No-Pan topluluğu üyeliğim düştü. Gerekçe, “üyelik vasıflarını kaybetmiş olmam.”
No-Pan, hiç Kovid geçirmemiş olanların topluluğu.
No Pandemi’nin kısaltılmışı.
Tahmin edebileceğiniz gibi, nihayet ben de Kovid’e yakalandım.
İlk günün zorluklarıyla yazıya oturdum.
Bitiririm umuduyla…
………………..
Türkiye için “en yakın iki tehdit” Batı’da sürekli silahlanan Yunanistan ve Güneydoğu sınırındaki Suriye Kürt oluşumu.
İkisi de ABD himayesinde…
İkisi de ABD tarafından donatılmakta.
İkisinin de bir gözü diğerinde…
Örneğin…
“Türkiye Güneydoğu’ya odaklanırsa, Yunanistan’ın kara sularını emrivakiyle 12 mile çıkaracağı” gibi yorumlar uçuşuyor.
Yunanistan’ın “çılgınca silahlanışını, ABD’nin Yunan adalarında üslere çöktüğünü, Dedeağaç’a yığınak yaptığını” yazmıştım.
Bu yazıda da “Kuzeydoğu Suriye’deki -maskeli PKK- Kürt oluşumu” için Le Monde’dan satırlar yansıtacağım.
GARANTİ YOK
PYD’nin, SDG’nin başındaki Mazlum Abdi ya da diğer adlarıyla Mazlum Kobani, Ferhat Abdi Şahin veya kod adıyla Şahin Cilo… Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı ve İnterpol tarafından kırmızı bültenle aranmakta.
Le Monde’un röportajında “Türkiye’den bir saldırının olmayacağı yolunda Amerika ve Rusya’dan hiçbir garanti almadık” diyor.
“2019’da Resulayn ve Telabyad’a Türk güçleri harekâtına ABD’nin yeşil ışık yakmış olduğunu”
iddia ediyor.
Yani PYD, SDG’nin de iğne üstünde oturdukları anlaşılıyor.
Kaygı duydukları şey, “Türk güçlerinin bu kez Tel Rıfat ve Münbiç’i hedef
alacağı. Hatta Kobani’yi…”
Ve…
“1 milyon Suriyelinin getirilip yerleştirileceği, demografik yapının değiştirileceği, kalacak Kürtlerin asimile edileceği” gibi söylemlerle Batı’ya şu mesajı veriyor:
“Böyle bir durumda silahlı güçlerimiz DAEŞ’le mücadele önceliğinden vazgeçmek zorunda kalır.
SDG birimlerini şimdiden ER HOR kampından ve Deyrizor bölgesinden Türkiye sınırına kaydırdık. Yeniden konuşlandırdık.”
Ve şöyle devam ediyor…
“Türkiye ile savaşımız istihbarat düzeyinde. İstihbarat servislerimizi DAEŞ hücrelerini aramak yerine, bu mücadeleye yoğunlaştırmak zorunluluğumuz var.”
Bu kadar lafın özü “siz Türkiye’yi engellemezseniz, DAEŞ yeniden toparlanır. Çünkü ensesinde biz olmayız.”
Yani “İslami terör!!” kâbusuna oynuyor.
…………………
İki kez kuzeydoğu Suriye’den askerlerini çeken Trump’a kızgınlık var. Biden ise güvenceler vermiş ama tutmamış.
Mazlum Abdi, “on binlerce TIR silah ve ABD’li subaylar tarafından SDG’ye eğitim verilmesini” yeterli bulmuyor.
“Özerk yönetiminin (!!) tanınması için ABD’nin katkısını” istiyor..
ABD yaptırımlarından muafiyetleri kabul edilmiş ama uygulamaya yansımamış.
Mazlum, “yerleşim yerlerinde yeniden inşaya geçmek istiyor ancak Türk tehdidi nedeniyle istikrarsızlığın ortasındayız” diye yakınıyor.
PKK-PYD’liler Amerikan bayrağı önünde.
Suriye’deki maskeli PKK’nın başındaki Mazlum Abdi…
SINIRA REJİM ASKERİ
Ve bir ilginç oyun daha…
Rusya bastırmış, PKK-PYD kendi kontrolü altındaki olan toprakları Suriye Rejim Güçleri’nin konuşlanmasına açmış.
Kuzeydoğu sınırına 10 bin Suriye rejim askeri konuşlanmış.
Mazlum Abdi “Türkiye harekâtı başlatırsa karşısında PKK-SDG değil Suriye Rejim Güçleri’ni bulacak” diyor.
Böyle bir tampon işlevi karşılığı PKK-PYD de rejimin çevredeki yerleşim bölgelerine su ve elektrik veriyormuş.
Sonuç şu ki ABD’ye PKK-PYD bile -tam- güvenmiyor.
Umutları Şam ile anlaşabilmek.
Peki, ne istiyorlar?
Mazlum Abdi açıklıyor ve yakınıyor:
Birleşik bir Suriye devleti
çerçevesinde idari özerklik. Silahlı
kuvvetlerinin Suriye savunma sistemi içinde mevcut biçimi ve özgünlüğünü koruması...
Ancak Şam, bu iki talebimizi de kabul etmiyor. (Ama müzakereler devam ediyormuş.)
Ankara’nın Şam’la dirsek temasının başlaması PKK-PYD’yi kaygılandırıyor.
ANKARA VE ŞAM
Ya Türkiye?
Le Monde’a göre, “Ankara ile Şam arasında karşılıklı güvenlik dokunuşları, yaklaşımları başladı ve sürmekte…”
Gazetenin iddiası şöyle…
Türkiye’nin, Suriye sınırı boyunca 5 km bir kuşağa müdahale etmesine imkân tanıyan 1998 tarihli Adana Anlaşması’nı Ankara yeniden müzakere etmek istiyor. Bu kuşağı 30 km’ye çıkarmak istiyor.
Mazlum Abdi Le Monde’a bu süreci “Türkiye’nin bize saldırısı için yeşil ışık olur” yorumunu yapmış.
…………………
Bir de ABD’nin Güney Kıbrıs silah ambargosunu kaldırması ve Rum askerlerini eğitime alması sorunu
ortaya çıkıverdi.
Türkiye sorunlarla kuşatılmakta ve hepsinde de ne yazık ki NATO’daki büyük müttefikimizin nal gibi apaçık parmak izleri.