Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi AB liderler zirvesinin akşam yemeğini “zehretmeye” kararlıydı.
Bu iki ülkenin Twitter’da Almanya Başbakanı Merkel’e yazdıkları mektup gerçekten baş ağrısı...
Mektupta “Türkiye ile Yunanistan arasında savaş olasılığı” vurgulanıyor.
“Böyle bir durumda Türkiye’nin Almanya’dan ithal ettiği silahları kullanması önlenmeli” deniyor.
O nedenle de Türkiye’ye “Alman denizaltıları ve tüm askeri malzemelerin satışının durdurulması” isteniyor.
Ayrıca...
Avusturya’nın, Danimarka’nın ve birkaç ülkenin daha desteğini alan Yunanistan ve Kıbrıs Rumlarının akşamki yemekte “Türkiye’ye başka yaptırımlar için de ısrarlı olacakları”, Merkel ve diğer sağduyulu AB- liderline bastıracakları biliniyordu.
“Türkiye’ye gümrük birliğinin askıya alınması...
Avrupa Yatırım Bankası’ndan Türkiye özel sektörüne de kredilerin kesilmesi...
Bazı eğitim burslarının kesilmesi, Doğu Akdeniz’deki enerji araştırmasını yapan ya da katkıda bulunan Türk şirketlerine, şirket yöneticilerine yaptırımlar...”
Yani...
Liderlerin çoğunun yiyecekleri yemeği burunlarından getirmek...
Merkel’in başını en çok ağrıtan AB lideri Kiriakos Miçotakis
PATİNAJ
Ancak...
Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi’nin bu “şımarık çocuk” tepinmeleri -büyük olasılıkla- sonuç vermeyecek gibi görünüyordu.
Şu satırlar yazılırken Reuters Ajansı’ndan liderlerin üzerinde konuşacakları “taslak metin” yayımlandı.
Taslak için şu yorumlar yapılabilir.
Türkiye’yi Avrupa Birliği’nden, Batı’dan uzaklaştıracak sertlikte yaptırımlardan sakınılmış.
NATO müttefiki, AB adayı, ekonomisi ve para birimi zayıf Türkiye’ye sert yaptırımlar yanlış olur.
Yaptırımlar için ABD ile koordinasyon sağlanmalı.
Bunun için de Biden’ın Başkanlık görevine başlaması beklenmeli.
Yaptırımların tarihi mart ayına kaydırılmalı.
Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerde yetkililerin kullandıkları retoriğe (sözcüklere, ifadeye) özen göstermeleri tansiyonun daha da yükselmesini frenleyebilir.
......................
Türkiye konusunun görüşüleceği, hararetin yükseleceği yemekten önceki saatlerde, Brüksel’in nabzı böyle atıyordu.
Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın başını çektiği ülkeler menüye “Türkiye’yi koymuşlardı.”
Hedefleri Türkiye’yi yedirmekti.
Bunu yapamayacakları gerçeği karşısında hiç değilse liderlere yemeği zehretmeye yönelmişlerdi.
FRANSA İMAM YETİŞTİRECEK (!!)
Fransa hükümeti radikal İslam’ı hedef alan yasa taslağını kabul etti.
Fransız toplumunun barış içinde bir arada yaşaması için gerekli olan “Özgürlük Yasası” olarak adlandırdı.
Yasada “İslam” sözcüğü geçmiyor ama adres belli.
“Peygamberimiz Hz. Muhammed’in karikatürlerini sınıfında öğrencilere göstermiş olan tarih öğretmeni Samuel Paty’nin kafasının kesilmesi” gibi birkaç üzücü olay tasarıyı sertleştirmiş bulunuyor.
Başbakan Jean Castex “bu yasa tasarısı dinlere veya özellikle Müslüman dinine yönelik değil. Bir özgürlük yasası. Radikal dinciliğe karşı” açıklamasını yaptı.
Yasa tasarısından maddeler şöyle...
Kahina Bahloul Fransa’nın ilk -tartışmalı- kadın imamı(!!) ‘Liberal cami’ projesinin iki kurucusundan biri... Paris’teki müslümanlardan büyük tepki ve tehditler alıyor.
