Olağan döviz giderleri ile olağan döviz gelirleri arasındaki farkı (açığı) ödemeler bilançosundan izliyoruz. Aylık ve yıllık döviz açığına da cari açık diyoruz. Cari açığın (döviz açığı) finansmanı şart. Finans edilemezse, ekonomi durur.
Yıllık cari açık 2011 yılında 74 milyar dolara yükselince, ekonomi yönetimi frene bastı. Ekonomi yavaşladı. Özellikle ithalat harcamalarının azalması sonucu yıllık cari açık 35 milyar dolar dolayına indi.
Cari açığın öncelikle dış kaynaklardan finans edilmesi gerekiyor. Dış kaynaklardan ülkeye 3 pencereden döviz giriyor. (1) Birinci pencere yatırım için ülkeye giren kalıcı dövizler. (2) İkinci pencereden, hisse senedi satın almak veya Devlet İç Borçlanma Senedi satın almak için döviz girişi var. Buna da portföy yatırımı için ülkeye giren döviz deniyor. (3) Üçüncü pencereden, borç olarak alınan dövizler giriyor.
Bu 3 pencereden giren döviz açığı kapatmaya yetmezse, açık ülkenin döviz rezervlerinden kapatılıyor. Tersi olur, ülkeye giren döviz açıktan fazla olursa, fazlalık döviz rezervlerine ekleniyor.
İthalat artınca...
Döviz giderinin ana kalemi ithalat harcamaları. İthalat talebi artınca döviz ihtiyacı artıyor. Döviz gelirinin ana kaynakları ise
Ekonomi politikalarının hedefi insandır. İnsanın kısa yaşam süresi içinde yaşam koşullarını iyileştirmektir.
Bunun için ekonominin büyümesi, büyüyen ekonomide herkese iş ve aş imkanının sağlanması, büyümenin nimetlerinin insanlar arasında dengeli olarak dağılımı beklenir.
Türkiye İstatistik Kurumu her yıl “Gelir ve Yaşam Koşulları” araştırmasıyla ülkemizdeki değişimi belirliyor.
Dün yayımlanan 2016 yılı araştırmasının en çarpıcı bulguları, “gelir eşitsizliğinin az da olsa arttığını” ve de “halkımızın % 68’inin borç yükü altında olduğunu” gösteriyor.
Hane halkı kullanılabilir gelirinin, hane halkı büyüklüğü ve kompozisyonu dikkate alınarak hesaplanan eşdeğer hane halkı büyüklüğüne bölünmesi ile elde edilen eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert gelirine göre; en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla göre 0.7 puan artarak %47.2, en düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun aldığı pay 0.1 puan artarak %6,2 oldu.
Buna göre, toplumun en zengin %20’sinin gelirinin en yoksul %20’sinin gelirine oranı şeklinde hesaplanan P80/P20 oranı 7.6’dan 7.7’ye yükseldi.
Gelir eşitsizliği artıyor
15 ve daha yukarı yaştakilerin sayıları (kabaca) 60 milyon. Bu 60 milyon kadın ve erkeğin sadece 32 milyonu, iş bulduklarında çalışmak istiyor.
İş bulduklarında çalışmaya hazır 32 milyonun (kabaca) 29 milyonunun işi var. 3 milyonundan biraz fazlası işsiz.
Çalışmak isteyenlerin sayıları her yıl 1 milyon 200 bin dolayında artıyor. Bunların 1 milyon kadarı iş bulabiliyor. 200 bin kadarı da işsizler ordusuna ekleniyor.
2017 Haziran ayında çalışan sayısı 28 milyon 703 bin, işsiz sayısı 3 milyon 251 bin oldu.
Son bir yılın özelliği var. Ekonomi beklenenin üzerinde büyüdü. Hükümet, istihdamı artırmak için özel teşvikler uyguladı. Ama işsizlik oranı yüzde 10’un altına inemedi. 2016 Haziran ayında yüzde 10.2 idi. Bu Haziran ayında da yüzde 10.2 olarak kaldı.
