları için dokunan “Kumkapı Halıları”ndan seçmeler İstanbul’da Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde sergileniyor.
Kumkapı Halıları Sergisi 2015 yılında İzmir’de Arkas Sanat Merkezi’nde düzenlenen “Arkas Koleksiyonu’nda Osmanlı Halı Sanatı” sergisinin devamı. İstanbul’daki sergide Osmanlı saray geleneğinin 20. yüzyıldaki temsilcisi olan Kumkapı halılarına ağırlık verilmiş.
Lucien Arkas İzmir doğumlu bir iş adamı. Marsilya’da yaşayan ailenin bir üyesi 1711 yılında Türkiye’ye gelmiş, üzüm ve incir ticareti yapmak için İzmir’de yaşamaya başlamış.
Aile ise 1815 yılından Korfu Adası’ndan İzmir’e taşınmış. İzmir’in yerlisi olmuş.
Arkas ailesi uzun süre ihracat, ithalatla uğraşmış. 1944 yılında denizciliğe ilgi duymuş.
Lucien Arkas 1964 yılından bu yana grubun sorumluluğunu taşıyor.
Arkas Holding’in değişik sektörlerde yatırımı var. Ana işi taşımacılık, lojistik ve limancılık. Şimdilerde Türkiye’nin en büyük konteyner filosuna sahip ve aynı zamanda dünya armatörler sıralamasında 21’inci durumda. Türk bayraklı 50 konteyner, 7 tanker gemisiyle en büyük konteyner ve tanker filosunun ve en büyük özel konteyner limanı Marport’un sahibi...
Arkas Koleksiyonu
Devletimiz, Et ve Süt Kurumu (ESK) eliyle karkas et ithal edecek. İthal eti kıyma ve kuşbaşı haline getirecek. Özel sektör tesislerinde paketleyecek. Marketlerde 17 bin noktada reyon kiralayıp kilosu 24 liradan kıyma, 27 liradan kuşbaşı et satacak.
Dün, İstanbul’daki dana kuşbaşı ve kıyma fiyatlarını araştırdım. Et ve Süt Kurumu mağazalarında dana kuşbaşı 31 TL, kıyma 28.75 TL’den satılıyordu.
Büyük zincir marketlerde kuşbaşı 38.90 TL, kıyma 34.90 TL idi. Ucuzcu marketler dana kuşbaşıyı 32.80 TL’den, kıymayı 27.50 TL’den satıyorlardı.
Kasaplar ise dana kuşbaşını Kadıköy’de 55, Yeniköy’de 58, dana kıymayı Kadıköy’de 50, Yeniköy’de 54 TL’den satıyordu...
Acaba, 1) Devlet donmuş karkas et ithal ederek, et fiyatlarını ucuzlatabilir mi? 2) Et fiyatları içeride neden pahalı? Üretici çok mu kazanıyor? Üretici fiyatı çok mu artırdı? 3) İthal ucuz et satışı başlayınca, yerli üretim ne olur?
İthalat ‘yol oldu’
Devlet, 2010’dan bu yana büyükbaş, küçükbaş, kurbanlık ve et ithal ediyor. Yem, saman, ithal ediyor. İthalata dayalı fason hayvancılık yapılıyor. Bu kadar ithalat ne için yapılıyor? Kırmızı et fiyatını düşürmek için. Ne var ki kırmızı et fiyatları düşmüyor. İthalat, hayvancılığı öldürüyor.
Hazine’nin Altın Tahvili ve Altına Dayalı Kira Sertifikası için Ziraat Bankası şubeleri talep toplamaya başladı.
Uygulamanın başarılı olması zorunlu.
Ne var ki bu konuda yeterli tanıtım yapılamadı. Yapılmıyor.
Yastık altındaki altınlarını, sertifikaya dönüştürmeleri beklenen kesim henüz uygulamayı tam olarak anlayamadı. Kabul edelim ki Ayşe Hanım Teyze ve Ali Rıza Bey Amca gibiler henüz böylesine bir sertifikanın ne olduğunu bilemiyorlar.
“Az zahmet edip Ziraat Bankası’na gitsinler, öğrensinler” diyemeyiz.
Onların bankaya gitmelerini sağlayacak olan, onların anlayacağı şekilde hazırlanmış TV ilanlarıdır, gazete ilanlarıdır.
Bankalar, “Altın Günleri” ile altın toplamak için daha anlaşılır, daha çok ilan yaptı.
En basiti, bankaların altın günlerinde topladıkları altınlar karşılığı açılan altın hesapları ile Hazine’nin tahvil ve sertifika uygulaması arasındaki fark anlatılamadı.
Eylül ayında tüketici fiyatları sadece % 0.65 arttı ama enflasyon gene de % 11.20 oranında. Enflasyon martta % 11’in üzerine çıkmıştı. Temmuzda % 10’un altına inince sevindik. Ağustosta % 10.68 olmuştu. Eylülde % 11.20’ye tırmandı.
Ayşe Hanım Teyze’m için önemli olan gıda enflasyonu ise % 12.5 oranında. Ayşe Hanım Teyze’min tüketim harcamalarında büyük ağırlığı olan gıda ve alkolsüz içeceklerin fiyatındaki yıllık artışın büyüklüğü enflasyonun olumsuz yanı.