- Online nefret söylemleri engellenecek.
- Geleneksel dini evlilikler için sözde “bekâret sertifikası veren” doktorlar cezalandırılacak.
- 3 yaşın üzerindeki çocuklar için evde eğitim kısıtlanacak. (Doktor raporu istenecek.) Macron “evde eğitim adı altında ders yerine dini bilgiler verilen resmi ve resmi olamayan kurumların önüne geçileceğini” söylemişti. Fransa’da 50 bin öğrenci evde eğitim görüyor.
- Fransa’daki derneklerin finans kaynakları kontrol altına alınacak.
- Macron “yabancı imamların Fransa’da görevlendirilmesine 4 yıl içinde aşamalı olarak son verileceğini, Fransa’nın imamlarını kendinin yetiştireceğini, bunların Fransız yasalarını ve dinini bilen Cumhuriyete bağlı imamlar” olacaklarını söylemişti. (Hatta bunlardan birinin kadın imam Kahina Bahloul’un fotoğrafını da sunuyorum.)
- Bu yasa bilimsel bir İslamoloji Enstitüsü’nün kurulması ve teolojik eğitim için de kapı aralıyor.
...................
ABD’nin uluslararası din özgürlüğünden sorumlu özel büyükelçisi Sam Brownback bu yasa tasarısı için “zalim” kelimesini kullanmıştı.
Ama...
Trump’la beraber görevi biteceği için Fransa bu büyükelçiye pek kulak asmıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bu yasa girişimini “provokasyon” diye tanımlamıştı.
BAE’DEN ÇİN AŞISINA ONAY
Emirates Haber Ajansı’nda yayımlanan habere göre, BAE (Birleşik Arap Emirlikleri) Çin’in Sinopharm tarafından üretilen Kovid-19 aşısına Çarşamba günü onay verdi.
Dünyada bu bir ilk.
Emirliklerin Sağlık Bakanlığı’nca yapılan açıklamaya göre aşının yüzde 86 oranında etkisi var.
Ancak...
“Ağır ve orta hastalanmayı önlemede ise etkisi yüzde 100...”
Sinopharm aşılarının Çin’de de tam yasal onay aldığına işaret edelim.
.....................
Öte yandan, şirket, Bahreyn, Ürdün, Peru, Arjantin ve başka bazı ülkelerde de denemeler yapıyor.
Çin lideri Xi Jinping, aşıyı “küresel bir kamu malı yapmak” sözünü vermişti.
Fakat Emirlikler tarafından yapılan açıklamada Çin aşılarıyla ilgili “umutları artırsa da netlik eksikliği” göndermesi yapıldı.
Sinopharm da Emirates’in haberlerine yorum yapmadı; dünya çapında 500 milyon doz sunmaya hazırlanmakta.
Pekin merkezli özel aşı üreticisi Sinovac Biotech ise aşılarını Endonezya ve Brezilya’ya ihraç etmeye başlamış bulunuyor.
.....................
Çin aşıları gelişmekte olan ülkelere de hitap ediyor.
Çünkü dağıtımı daha kolay.
Yalnızca 2-8 santigrat derecede muhafaza edilmesi yeterli.
Bu bir avantaj.
Ve 3 yıla kadar stabil kalabiliyor.
Buna karşılık, genetik malzemeyle yapılan yeni yöntemle üretilmiş aşılar ulaşım ve depolama için endüstriyel donduruculara ihtiyaç duyuyor.
Gelişmiş ülkelerin altyapısına daha uygun.
New York’un ünlü ümminoloğu Florian Krammer’e göre, “Çin’in Sinopharm aşıları çok daha az yan etkiye sahip.”
.....................
Bütün bu bilgiler New York Times’ın Pekin bürosunda muhabir Sui Lee Wee’den...
Sui Lee Wee 10 yıla yakın bir süredir Çin’in sosyal sorunları, cinsiyet, genetik izleme, sağlık hizmetleri ve demografiyle ekonominin kesişimi hakkında yazıyor.
Tekrarlıyorum.
Muhabirlik gazeteciliğin temelidir.
Ve artık farklı sahalarda uzmanlaşmış muhabirlerin çağındayız.