Küresel dalgalanma finans piyasamızı sallıyor. Finans piyasasının sallanması reel sektörde yatırımcıyı, üreticiyi üzüyor. Tüketicinin moralini bozuyor. Enflasyonu ve faizleri aşağıya çekme çabalarını güçleştiriyor. Ekonomide olan biteni en iyi izleyenlerden Dr. Mahfi Eğilmez, Türk ekonomisinde son günlerdeki değişimleri sergileyen çok yararlı tablolar hazırladı.
Mahfi Eğilmez’in tablolarında son haftada TL’nin Rus Rublesi’nden sonra en fazla değer kaybeden para birimi olduğu görülüyor. İran riyali sabitlediği için İran para biriminin aldığı yaranın büyüklüğü görülemiyor. Batı piyasalarının, özellikle son siyasi gelişmeler karşısında Türkiye, Rusya ve İran’a yaklaşımlarının bu 3 ülkede önemli kayıplara yol açtığı anlaşılıyor.
Ancak olumsuz gelişmelerin tamamını küresel piyasalara bağlamak mümkün değil. Ekonomimizin yapısal sorunları da döviz fiyatlarını frenleme imkânını elimizden almış durumda:
- Türkiye’de ileri bir dolarizasyon var. TL ile dolar birlikte işlem görüyor. Merkez Bankası’nın bu ikili sistemde, doları kontrolü mümkün olamıyor.
- Merkez Bankası, bu ikili para sisteminde, faizi ve özellikle enflasyonu da aşağıya çekemiyor.
- İthalat artışı (yükselen döviz fiyatına rağmen)
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Proje Bazlı Teşvik Sistemi’nden (Süper Teşvik Sistemi) yararlanan 23 yatırım projesini gerçekleştirecek yatırımcılara belgelerini dağıtması nedeniyle teşvik sistemine ilgi arttı.
Çok kişi yatırım teşviklerini, Hazine’nin yatırımcıya nakdi katkıda bulunması şeklinde değerlendiriyor.
Yatırım teşviklerinin amacı, belli kolaylıklar gösterilmeden gerçekleştirilemeyecek yatırımların gerçekleştirilmesini sağlamak.
Yatırımcı tarafından hazırlanan, fakat değişik maddi yükler sonucu uygulanamayan projeler, teşvikle uygulanabilir hale gelebiliyor.
Çok kere de hükümet, yatırımcıları ülke yararına olacak projeler için özendiriyor, risk altına sokuyor.
Bazı ülkeler teşviklerden sınırlı, bazıları yaygın olarak yararlanıyor.
ABD’de bazı eyaletler, AB’de bazı ülkeler “büyük ölçekli sanayi projeleri”ni eyaletlerine, ülkelerine çekmek için süper-süper teşvikler uyguluyor. Örneğin bir otomotiv fabrikasının, kimya tesisinin belli bir yerde kurulmasını sağlamak için çok yönü (arazi, vergi, gümrük) teşvikleri veriyor.
Bizde teşvikler ”Yabancı Sermayeyi Teşvik” kanunuyla başladı. Planlı dönemde “Sanayinin ve İhracatın Teşviki” amacıyla yaygın ve yoğun şekilde uygulandı.
Yatırım demek, özellikle üretime dönük yatırım demek, iş demektir. Aş demektir. Günümüzde her türlü şartlarda yatırımlar devam ediyor ama kamuoyunun beklentisi, ekonomik büyüklükte, ihracata dönük, döviz faturamızı küçültecek, döviz gelirimizi artıracak yatırımlar.
İşte bu arayışla hükümet “Proje Bazlı Teşvik Sistemi” oluşturdu. Hedef, yüksek katma değerli, ileri teknolojiye dayalı yatırımların gerçekleştirilmesi.
Proje Bazlı Teşvik Sistemi’nin tanıtımı ve bu sistem kapsamında düzenlenen 35 yatırımın teşvik belgesinin dağıtım töreni dün Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi’nde yapıldı.