Gıda enflasyonunu yukarıya iten, taze meyve ve sebzede yıllık tüketici fiyatları artışının % 11.07 olması, diğer işlenmemiş tarım ürünlerindeki fiyat artışının % 14.97 olması, işlenmiş gıda maddelerinde yıllık fiyat artışının % 10.49 olması var.
Ayşe Hanım Teyze’min ailesini en fazla ilgilendiren bir harcama kalemi de toplam harcamaların % 16’dan fazlasını oluşturan ulaştırma harcamaları. Ulaştırma harcamalarında yıllık artış gıdadaki artışın da üzerine çıktı, % 16.10 oldu.
Enflasyon, başka anlatımıyla, tüketici fiyatlarındaki yıllık artış, değişik mal ve hizmetlerin fiyatındaki artışların etkisinde oluşuyor.
Çekirdek küçülmüyor
Bazı mal ve hizmetlerin fiyat artışları küresel gelişmelerden, açık anlatımla, dünya fiyatlarındaki
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ayın birinci günü geçici verilere dayalı eylül ihracatının % 8.9 arttığını, ihracatta artışın “tam gaz” devam ettiğini açıkladı.
Bu artış, 2016’nın düşük ihracat gelirlerine göre Eylül 2016 ile Eylül 2017 arasındaki artış oranıydı.
Halbuki eylülde ihracat geliri geçen 7 ayın en düşüğü oldu. Ağustosun 13 milyar 288 milyon dolarlık ihracat geliri, eylülde Gümrük ve Ticaret Bakanlığı geçici verilerine göre 11 milyar 849 milyon dolara geriledi. Eylül ihracatı bir ay öncenin % 10.8 gerisinde. Buna karşılık ithalat gideri, bir ay önceki rakamın üzerinde.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı sadece ihracat rakamlarını açıklamıyor. İthalat rakamını da açıklıyor. Sadece ihracat rakamı açıklandığında, ihracat artışına seviniyoruz, alkışlıyoruz ama aynı dönemde ithalatın daha büyük oranda arttığı dikkatlerden kaçıyor.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın dün açıkladığı eylül ayı verilerine göre, geçen yılın aynı ayına göre,
İhracat, % 8.67 artarak 11 milyar 849 milyon dolar,
İthalat, % 30.67 artarak 19 milyar 993 milyon dolar,
Dış ticaret açığı, % 85.23 artarak 8 milyar 144 milyon dolar oldu.
Altın Tahvilleri ve Altına Dayalı Kira Sertifikaları için bugünden itibaren talep toplanmaya başlanıyor.
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, yastık altındaki altınların ekonomiye kazandırılmasıyla ilgili, “Yastık altında yaklaşık 100 milyar dolar civarı altın olduğu tahmin ediliyor. Hazine’nin amacı bu altınları sisteme çekip, sistemin derinleşmesini ve ülkemiz için kaynak artışını sağlamak” diyor.
Yastık altında altını olanlar bugünden itibaren 22 ayar ve 24 ayar altınlarını Ziraat Bankası şubelerine götürerek tahvil veya sertifikaya dönüştürebilecek. Tahvil ve sertifikalara 6 ayda bir yüzde 1.20, yılda yüzde 2.40 oranında altın olarak getiri ödeniyor. Tahvil ve sertifika gelirleri vergiden muaf.
Hükümet, yastık altındaki altınları ekonomiye kazandırmak için altınları tahvil ve sertifikaya dönüştürme çabasını gösterirken, halkımız, piyasadan altın satın alarak yastık altına istiflemeye devam ediyor.
Bu yıl halkımızın altına talebi patladı. Türkiye’de altın üretimi başladı ama, yılda en fazla 20 ton dolayında altın üretebiliyoruz. Altın talebi ithalatla karşılanıyor.
2017 yılının ilk 8 ayında 261 ton altın ithal ettik. Daha önceki yıllarda ilk 8 ayda bu kadar büyük ağırlıkta altın ithal
Bugünlerde gazeteleri açıyoruz inşaat reklamları. TV’leri açıyoruz inşaat reklamları... İnşaat sektörü canlılığını koruyor. Reklamların sektörel dağılımı, ekonomide hangi sektörlerde hareket olduğunu gösteriyor. Genelde pazarı gelişmiş ülkelerde reklam verenler, sadece talebin canlı olduğu dönemlerde reklam vermezler. Talebin düşük olduğu dönemlerde markalarının hatırlanırlığını korumak, pazarı korumak için reklama devam ederler.
Bizde ise genelde talep hangi sektörde canlı ise, hangi sektörde rekabet var ise, sektörün para kazanan markaları, rekabette öne çıkmak isteyen markaları reklam veriyor.
Reklamda tüketiciyi çeken marka olduğu için, ekonomide markalaşma çok önemli. Bizde ticaret kesiminde organize ticaret gelişince, markalaşma başlayınca perakendeciler reklam piyasasında öne çıktı.
Markalaşma önemli
Aynı şekilde inşaat kesiminde, inşaat grupları markalaştığı için reklam piyasasına girdi. Otomotivde eskiden beri markalaşma var. Finans kuruluşları eskiden beri markalarıyla yarışıyor. Gıdada markalaşma arttı. Organize zincir mağazalar markalaştı. Reklam pazarına girişler arttı. Son yıllarda eğitim kuruluşları bile reklam yarışında önlere çıkmaya başladı.
2016 yılında rekabetin