59 yıl sonra Yassıada kararlarının “yok hükmünde olması…”
TBMM için bu bir tarihi toplantı.
Ama…
Elbette bir Başbakan ve iki bakanın idam edilmesi gerçeğini yok sayamayız.
Yüzlerce DP milletvekilinin yargılandığı, aşağılandığı Yassıada günlerini de hafızalardan silemeyiz.
Onların yıllarca siyasi haklarından mahrum edilmiş olmaları gibi, yüz kızartısını da aklayamayız.
Ve…
27 Mayıs ihtilalini, o günlere giden siyaset ortamını “yok hükmünde” saymak mümkün değil.
Tersine…
İbretle hatırlamak gerek.
DEHŞETENGİZ KOMİSYON
Her şey Demokrat Parti’nin muhalefet milletvekilleri ve basın için Meclis’te “olağanüstü yetkilerle donanmış bir tahkikat komisyonu” kurma müzakereleri ve kuruluşuyla başladı.
CHP Genel Başkanı İsmet İnönü,
tarihi “Sizi ben bile kurtaramam” sözünü
o müzakereler sırasında Meclis kürsüsünden söylemişti.
Dahası, bu tahkikat komisyonu girişimini “gayrimeşru” ilan etmişti.
“Darbe” olarak tanımlamıştı.
“Tarihi celse”
18 Nisan 1960…
“Olağanüstü yetkilerle donatılmış Tahkikat Komisyonu” önergesi konuşulmaktadır.
Meclis Başkanı Refik Koraltan az önce Meclis’i açarken “Tarihi celseyi açıyorum” demiştir…
Ki bu bile oturumun tarihi önemini ortaya koymaktadır.
İnönü kürsüdedir.
İnönü, komisyonun “hem hükümcü, hem davacı ve aynı zamanda tatbikatçı olmasının bütün hukuk telakkilerinin dışında kaldığını” vurgulamış ve noktayı şöyle koymuştur:
“Anayasa’nın üstünde ve kanun dışındadır.
Düpedüz gayrimeşru bir taleptir.”
Oturumun “küçük kıyameti” bu sözlerle kopmuştu.
DEHŞET İDARESİ KURULACAK
Hava iyice gerginleşmiştir.
İnönü devam etmişti:
‘ Gayrimeşru bir tasallutu kabul etmeyeceğiz.
Vatandaşlara, “kanunların, adaletin, Anayasa’nın dışında haksız, kanun dışı gayrimeşru salahiyetle yapılacak müdahaleleri kabul etmemelerini” söyleyeceğiz…’
O günlere kadar CHP’nin davranışlarını ve siyasetini “gayrimeşru muhalefet” olarak niteleyen DP’liler, bu kez muhalefet lideri İnönü tarafından “gayrimeşru olmakla” suçlanıyordu.
Çok öfkelendiler.
Dahası…
İnönü “Vatandaşı bu gayrimeşruluğa karşı itaatsizliğe çağırırız” diyordu.
Bu da ne demek oluyordu?
O günlerde Adalet Bakanı’nın kararıyla “görünen lüzum üzerine” denilerek hâkimler emekliye sevk edilmekteydi.
İnönü bu büyük yargı yarasına da neşter vurmuştu.
“Ne yaparsanız yapın. Hâkimin karşısına gidiyorsunuz.
Hâkime budur budur diyorsunuz. Nihayet adam 1 saat sonra emekliye ayrılacağını bildiği halde nihayet gün geliyor ‘yapamam’ diyor.”
TOPÇU ATIŞI
Demirel, İnönü’nün muhalefeti için
“Topçu subayıydı, hedefi çökertinceye
kadar vurur” derdi.
18 Nisan günü de İnönü kürsüden topçu ateşini sürdürmüştü:
“Bu encümen (komisyon) hükümetin üstünde, TBMM’nin üstünde bir baskı rejiminin bünyesi olacaktır.
Bu talep gerçekleşirse, hesapsız, mesuliyetsiz, rast geldiği vatandaşı hapsetmek isteyecek, istediği kâğıtları alacak, bu suretle memlekette bir dehşet idaresi fiilen kurulacaktır.”
………………..
İnönü’ye de “Biz de seni kurtaramayacağız” yarın…
............
Not: Bu yazıda sevgili Altan Öymen’in “....VE İHTİLAL” kitabından alıntılar yaptım . Fotoğraflar da bu değerli kitaptan....
GAYRİMEŞRU DARBEDİR
İnönü’nün o gün tahkikat komisyonun kurulması için kullandığı “Bu gayrimeşru bir darbedir” söylemi orta ölçekli kıyameti kopardı oturumda.
Tabanca çekildi, çantalar uçuştu.
İnönü şöyle demişti:
Önerge, bu devlette
hiçbir müesseseye itimadı olmadığını söylüyor; Devlet memurlarına itimadı yoktur, adalete itimadı yoktur, orduya itimadı yoktur, hiçbir müesseseye itimadı olmayan bu otorite, eşit olmayan
seçimlere kararlı olduğu halde, seçime gitmeye dahi cesaret edemiyor.
Milletin reyleriyle (oylarıyla) azlıkta kalmış olan iktidar, bu gün devletin bütün müesseselerinde ve efkârın kat’i hükmü (kamuoyunun kesin yargısı) karşısında dar bir kadro halinde kalmıştır…
……………….
Bu baskı idaresi, Anayasa’ya, insan haklarına karşı indirilen gayrimeşru bir darbedir.
Reylerinizle adlarınızı temiz evlatlarınıza bırakmak vaziyetindesiniz.
Baskı idaresine millet, bütün namuslu teşkilatı ile, bütün sade vatandaşları ile mukavemet edecektir.
Bu tedbir ve tedbiri alanlar muvaffak olmayacaklardır.’
“İSYAN FİKRİNİ” YARGILAYIN
Daha sonra kürsüye DP adına Samet Ağaoğlu gelmişti.
O da “İsyanı ve itaatsizliği yargılayacaksınız” diye seslenmişti:
‘Siz bugün burada TBMM’ye, onun çıkardığı kanunlara, devletin, TBMM’nin yüksek kararlarıyla yaptığı hareketlere karşı devam edegelen “isyan fikrini” muhakeme etmek için toplanmış bulunuyorsunuz.
Ve İsmet Paşa daha 15 dakika evvel “Kararlarınıza itaat etmeyeceğiz” diyerek kafasındaki karşı koyma niyetinin yepyeni bir delilini elinize vermiş bulunmaktadır.
İşte aziz arkadaşlar, bugün burada vereceğiniz karar bu isyancı ve inhisarcı (tekelci) zihniyeti yok edecektir.