Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Yıl 1985... Başkan Ronald Reagan, Sovyetler Birliği lideri Mihail Gorbaçov’a şöyle bir soru yöneltiyor.

“ABD, ansızın uzaydaki varlıklar tarafından saldırıya uğrasa ne yaparsın? Bize yardım eder misin?”

Gorbaçov’un cevabı “Bundan şüphem yok” olur.

Wilson Center’da nükleer silahların kontrol uzmanı olan Rob Litwak’a göre, “Uzaylıların değil, çok daha tanıdık ve bir zamanlar iyi huylu bir gücün; iklim değişikliğinin -küresel yok edici- tehdidiyle karşı karşıyayız.”

Küresel ısınma güzel mavi gezegenimizi öldürebilecek bir tehdit.

Haberin Devamı

Uzaylılar ve iklim zirvesi

Garbaçov ve Reagan

Uzaylılarla belki pazarlık yapılabilir.

Ancak...

Tabiat anayla pazarlık olasılığı sıfır.

Rusya ve Çin liderleri Glasgow iklim zirvesinde yoklar.

Teoride uzaylıların istilası halinde -belki yardım edecekler ama burnumuzun dibindeki büyük tehdide karşı ortada görünmüyorlar.

Sadece birçok dünya ülkesi lideriyle birlikte Başkan Biden orada.

Tabiat ananın Kovid-19 karşısında küresel iş birliği eksikliğinin ne kadar ölümcül olduğunu gördük.

İklim değişikliği daha da tehlikeli.

Hepimizin kafasına silah dayıyor gibi.

Silahlanma yarışı veya uzay yarışı yerine ihtiyacımız olan şey bir “dünya yarışıdır.”

“Net sıfır karbon emisyonlu bir dünya sağlamak” için ülkelerin en hızlı, en bilinçli olmalarının gerektiği bir büyük güç yarışması.

...................

Aslında yarışa Çin ve Rusya da katılsa, hangisinin kazanacağı hiç önemli değil.

Çünkü...

Birlikte temiz enerjinin maliyetini yerkürede yaşayan herkes için aşağı çekecekler.

Yavaşlarlarsa veya yön değiştirirlerse “bazı uzaylıların bizi gezegenlerine götürmelerini isteyebiliriz.”

Uzaylılar ve iklim zirvesi

Bakanlığın adı

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın adına iki kelime eklendi; “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı” oldu.

Bu değişiklik Türkiye’nin
iklim değişikliği Paris Anlaşması’na dâhil olma kararını tamamlayan önemli bir adımdır.

Glasgow İklim Zirvesi gezegenimizin kurtarılması için küresel bilinçlenmeyi ortaya koyarken, Türkiye de bu uygarlık paydasında yer almak imajını çiziyor.

Nereden nereye...

BM İklim Konferansı ilk kez 1995 yılında Berlin’de toplanmıştı.

Haberin Devamı

Dünkü WP de (Washington Post) o konferans için “Bir başarısızlıktı, alınan kararlar havada asılı kalmıştı” değerlendirmesini yaptı.

Katılımcı devletlerin temsilcileri genellikle “aciliyeti” hissediyor değillerdi.

Taahhütleri cılızdı.

Paris’teki 2015 İklim Zirvesi bilinçlenmenin daha yüksek olduğunu gösterdi.

Paris Anlaşması imzalandı.

“2050’ye kadar karbon salımının nötrleştirilmesi” gibi büyük taahhütler oluştu.

Ne var ki...

“Altı yıl sonra bile olsa bu taahhütlerin uygulanmamış olduklarını” görüyoruz.

Ancak...

Bu defa iş değişti.

Özellikle son iki yıl yerkürenin her coğrafyasında afetler yaşandı.

Orman yangınları, seller ve rekor düzeyde sıcak hava dalgaları...

Dünyanın en zengin ülkelerinin bile havanın aşırı kirletilmesi sonucu benzeri görülmemiş doğal felaketlerden kaçınılamayacağı anlaşıldı.

Ardından...

“Sera gazı emisyonlarını azaltmak” için çok ciddi önlemler -acil- olarak alınmadığı takdirde dünyayı bekleyen “yıkıcı etkilerinin sıralandığı” BM raporu yayımlandı.

Haberin Devamı

Uzaylılar ve iklim zirvesi

Glasgow’da aktivistler

Yeşil siyaset

Avrupa iklim değişikliğine karşı bilinçlenmenin en yüksek olduğu kıta.

“Avrupa Yeşil Anlaşması” 2050 yılına kadar Avrupa’yı “ilk karbon nötr kıta yapmayı” hedefliyor.

AB’nin üye devletlerden kurulu “yeşil geçiş fonu” bu hedefin gerçekleşmesi için gerekli harcamalara kaynak oluşturacak.

Ayrıca...

Bir “yeşil tahvil” çıkarılıyor.

Dünyanın en büyük yeşil dostu kaynak projesi bu.

Çevre Dostu Projeler finanse edilecek.

Son Avrupa Parlamentosu seçimlerinde sandalyelerin yüzde 10’unu yeşil partiler kazandı.

Avrupa’da sayıları hiç de az olmayan ülkelerde “yeşil partiler”  koalisyon ortağı olarak iktidara geldiler.

Örneğin...

Almanya’nın Yeşilleri yedi yıl boyunca iktidarların küçük ortağı oldular.

Almanya’nın eylül ayındaki seçimlerinde Yeşiller oyların yüzde 15’ini alabildiler.

Üç partili bir koalisyonun ikinci en güçlü ortağı olarak hükümet etmeye yetecek kadar iyi bir sonuç.

Yeşil partiler ayrıca Avusturya, Belçika, Finlandiya, İrlanda, Lüksemburg ve İsveç’teki koalisyon hükümetlerinin de birer parçası.

Seçmen baskısı

İngiltere Başbakanı Boris Johnson bir zamanlar iklim değişikliği lafını edenlerle dalga geçerken artık “bir baş iklim şampiyonu” rolünü üstlenmiş bulunuyor.

Glasgow’daki zirvenin ev sahibi olarak diğer dünya liderlerine
lobi yapıyor.

“Fransız Yeşilleri” uzmanı siyaset bilimci Vanessa Jerome “Ülkedeki tüm büyük partiler artık yeşil” diyor.

...................

Siyasi partilerin yanı sıra aktivistler, STK’lar, kanaat önderleri, küresel “yeşil” kuruluşları kamuoyunu kazandılar.

Artık halk da siyasetçiler üzerinde “büyük baskı...”

Devletler iklim zirvelerinde verdikleri/verecekleri sözleri, taahhütleri yerine getirmek için üzerlerinde halkın baskısını hissediyorlar.

STK’lar, aktivistler ve medya
“gezegeni kurtarmak” mottosunu
sürekli gündemde tutuyorlar.

.....................

Türkiye’de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın adına “İklim Değişikliğinin” ilave edilmesi dünyadaki ana akıma uymanın, o akımda yer almanın gereğidir.

Önümüzdeki seçimlerde “yeşil duyarlılık” siyaseti belirleyen önemli unsurlardan biri olacaktır.

......................

Türkiye’de yenilenebilir rüzgâr enerjisinin genel enerji üretimi için de yüzde 20 oranında yer alması “iklim değişikliğine uyum politikaları” için olumlu bir işarettir.

Güneş panelleri ve rüzgâr enerjisi oranını yükseltmeliyiz.

Türkiye’nin hem ekonomisinin
hem de gelecek kuşaklara sorumluluğumuzun gereğidir.

......................

(*) Bu satırlarda dünkü New York Times’tan yararlandım.