Çalışmak isteyen arttı
Bir yılda 1 milyon 52 bin kişiye iş imkanı yaratıldığı halde işsizlik oranının düşmemesinin nedeni; (1) Hızlı nüfus artışı, (2) Her yıl çalışmak isteyenlerin sayılarının giderek artması.
Son bir yılda 15 yaş üstü nüfus 1 milyon 169 bin arttı. Çalışmak isteyenlerin sayıları 1 milyon 176 bin arttı.
İstanbul’da sanat etkinlikleri yoğunlaştı. Contemporary İstanbul’un 12’nci sergisi sona ererken İKSV’nin öncülüğünde düzenlenen 15’inci İstanbul Bienali açılıyor. Sabancı Müzesi’nde Ai Weiwei sergisi devam ediyor.
Yeni galeriler açılıyor, yeni etkinlikler başlıyor. Beyoğlu’nda yenilenen Yapı Kredi Kültür Sanat ve Yayıncılık binasında, bankanın koleksiyonundan seçilmiş eserler sergileniyor. Dolapdere’de Dirimart’tan sonra Pilevneli galerisi açıldı. Salt-Galata’da söyleşi ve film gösterileri var.
Contemporary İstanbul’da 42’si yabancı 73 galeride yerli ve yabancı 1500 sanatçının eserleri sergilendi. İstanbul Bienali’nde 32 ülkeden 55 sanatçının eserleri sergileniyor. İstanbul’daki bu kültür ve sanat etkinlikleri, sadece İstanbul’da yaşayan ve İstanbul’a yolu düşenler için önem taşımıyor, bütün dünyada İstanbul ve Türkiye’nin imajını parlatıyor.
370 müze var
İstanbul, bir süre önce bu tür sanat faaliyetleriyle yabancıların ilgisini çeker olmuştu. Daha sonra terör olayları İstanbul’a ilgiyi azalttı. Terör ve ekonomideki sorunlar öne çıkınca, kültür ve sanata ilgi azaldı. İstanbul’un doğal güzellikleri, tarihi yapısı önemli ama yabancılar için önem taşıyan daha başka şeyler var. Müzik,
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu faiz oranının sabit tutulmasına karar verdi.
Merkez Bankası’nın sabit tutulmasına karar verdiği faiz oranları, faizde tavanı belirleyen faiz oranları. Merkez Bankası bu tavanın altında faiz uygulayabilir. Kaba anlatımla, faizi ucuzlatabilir. Ama Merkez Bankası şimdilerde faizleri tavana çıkardı.
Merkez Bankası, ”bankaların bankası”dır. Bankalara günlük olarak 120 milyar TL dolayında kaynak sağlıyor.
Bankalara kaynak aktarırken son zamanlarda 2 pencereyi kullanıyor; (1) Marjinal fonlama penceresinden % 9.25 faizle, (2) Geç likidite penceresinden % 12.25 faizle para veriyor.
Biraz o pencereden, biraz bu pencereden fonlamanın ortalama maliyeti % 12 oranında.
Faiz %12’ye oturdu
Merkez Bankası’nın bankalara faizle verdiği para miktarı at ile deve değil. Ama bu faiz oranı, mevduat faizinden kredi faizine kadar, Hazine’nin borçlanma faizine kadar tüm faiz oranlarını etkiliyor.
Faiz oranının yüksekliği, tüketimden üretime ve yatırıma kadar tüm maliyetleri yükseltiyor.
Avusturyalı Prinzhorn Holding GmbH’nin bir parçası olan Dunapack, Türkiye oluklu mukavva endüstrisinin lider üretici firmalarından biri.
Dentaş Kağıt AŞ’yi satın alarak Türkiye pazarına giren Avusturyalı Prinzhorn grubunun Denizli, Çorlu ve Adana olmak üzere 3 yerleşkede kağıt ve ambalaj fabrikası, Eskişehir’de de satın alma yoluyla edindikleri oluklu mukavva ve ambalaj fabrikası var. Yabancı sermayeli kuruluşun Kütahya’da 2020 yılında faaliyete geçecek, 300 milyon euro’luk yeni bir yatırım için yola çıktığı belirtiliyor.
