Trump, başkanlık seçimi için yarıştığı demokrat parti adayı Joe Biden ile arasındaki farkı kapatıyor.
Daha 1 hafta öncesine kadar Trump’ın 10 puan ilerisinde görünüyordu.
Ne oldu da Trump vites atarak yeni bir ivme kazandı.
ÖZGÜRLÜK MÜ HUZUR MU?
1ABD’nin çok sayıda şehrinde ve özellikle demokrat valilerin yönetimindeki şehirlerde polislerin öldürdüğü siyah genç için protesto gösterileri yapılmakta.
Ancak gösteriler yakıp yıkmaya yağmaya kadar varan taşkınlıklara dönüştü.
Demokrat valiler bunu “demokratik özgürlükler” olarak tanımladılar.
“Başkan Trump kentlerine Federal güçleri göndermesine” karşı çıktılar.
Joe Biden de bu eksen üzerinde politika yapmakta.
......................
Trump ise tam karşıt
görüşü temsil ediyor.
Cumhuriyetçilerin kurultayında “önce güvenlik, düzen, huzur” tavrını koydu.
Yakıcı, yıkıcı gösterilerden bıkan orta sınıftan yanına destek aldı.
Sadece beyazlar değil, Latin ve siyah orta sınıf azınlıktan da...
Üniversitelerin yaptığı araştırmalara göre siyahi gencin polis tarafından öldürülmesi nedeniyle yapılan sokak gösterilerine halk desteği yüzde 61’den yüzde 48’e gerilemiş.
Konuşmaları her sınıftan halkın anlayabileceği açıklık ve netlikte.
Joe Biden’in konuşmaları ise eğitimli, entelektüel kesimlerin anlayabileceği düzeyde.
2Bilinen Napolyon söylemini tekrarlayayım.
Napolyon’a sormuşlar:
“Savaş kazanmak için lazım olan şeyler nelerdir?”
Cevabı şöyle olmuş:
“Para... Para... Para...”
Şimdiye kadar Trump’ın kasasına seçim harcamaları için 1 milyar dolar dolaylarında para aktığı yolunda haberler yayınlandı.
Trump ve ekibi kaynak yaratmakta ve harcamakta usta.
BİR BAŞ FARKLA
Bütün bunlardan sonra
“Trump kazanacak” demiyorum.
Ama...
Joe Biden’in de daha yakın zamana kadar anketlerin ortaya koyduğu gibi “büyük fark atacağına” artık ihtimal verilmiyor.
Başa baş ya da bir baş boyu farkla sonuçlanacak yarışta iki ihtimalde var.
ZEHİRLİ KÖKLER
Çağımızda siyasi yarışmalar “gerçek ötesi” imajlar çizilerek yapılmakta.
“Cilalı imaj” gerçek ötesi “lider portreleri” oluşturmakta ve topluma sunulmakta.
Elbette yöntemler, araçlar halk yığınlarına ulaşma teknolojileri farklı ama daha geçen yüzyılın ortalarına doğru bu sanatın (!) “başyapıtına (!)” tanık oldu dünya.
Bugünlerin köklerinden söz ediyorum.
Evet, vurgulayayım.
Almanya’yı ve dünyayı felakete sürükleyen Nazi lideri Hitler için propaganda gerçekten, kitleleri büyüleyen bir “başyapıttı...”
Prof. Dr. Vamık Volkan Hitler’in adeta “Tanrılaştırıldığını” anlatır.
İşte propaganda nazırı Goebbels’in fırça darbeleriyle gerçek ötesi Hitler.
TANRI’NIN PELERİNİ
“Hitler konuştukça Tanrı’nın
pelerini hışırdıyormuşçasına
bir etki oluşturuyordu...”
Bu satırlar, “Hitler’in sesindeki gücü tanımlamak için” Alman basınında yer almış.
Alman halkının bilinçaltına, “Hitler ile Tanrı arasında ilişki mesajı veriliyordu” böylece...
Berlin’deki her büyük sanat mağazası vitrininde “Hitler’in başında ışık huzmelerinden bir hareyle çevrelenen portresi” yer alıyordu.
Sadece İsa’nın ve diğer Azizlerin başları üzerinde görülen bu hare, fotoğraflarda Hitler’in de başını Tanrı’nın kutsadığı taç gibi süslemekteydi.
Hitler de “on emir” in kendi dönemine taşıyan kişisel imajlarla yansıtıyordu topluma.
Örneğin...
Eylül 1937’de yapılan Nürnberg Rallisi’nde Hitler’in fotoğrafının altında Yuhanna İncili’nin başlangıç dizesi yazıyordu:
“Önce söz vardı...”
Konuşmaları böylece kutsanmış oluyordu.
Altıncı emir ise şöyle saptırılmıştı:
“Öldürmeyeceksin, fakat çöreğin bozuk parçası olan Yahudileri, eşcinselleri, çingeneleri ve
fiziksel ya da
zihinsel yetersizliği olanları öldürmelisin.”
Hitler’i tanrısallaştıran beyin takımı yandaşlar, bu emir doğrultusunda öldürmüşler, işkence etmişler, sonra da görünüşte normal, sevgi dolu bireyler olarak ailelerinin yanına dönmüşlerdir.
BAŞINDA KUTSAL HARE
Başını Tanrı’nın kutsadığı hare süslemeden önce “Führer” miti
nasıl yaratılmıştı?
Üç örnek....
1Propaganda nazırı Göbbels, “Hitler hakkında espri yapılmasını” yasaklamıştı.
2Hitler’in sanatçı olmaya çalıştığı günlerde yaptığı yağlıboya resimler ve suluboya çalışmalar toplatılmıştı.
3Göbbels’in başında bulunduğu propaganda grubundan izin alınmaksızın Hitler’in yazmış olduğu “KAVGAM” kitabından alıntı yapılması yasaklanmıştı.
Amaç, Hitler’in nükte yoluyla, resimlerine sanatsal yaklaşımla, kitabına ebedi ve bilimsel bakışla “eleştiri” yapılmasını önlemekti.
Tanrı katında olan Hitler eleştirilmezdi.
KRİSTAL FANUS
Hitler cam fanus içinde bir yalnız kral haline getirilmişti. Fanus içindeki Führer imgesi “iyiliksever bir tanrı, çocukların ve hayvanların dostu, vejetaryen, doğa âşığı, lekesiz ve temiz, kutsal varlıktı.”
Cam fanus içindeki kutsal varlık, Almanları Birinci Dünya Savaşı sonrası imzaladıkları Versailles Anlaşması ile sürüklendikleri aşağılanma duygusundan kurtaracaktı. Nasyonal sosyalizm bu kurtuluş için tıpkı din gibi bir inanç biçimiydi.
Cam fanus içindeki “yalnız kral” a kimse yaklaşmamalıydı. Cam fanusun dokularını Hitler’in en yakın yandaşları oluşturmuştu.
Hitler’e yaklaşmak isteyen onlara çarpardı.
Onlar da Hitler’i taklit ederek kendilerini “küçük tanrılar” haline getirmişlerdi.
Hitler’in özsaygısını sürdürmek için onu gözleriyle, yürekleriyle ve sözleriyle alkışlıyorlardı.
Liderin öz benliğinin güvende olduğu ve sarsılmayacağı inancının korunmasına sürekli yardımcı oldular.
Bu özsaygı ve özgüven
hiç kırılmamalıydı.
....................
PR’cılar, reklamcılar, danışmanlar, kamuoyu yoklama kuruluşları, troller TT mimarları ise bu çağın arenasında vuruşanlar.