Çok eski bir sözmüş. Yeni okudum:
“Savaşta önce gerçek ölür...” (*)
Ermenistan Azerbaycan’a saldırdı.
Ama...
Şimdi “önce Azerbaycan’ın saldırdığını iddia ediyor.”
Dünya kamuoyunda da bu havayı estirmeye başladı.
Ermenistan “gerçeği katlediyor.”
Öte yandan...
Savaşın 5’inci günü... Ermenistan’ın dahi öldüremediği “gerçek” şu ki “Azerbaycan güçleri daha üstün.”
Ermenistan bazı köyleri kaptırdı.
Bazı stratejik dağların zirvelerine Azerbaycan bayrakları dikildi.
Ermenistan’ın -seçme savaşçılardan oluşan- “taarruz taburu” dağıldı. Araçları gereçleri, hatta “tabur sancağı” Azerbaycan güçlerinin eline geçti.
Ermenistan’ın iki uçağı parçalandı.
Ermenistan bunların Türkiye F-16’ları tarafından düşürüldüğünü iddia ediyor.
Oysa...
Türkiye’nin açıklamalarına göre, “bu da gerçek değil.”
KIRMIZI ÇİZGİ
Bu böyle devam edebilir mi?
Gerek Bakü’den, gerek Ankara’dan yapılan “İşgal atındaki Karabağ’ın tamamı kurtuluncaya kadar ateşkes yok, savaşa devam” açıklamaları bir yanda...
Buna karşılık, Rusya adına Kremlin sözcüsü Peskov’un “Çatışmalar durmalı, Türkiye ateşe benzin döküyor” açıklaması diğer yanda.
Rusya bir yerde “dur” diyebilir.
Ama o yer, o çizgi neresi?
Times “Peskov, kırmızı çizgiyi açıklamamaya özen gösterdi” yorumunu yaptı.
Bu durumda, daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi, “Azerbaycan zamanı çok iyi değerlendirmeli ve elde edebileceği kadar işgal altındaki toprağı özgürleştirmeli...”
Çünkü kuraldır...
“Ateşkes sahadaki mevcut durum üzerinden yapılır.”
Azerbaycan güçleri ateşkesin ilan edileceği son dakikaya kadar ilerlemeli.
KGAÖ GÖLGESİ
Times, “Ermenistan’ın güvencesinin KGAÖ olduğunu” öne sürüyor.
Bu KGAÖ’nün açık adı “Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü...”
Rusya önderliğindeki eski Sovyetler Birliği Cumhuriyetlerinden oluşan KGAÖ’nün Ermenistan da bir üyesi. (***)
Ermenistan çok zorlanırsa Rusya’dan yardım isteyebilir.
Ama...
Rusya doğrudan sahaya girmektense KGAÖ güçlerini sahaya sürebilir.
Belki o güçler arasında Rus askerleri doğrudan yer almayabilir de.
O takdirde Türkiye de devreye girerse, Rusya ile yüz yüze, karşı karşıya kalmamış olur.
Ki Rusya’da bu ince ayarlı tercih edebilir.
Ne olursa olsun, böyle bir gelişme halinde Azerbaycan’ın Karabağ’ın tamamını geri almak amaçlı harekâtı bugünler gibi rahat olmaz.
Türkiye içinse öncelik, enerji hatlarının geçtiği bölgenin yüksek düzeyde güvenliğe alınabilmesidir.
AYM TARTIŞMASI
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin son açıklamasıyla “Anayasa Mahkemesi üzerinde soru işaretleri yoğunlaşmakta.”
“Anayasa Mahkemesi yasasının değiştirilmesi” tartışmaya açıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da “Meclis adım atarsa ben de seve seve katılırım” mesajını verdi.
Anayasa Mahkemesi kararlarında “özgürlük-güvenlik” dengesi bağlamında kuşkular dile getirilmekte.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından açılan bu tartışma “olması gereken dengenin özgürlük lehine, güvenlik aleyhine bozulduğu” yolunda.
SOKAKLAR YÜRÜMEKLE AŞINMAZ
Anayasa Mahkemesi son kararıyla “şehirlerarası yollarda toplantı ve gösteri yürüyüşü yapamayacağına dair kanun hükmünü” iptal etmişti.
AYM’nin bu kararında üye hâkimlerin oylarında “8-8 eşitliği” vardı.
Eşitlik halinde, “başkanın oyu üstün sayıldığından” ve başkan da iptal yönünde oy kullandığından karar daha da tartışmalı hale gelmişti. (**)
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu oklarını bu hassas dengede kararı etkileyen yüksek mahkeme başkanına yöneltmişti...
Ancak...
AYM 2017 yılında “toplantı ve gösteri yürüyüşünü genel yollarda da yasaklayan kanun hükmünü” zaten iptal etmişti.
Üstelik 2 oya karşı büyük çoğunlukla.
Anayasa Mahkemesi’nin bu iki kararı “ilkelerde devamlılığı” yansıtıyor.
Yıllar önce dönemin Başbakanı Süleyman Demirel “Yollar yürümekle aşınmaz” demişti.
Hatırlayın...
ŞARTLI ÖZGÜRLÜK
Ayrıca...
O iptal kararının gerekçesinde AYM “Genel yollarda herkes istediği gibi toplanır ve gösteri yürüyüşü yapabilir” demiyor.
Kanun koruyucunun makul önlemler ve sınırlamalar getirebileceğini de öngörüyor.
Tabii esas olan “Anayasal temel hak ve özgürlüklerini kullanımıdır. Bütünlüğüyle yasaklanmasıdır.”
...................
Anayasa Mahkemesi Türkiye hukuk sisteminin en önemli kazanımlarından biridir.
1960 Anayasası’nın belki de en önemli ve yeni düzenlemesiydi.
Yaşatılmasında, İsmet İnönü’nün söylemiyle, “sayılamayacak kadar çok fayda vardır.”
Devletin kurumlarını hukuk şirazesinde tutar.
Özgürlüklerle güvenliği altın dengesiyle ulusa sunar.
Elbette bu ilkeler ışığında AYM’yi daha da güçlendirecek yasal düzenlemeler yapılamaz değil...
.................
(*) Aydın Engin T24 / 29 Eylül 2020
(**) Ali D. Ulusoy T24 / 30 Eylül 2020
(***) Azerbaycan da KGAÖ’nün üyesidir.