“Yatırımlara Proje Bazlı Devlet Yardımı Verilmesine İlişkin Karar”, kalkınma planları ve yıllık programlarda öngörülen hedefler doğrultusunda, en az 100 milyon dolar tutarında, ekonominin mevcut veya gelecekte ortaya çıkabilecek ihtiyaçlarını karşılayacak, arz güvenliğini sağlayacak, dışa bağımlılığı azaltacak, teknolojik dönüşümünü sağlayacak, yenilikçi, katma değeri yüksek yatırımların proje bazında desteklenmesini hedef alıyor.
Nasıl destek verilecek?
Proje Bazlı Teşvik Sistemi kapsamında sağlanan desteklerle yatırımcılara değişik alanlarda teşvik veriliyor.
- Vergi destekleri (gümrük vergisi
Motorin ithalatın-dan kurtulmak için yeni bir rafineri yatırımına ihtiyacımız var. Yeni rafineri 7 - 9 milyar dolarlık yatırım demektir. Yılda 22 milyar ton motorin tüketiyoruz. Motorin tüketimi giderek artıyor.
TÜPRAŞ rafinerileri 9.6 milyon ton motorin üretiyor. Yılda 12.6 milyon ton motorin ithal ediyoruz. Gelecek yıl devreye girecek SOCAR rafinerisi 5 milyon ton motorin üretecek. SOCAR’ın üretiminden sonra yılda en az 7.6 milyon ton motorin ithal etmemiz gerekecek.
Motorinde ithalatı önleyecek yeni bir rafineri yatırımını yapmaya mecburuz. Böyle bir yatırım 7 - 9 milyarlık bir yatırım harcaması ile gerçekleşebilir.
Yılda 42 - 43 milyon ton ham petrol ve petrol ürünü ithalatınız var. İthalatın 29 milyon tona yakını ham petrol,12.6 milyon tonu motorin.
TÜPRAŞ önemli
Ham petrol şimdilik sadece TÜPRAŞ rafinerilerinde işleniyor.
TÜPRAŞ‘ın İzmit, Aliağa, Kırıkkale ve Batman’da 4 rafinerisi var. İzmir ve Aliağa rafinerilerinin her birinde yılda 11 milyon ton petrol ürünü elde ediliyor.
TÜPRAŞ rafinerileri yılda yaklaşık 28.5 milyon ton ham petrol, 1.5 milyon ton yarı mamül kullanarak, 29 milyon tona yakın petrol ürünü elde ediyor. Üretimin 9.5 milyon tonu motorin, 5 milyon tonu benzin, 4.5 m
Sakız günümüzde bir sanayi ürünü oldu, hem de uluslararası kuruluşlar üretiyor.
Türkiye pazarında büyük payı olan Mondelez firması yetkilileri geçenlerde Türkiye’deki üretimlerini artırmak için yeni yatırımlar yapacaklarını açıkladı.
Yılda 12 ton sakız çiğniyoruz. Sakız pazarı 1 milyar liralık bir pazar.
Eski Yunan ve Maya uygarlıklarında sakız ağacından elde edilen ve mastiche dedikleri maddenin sakız gibi çiğnendiği biliniyor.
Ege Denizi’ndeki Sakız Adası’ndaki ağaçlardan elde edilen bir tür reçine olan sakız balmumuyla çiğnendi. Sakızdan çiklete geçiş Amerika Birleşik Devletleri’nde bir firmanın parlak renklerde drajeler halinde, kokulu sakız imal etmesiyle başladı. Üretici firma nane kokulu sakıza Chiclets diye ticari bir isim koymuştu. Osmanlı sarayında çok tutuldu. Harem kadınlarının sakıza olan bu ilgisi sayesinde ilgi saray dışına yayıldı.
Sakız pazarı yabancıların
Türkiye’de uluslarararası Perfetti Van Melle firması Vivident, Big Babol, Center Fresh ve Brookkly markalarıyla, gene uluslararası kuruluş olan Mondelez (eski Kent) First, falım ve Bublicicious markasıyla, Ülker ise Oneo ve Yıldız markasıyla sakız üretiyor. Perfetti Van Melle, Mondelez ve Ülker açıkladıkları pazar
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Albayrak, Türkiye’nin enerji politikasına önem veriyor. Bu sayede hem bölgede hem içeride enerji konusunda uzun vadeli gelişmelerin önü açılıyor.
