İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine Hırvatistan da karşı çıktığını açıkladı.
Hırvatistan Cumhurbaşkanı Zoran Milanoviç “ülkesinin NATO daimi temsilcisine HAYIR oyu talimatı vereceğini” söyledi.
Ama…
NATO’da konuşulan ve dünya medyasında tartışılan “Türkiye’nin HAYIR oyu…”
Hırvatistan’ın olumsuz tavrı “genel bakış” içinde birkaç satırla geçiştirilmekte.
Oysa…
Hırvatistan da ciddi bir sorun ortaya koymakta.
Bosna-Hersek seçimlerinde Hırvatların eşitliğini istiyor.
Milanoviç “NATO’nun Ukrayna’ya genişlemesine de karşı olduğunu” söyledi ve bunu şu kelimelerle adeta mühürlemiş oldu:
“Başkan olduğum sürece NATO’nun herhangi bir yerde genişlemesine karşı olacağım…”
KIZIM SANA SÖYLÜYORUM
NATO Genel Sekreteri Stoltenberg “Türkiye’nin endişelerinin giderileceğine inandığını” söylemişti.
Bazı ülkelerin diplomatları ise abartılı iyimser:
“Birkaç ödün verilerek Türkiye’nin itirazının aşılabileceği” görüşündeler.
Ama daha gerçekçi olanlar da var.
Örneğin Financial Times “Türkiye sert oynuyor” yorumunu yaptı.
“Hedefin Finlandiya’dan çok İsveç olduğuna” işaret etti.
Ve…
Dahası…
“ABD’den F-16 savaş uçaklarının alımı, Türkiye’ye İsveç ve Finlandiya ile Almanya ve bazı NATO ülkelerinden maskeli silah satış ambargolarının kaldırılması…”
Hırvatistan Cumhurbaşkanı Zoran Milanoviç…
İSVEÇ’İN İÇ SESİ
Peki…
“İsveç NATO üyeliği önündeki Türkiye bariyerini kaldırmak için YPG’nin üstünü çizer mi?”
İsveç’te yakın zamana kadar özellikle iktidardaki Sosyal Demokrat parti ve sol seçmen “NATO üyeliğine karşıydı.”
200 yıllık “tarafsız İsveç konumunu sürdürmek” yanlısıydı.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişiminden sonra Sosyal Demokrat iktidar “NATO için görüş değişikliğini” örgütüne ve seçmenine kabul ettirmekte çok zorlandı.
İsveç siyaseti uzmanlarına göre, “kendini ileri demokrasilerin örneği, özgürlüklerin forumu” konumunda gören sosyal demokratlar ve sol taban “YPG’nin üzerini NATO üyeliği uğruna çizmeyi bir dayatma” olarak görebilir.
Aynı yorum ABD Kongresi için de yapılmakta:
“Kongre üyeleri F-16’ların Türkiye’ye satımı için Beyaz Saray ve Pentagon’un onay istemini dayatma olarak algılayabilir.”
Ancak Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı “daha iyimser ve rahatlatıcı” bir açıklama yaptı.
“Her türlü teröre ve terörizme karşıyız…
Günün sonunda Türkiye’nin endişelerinin giderilebileceğinden, Finlandiya ve İsveç’in etkin ve verimli bir katılım sürecine sahip olacağından eminiz.”
……………….
Finlandiya Cumhurbaşkanı da Beyaz Saray’da Biden tarafından kabulünde “Terörü her biçimiyle kınıyoruz” açıklamasını yaparak, İsveç’in “Türkiye’yle görüşmeye hazır olduğu” söylemine paralel konum aldı.
Biden Beyaz Saray’da Finlandiya Cumhurbaşkanı ve İsveç Başbakanı’yla…
NATO ÇATLAKLARI
Ancak…
NATO’nun daha da genişlemesi “30 NATO üyesi tarafından içtenlikle alkışlanıyor” değil.
Global Times’a göre, “30 NATO üyesinin farklı güvenlik talepleri” var.
ABD çıkarlarının ağırlık merkezi olduğu NATO, bu örgüt üyelerinin tek tek çıkarlarını temsil etmiyor…
Gazete şu soruyu gündeme taşımakta:
“İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği için neden Türkiye’nin rızası bu kadar maliyetli olabilirken, diğer üye ülkelerinki -muhtemelen- basit bir ‘teşekkürle’ yanıtlanacak?”
Ve gazete noktayı şöyle koyuyor:
NATO’nun genişlemesi, üyelerinin ve hatta tüm Avrupa kıtasının çıkarlarını ABD savaş arabasına bağladı.
ABD Rusya’yı temelden zayıflatmayı amaçlıyor.
Ancak birçok NATO ülkesi hâlâ Rusya’nın güvenlik tehdidi oluşturduğu fikrini paylaşmıyor.
“Kaç ülke ABD çıkarı için savaşa hazır hale gelmek istiyor?”
NATO ne kadar agresif bir şekilde genişlerse, organizasyon içindeki çatlaklar o kadar fazla açığa çıkacaktır.
İstikrar ve kalkınma, çoğu Avrupa ülkesinin çıkarıdır.
……………..
Yani “Türkiye tavır koyuşunda yalnız değil. Hırvatistan gibi açık ve sayısı az olmayan NATO ülkelerinin maskeli “karşı tavırları” da görülmeli.
Amacını aşan söylemlerle değil hesaplanmış riskler ve özenli söylemlerle dengeli dış politika son yılların bazı kilitlerini açabilir.
Not: Dün Oksijen’de Ft’nin ayrıntılı analizinde de aynı başlık yayınlandı.