Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Devlet Bahçeli’nin “Seçimler zamanında olacak” vurgulamalarına karşın muhalefet
“erken seçim” diyor.
Bir “baskın seçim” söylentisi de devreye girdi.
..................
Ancak...
CHP ve İYİ Parti’nin başını çektiği Millet İttifakı’nın ortak “başkan adayı” hâlâ soru işareti.
Hatta...
Birinci tura “her partinin kendi adayıyla girmesi ve ikinci tura kalacak en çok oyu almış adayın desteklenmesi” de konuşulmakta.
MACARİSTAN ALTILISI
Benzer bir durum Macaristan’da da yaşanıyordu.
2010 yılından bu yana iktidarda olan Fidesz Partisi’ne ve Başbakan Viktor Orban’a ilkbaharda yapılacak seçimde gene “banko iktidar” gözüyle bakılmaktaydı.
“Muhalefetin ortak bir aday etrafında birleşmesi” mümkün görünmüyordu.
Fakat...
Soldan, sağdan, merkezden çeşitli kesimleri temsil eden “6 benzemez” muhalefet partisi bir sürpriz yaptı.
Kiliseye büyük önem veren, 7 çocuk babası bir muhafazakâr politikacı Margi-Zay’ın ortak adayları olduğunu açıkladı.
Peter Margi-Zay’ın sloganı “Csak felfele (Daima ileri)...”
The Guardian gazetesine göre, Viktor Orban ve partisinin kurmayları muhalefetten böyle bir hamle beklemiyordu.
Margi-Zay, 44 bin nüfuslu Hodmezövasarhely’ın Belediye Başkanı.
Güzel İngilizce ve Fransızca konuşuyor.
İktidardaki Fidesz’e üye olmamakla birlikte “oy verdiğini” söylüyor.
Ve ancak ben “Fidezs’den daha uzun süredir muhafazakârım” diye ilave ediyor.
Onun hem sol seçmeni hem de muhafazakâr kesimi elinde tutması gerekmekte.
Herhalde o nedenle sol liberal Klara Dobrev yerine muhafazakâr Margi-Zay tercih edilmiş olmalı.
Anketlerde muhalefet bloku ile iktidardaki Fidezs başa baş görünmekte.
New York Times, Margi-Zay’ın başarısında “yozlaşmayı ortadan kaldırmak vaadinin etkili olduğunu” yazdı.
AB DESTEĞİ
Margi-Zay’ın adaylığı Avrupa Birliği’nde “olumlu” karşılandı.
Çünkü...
Uzun süredir Macaristan Başbakanı Viktor Orban, adım adım Avrupa Birliği’nin “istenmeyen adam kırmızı çizgisine” yürümekteydi.
Bu ay Avrupa Adalet Divanı’nın Macaristan ve Polonya için vermesi beklenen kritik kararın Viktor Orban’ı sarsacağı öngörülmekte.
New York Times’tan şu satırları yansıtayım...
2015’teki bir toplantıda dönemin Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker Bay Orban’ın geldiğini gördüğünde “Diktatör geliyor” demişti.
Bu söylem Brüksel’de onun hakkındaki görüşleri özetlemiş oluyordu.
Gene de hukukun üstünlüğü ve yolsuzluk gibi konularda hiç kimse Bay Orban’la yüzleşmek istemedi.
Konsey Başkan Yardımcısı Luuk van Middelaar bunun nedenini şöyle açıklıyor.
“Çünkü konseydekiler bir kulüp mensupları gibidirler, aynı siyasi hayvanlar olduklarını düşünürler, seçim kazandıkları için birbirlerine saygı duyarlar.
Kaçınabildikleri kadar sıcak patatesleri ateşten almaktan uzak dururlar.
Ve birbirleriyle uğraşmamayı tercih ederler.
Ayrıca...
Bazı çıkar hesapları da önemlidir.
Örneğin...
Orban’ı koruyan ve kollayan muhafazakârlar arasında Almanya şansölyesi Angela Merkel de vardı.
Alman şirketlerinin Macaristan’daki büyük yatırımlarını dikkate alıyordu ve Macar lideri Orban’ı Brüksel’de siyasi bir müttefik olarak görüyordu.”
Orban yıllar içinde bol keseden AB fonlarını kullanarak tabanını güçlendirdi.
Ama bu arada da kırmızı çizgiye ilerliyordu.
Şöyle ki:
Yeni Anayasa ve yasalarla
basın özgürlüğünü kısıtladı.
Ülkenin adalet sistemini eline geçirdi.
Anayasa Mahkemesi Başkanı’nı görevden aldı.
Seçim yasalarını Fidezs Partisi lehine değiştirdi.
Mahkemeleri denetlemek için bir ofis kurdu ve yönetimine kendi yakını getirdi, vs.
MİLLET İTTİFAKI
Türkiye’ye dönelim...
Millet İttifakı da Macaristan’da olduğu gibi ortak aday için seçimlere 3 ay kala mı açıklama yapacak? (Macaristan seçimleri nisan ayında...)
Millet İttifakı için de 6 partiden söz edilmekte.
Bir ortak aday konusu üzerinde büyük soru işaretine karşın, bazı çalışmalarda yol alındığını açıklamalarından anlıyoruz.
.................
Fatih Altaylı’nın Haber Türk’teki programında “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” olarak adlandırdıkları sistemden satırbaşlarını anlattılar.
İşte bazıları...
Kendi adayları seçilirse partisinden istifa edecek. “Bağımsız” Cumhurbaşkanı olacak.
Siyasi partilere yapılan bağışlar denetlenecek ve açık olacak.
Hazine yardımından küçük partiler de pay alacak.
Siyasi etik yasasıyla parlamenterler ve bakanların servet beyanları şeffaf hale getirilecek.
Asgari ücretin belirli bir oranının üstündeki değerde hediye kabul edemeyecekler.
Hâkimler ve savcılar ayrı ayrı kurullarda temsil edilecekler.
Hâkimler kuruluna Bakan ve Başbakan Yardımcısı giremeyecek.
Ve diğer bazı düzenleme çalışmaları...
Ancak henüz yetkili kurullara ve liderlere sunulmuş değil.
.................
Bu yazıda T24’teki “Siyasetin garip döngüsü” başlıklı yazıdan da yararlandım.