Petrol ve doğal gaz sektörleri stratejik sektörler. Dünyada tüketilen birincil enerjinin yüzde 33’ü petrolle, yüzde 24’ü ise doğal gazla karşılanıyor.
Bu kaynakların yaklaşık yarısı Ortadoğu coğrafyasında. Bu bölgenin yıllardır sıcak ve soğuk savaşların, sivil katliamların merkezinde yer almasının temel nedeni de bu.
Dünya ham petrol fiyatını, içerideki tüketici ise benzin, mazot fiyatını izliyor. Ham petrol kendi kendine benzine, mazota dönüşmüyor.
Ham petrol rafinerilerde işlendikten sonra benzin, mazot oluyor.
TÜPRAŞ
Akdeniz’de 53, Karadeniz’de 18 rafineri var. Bizde ise İstanbul, İzmir (Aliağa), Kırıkkale ve Batman’da 4 rafineri ham petrol işliyor. İstanbul (1961) ve İzmir (1972) rafinerilerinin ham petrol işleme kapasitesi 11’er milyon ton. Kırıkkale’nin (1986) 5 milyon ton, Batman’ın (1955) 1.1 milyon ton.
Rafinerilerin toplam ham petrol işleme kapasitesi 28.1 milyon ton. Bu dört rafineriyi de TÜPRAŞ işletiyor.
Akkuyu bizim ilk nükleer santral projemiz. 2010 yılında projeyle ilgili anlaşma TBMM’ce onaylandı. Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) Elektrik Üretim A.Ş. kuruldu. Şirkete üretim için 36 yıllık ön lisans verildi. 250 Türk genci nükleer enerji konusunda eğitim görmek için Rusya’ya gönderildi. 2015 yılında deniz hidroteknik yapılarının temel atma töreni yapıldı. 7 yılda santralin ilk ünitesinin elektrik üretimine başlaması bekleniyordu.
Enerji yatırımları, AKP hükümetlerinin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önem verdiği yatırımlar. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Albayrak, son zamanlarda enerji politikalarında Türkiye’nin aktif ve oyun kurucu olmasını hedef almış durumda.
İstanbul’da yapılan 22’nci Dünya Petrol Kongresi’nde, Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Akkuyu ve Sinop nükleer güç santrallerinin devreye girmesiyle enerji ihtiyacımızın en az yüzde 10’luk kısmını buradan karşılayacağız. Üçüncü bir nükleer güç santrali projesiyle ilgili çalışmalarımızı şimdiden başlatmış bulunuyoruz. Türkiye’deki büyümenin sürdürülebilir olması için, enerjide dışa bağımlılığın azaltılması ve yerli kaynakların en üst düzeyde kullanılması gerekiyor. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde iki kat artacak olan
Kasım ayında yüzde 12.98 ile 14 yılın zirvesine çıkan enflasyondaki düşüş eğilimi devam ediyor. Martta yüzde 0.99 olan TÜFE, yıllık bazda 10.23’e düştü. Hedef tek haneye inmek.
Mart ayında, içeride ve dışarıda olumsuz gelişmeler yaşadık. Dolar fiyatı beklenmedik zamanda ve büyüklükte arttı. Bütün bu olumsuz gelişmelere rağmen mart enflasyonunun yüzde 0.99 olarak gerçekleşmesi iyidir.
- Mart enflasyonu yüzde 0.99. Ocak ayı enflasyonu yüzde 1.02, şubat ayı enflasyonu yüzde 0.73 olmuştu.
- Yılbaşından bu yana tüketici fiyatlarındaki 3 aylık artış yüzde 2.77 oranında. Geçen yıl ilk 3 ayda tüketici fiyatları yüzde 4.34 artmıştı.
- Yıllık (marttan marta) enflasyon yüzde 10.23 oldu. Geçen yıl marttan marta yüzde 11.29 idi.
- 12 aylık ortalama enflasyon yüzde 11.14 oranında. Geçen yıl yüzde 8.21 idi. 2018’in ocak ayında yüzde 11.23, şubat ayında da yüzde 11.23 olmuştu.
Tüketiciyi aylık fiyat artışlarından çok, 12 aylık ortalama fiyat artışları üzüyor. Her tüketim harcama grubunun toplam tüketim harcaması içindeki ağırlığı farklı.