Türkiye’de oluklu mukavva sektöründe 91 şirket, 114 fabrikada üretim yapıyor. Sektörün %40’ına yakını yabancı kuruluşların kontrolünde. Sektörün gelişme potansiyeli, yabancı sermayenin ilgisini artırıyor.
Daha önce yabancılar tarafından satın alınmış olan Mondi Tire Kutsan ve IP Olmuksan şirketlerinin dışında, Dentaş Ambalaj- Dunapack tarafından, MKB Ambalaj- Rondo tarafından, OMK- Sacia Pack tarafından satın alındı. Bir ay önce Dunapack Dentaş Eskişehir’deki Camiş Ambalaj Oluklu mukavva fabrikasını satın aldı. Orta ölçekli iki firma da yabancı şirket ortaklı olarak faaliyet gösteriyor. Türkiye’de en büyük ilk 4 firmanın 3’ü yabancı sermayeli kuruluşlar. Tüm bu
Bir süre önce “Dolar neden pahalanıyor? Acaba dolar fiyatı 4 TL olur mu?” diye dertleniyorduk. Şimdilerde de “Dolar neden ucuzluyor, daha ne kadar ucuzlar, yoksa gene fiyatı artar mı?” derdine düştük.
Doların değerini ABD ekonomisinin gücü belirliyor.
- ABD Başkanı Trump’ın başarısızlıkları, ne yapacağının belli olmaması dolara güveni azalttı.
- ABD Merkez Bankası’nın, sıkı para politikası ve faiz artırımı konusunda aceleci olmayacağının anlaşılması doların cazibesini azalttı.
Dolar dünya piyasalarında değer kaybetmeye başladı.
Doların dünya piyasalarındaki değeri, “Dolar Endeksi”nden izleniyor.
Dolar endeksi, doların dünyada en çok işlem gören 6 adet yerel para biriminin (Euro, Japon Yeni, İngiliz Poundu, Kanada Doları, İsveç Kronu, İsviçre Frangı) karşısındaki değerini gösteren endekstir.
Dolar endeksi Trump başkan olduğunda 100’ün üzerine çıkmıştı. Yılbaşında 99.48 olmuştu. Şimdilerde 92.00’lerde.
Yılın ilk üç ayında ekonomi yüzde 5.2 büyümüştü. İkinci üç aylık dönemde büyüme yüzde 5.1 olarak gerçekleşti.
İkinci üç aylık dönemde büyümenin arkasında, inşaat yatırımlarının artışı ve ihracat artışı var. Daha önceki büyümelerde ağırlığı olan özel tüketimin katkısı azaldı.
Talep olmadıkça üretim artmıyor. Üretim artmadıkça büyüyemiyoruz. İkinci 3 ayda, inşaat faaliyeti, ihracat, tüketici talebi arttığı için, bu 3 kanaldan gelen talep üretim artışına, özellikle sanayide üretim artışına yol açtı.
İkinci çeyrekte büyümeye, inşaat ağırlıklı yatırımların katkısı 2.9 puan, özel tüketim katkısı 1.9 puan, net ihracatın (ihracat artışı - ithalat artışı) katkısı 1.7 puan oldu.
İkinci üç aylık dönemde tarımda yüzde 4.7, sanayide yüzde 6.3, inşaatta yüzde 6.8 büyüme gerçekleşti. Sanayide büyük ağırlığı olan imalat sanayii, ilk üç aylık dönemde yüzde 5.9 büyümüştü, ikinci üç ayda yüzde 6.0 büyüdü.
İnşaat sektörü canlı
İlk üç aylık dönemde yüzde 6.0 büyüyen inşaat kesimi, ikinci üç aylık dönemde yüzde 6.8 ile büyümeyi sürdürdü.
Finans ve sigorta kesiminde büyüme ilk üç aylık dönemin biraz gerisinde ama gene de yüzde 9.4. Yılın ilk üç aylık döneminde yüzde 3 büyüyen kamu ve özel sektör yatırımlarının