Birleşmiş Milletler sözleşmesiyle uluslararası hukuka “soykırım (genocide)” kelimesi 1948’de girmiştir.
Ama 1944 doğumludur.
Ailesini Nazilerin katlettiği Raphael Lemkin adlı Polonyalı Yahudi bir avukat tarafından 1944 yılında türetilmişti.
..................
Gilian Brockell 25 Nisan tarihli Washington Post gazetesindeki yazısına bu cümleyle giriyor.
Kelimenin oluşumu ise Murat Bardakçı şöyle anlatıyor. (*)
Lemkin’in Yunancada “ırk” ve “soy” demek olan “genos” kelimesiyle, Latincede “öldürmek” manasına gelen “cide” fiilini bir araya getirerek yaptığı “genocide” sözü, bu kavramın bulunmadığı Batı dillerinde hemen kabul görmüş ve aynen kullanılır olmuştu.
Ama terim yeniydi ve sadece Batı dillerinde değil, Türkçede ve Ermenicede de karşılığı yoktu.
...................
Biz 1915 tehcirini devletin nefis müdafaası olarak görür, hadiselere “kıtal” yahut “Ermeni patırtısı” derdik; “Genocide” kavramı çıkınca bunu iki kelimeyi, “soy” ve “kırım” sözlerini birleştirerek “soykırım” diye Türkçeleştirdik ama Ermeniler bir karşılık bulamadılar ve “genocide”in Ermenicesinin ne olması gerektiğini aralarında senelerce tartıştılar.
Birkaç kelime teklif edildi, bunların arasında “büyük felaket” demek olan “Meds Yegen” ile “ırk kırımı” manasına gelen “çeghasbnutyun” ağırlık kazandı ve Ermeni dilciler nihayet 2000’lerin ortalarında “soykırım”ın karşılığı olarak “Meds Yegen”in kullanılmasının doğru olacağına karar verdiler.
AKLA ZİYAN
Yani ilk kez bir Polonya Yahudi’si avukatın 1944’te icat ettiği kelimeyle 19 yıl öncesinin olaylarına “suç” tanımı yapılmış oluyor.
Gerçekleştiği tarih olarak hukukta yeri olmayan bir fiilin, bir olayın on yıllarca sonra “suç” iddiasıyla etiketlenmesi, kınanması akla ziyandır.
Hukukun -kadim- temel ilkesine aykırıdır.
MİNAREYE KILIF
Tarih ırmağını tersine akıtmaya çalışan bu hukuk mantığı çarpıklığına izah çabaları var.
Washington Post’taki yazısında Gilian Brockell bakın nasıl bir “kılıf” bulmaya çalışmış.
Ancak... Raphael Lemkin’e “ulusal, etnik veya dini gurupların kasıtlı olarak yok edilmesinin nasıl durdurulacağını” düşündürten Naziler değildi.
Yıllar önce hukuk fakültesinde öğrenciyken, -Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermenilerin tehcir ve toplu katliamının ana organizatörlerinden biri olan- “Talat Paşa’nın, hayatta kalan bir Ermeni tarafından öldürüldüğünü” okumuştu.
Ermeni suikastçının yargılanması Raphael Lemkin’in gözlerini Ermeni halkının acısına açtı.
YA 6 MİLYON YAHUDİ?
Yani...
Washington Post’un yazarına göre Polonya Yahudi’si avukat Raphael Lemkin “genocide (soykırım)” kelimesini “Nazilerin ailesini -sırf Yahudi oldukları için ve bütün Yahudileri yok etmek planının gereği- katlettikleri” için üretmemiş(!)
Meğer...
Katledilmiş ailesi ve 6 milyon Yahudi bir yana...
Asıl...
19 yıl önce Osmanlı’daki Ermeni olaylarından etkilendiği için üretmiş.
Ne kılıf ama!..
Anasının, babasının, belki kardeşlerinin, 6 milyon soydaşının Naziler tarafından katledilmesi, fırınlarda yakılması değil(!)
69 AMERİKALI TARİHÇİ
1944’te ilk kez kullanılan ve uluslararası hukuka 1948’de giren “genocide (soykırım)” suç tanımını 1915’te yaşanmış olaylar için etiketlemeye kalkışmak...
Bu nasıl olabiliyor?
Ne yazık ki 1915 ve sonraki birkaç yıl Osmanlı topraklarında yaşanan üzücü olaylar dünya kamuoyuna bu tür algı operasyonlarıyla servis edilmekte.
...................
Değerli diplomat Şükrü Elekdağ’ın Washington Büyükelçisi olduğu dönemde Amerika’nın seçkin 69 tarihçi bilim adamı tarafından imzalanan açıklamalar New York Times ve Washington Post gazetelerinde yayımlanmıştı.
“1915 olayları soykırım değildir...”
Ve...
Yıl 2021...
O Amerikalı bilim adamları nerede?
O ilanlardaki açıklamayı yapabilecek Amerikalı saygın tarihçiler, bilim adamları neden yok?
Bu sorular, yazıda anlattığım “zorlama ve akla ziyan kılıflarla” Amerika ve diğer “soykırım kararı almış” ülkelerdeki algı operasyonlarının neden tuttuğunu ortaya koyuyor.
...............
(*) Habertürk, 27 Nisan Salı.