Hafta sonu “hafif” takılalım…
Geride kalan Paris Moda Haftası bağlamında “modayı değiştiren 100 fikirden” seçtiğim üçü şöyle…
“Atom patlamasından daha güçlü” diye yorumlanan “bikini” benim için birinci sırada.
Bikini “tüm erojen bölgeleri vurgulayan bir fotoğraf çerçevesine” benzetilmişti.
Ve…
Erotik çekiciliği şüphe götürmezdi.
İlk kez 1946 yılında Paris’teki bir moda etkinliğinde tanıtıldı.
…………….
Yaratıcısı Louis Reard özenle hazırladığı bu yeni tasarımı için bir ciddi sorunla karşılaştı.
Hiçbir model bu “bikini” denen birer sicimle tutturulmuş bez parçalarını giymek istemiyordu.
Aşırı derecede “cüretkâr” bulunmuştu.
Sonunda Casino de Paris’in Micheline Bernardini adlı bir striptizcisiyle anlaşıldı.
İplerle birbirine tutturulmuş iki üçgen kumaş ve bir sutyenden oluşan bikiniyi podyumda o sundu.
ABD’nin nükleer deneme yaptığı Pasifik Okyanusu’ndaki bir mercan adasının adı olan “bikini” böylece moda dünyasına girdi.
YASAKLANMIŞTI
Bikini önceleri İtalya, İspanya ve Portekiz’de yasaklanmıştı.
Amerika’da bile tam kabullenilmesi biraz zaman aldı.
Fakat…
Ünlü Hollywood yıldızı Rita Hayworth, çok satan LIFE dergisinin kapağında beyaz bikinisiyle yer alınca bu bir milat oldu.
Çok ses getirdi.
“Bikini devrimi” start aldı.
Dünyayı saran James Bond filmlerinden biri olan Dr. No’da Bond kızı Ursula Andress’in dalgalar arasından çıkarkenki bikinili görüntüsü “çağın ikonu” oldu.
Reard, tasarımını “en küçük mayodan daha küçük” diye tanımlamıştı ama yıllar içinde daha da küçüldü.
1970’lerin 4 küçük üçgenden meydana gelen ve vücudun etrafında iplerle birbirine tutturulan “ip bikinisi” -neredeyse- “yok” gibiydi.
“Kusursuz bronzluk” sağlıyordu.
Gene de çıplaklığa karşı olumsuz tavır artık hızla dağılmaktaydı.
Bugün bikini her plajda var.
MİNİ ETEK
1960’larda bacakların büyük kısmını açıkta bırakan kısa etekler genç kadınlar için heyecan verici moda önerisiydi.
Ve kadınlar ona bayılmıştı.
Oysa…
Bacak o tarihe kadar toplum içinde böylesine fazla görünmemişti.
1965 yılına gelindiğinde “mini etekler” uylukların ortasına dek yükseldi ve sonrasında da tırmanmaya devam etti.
Kısa ve etkili bir şoktu.
ÖNCÜSÜ QUANT
Andre Courreges ve John Bates gibi tasarımcılar 1960’ların başlarında kısa etekleri lanse etmişlerse de “mini eteğin gerçek öncüsü” Mary Quant’tır.
Quant Londra “King Roads”daki butiği Bazaar’da satmak üzere mini elbiseler üretmişti.
Bunlar kıs sürede kızlar için “olmazsa olmaza” dönüştü.
Quant’ın durmadan kısalan tasarımları dünyada bir yandan öfke yaratmaktaydı, diğer yandan da “hayranlıkla solukların kesilmesine” neden oluyordu.
1971’de Vanity Fair “Herkes Mery’nin eski kafalı, sıkıcı moda endüstrisini nasıl da çarpıcı bir şekilde devirdiğine tanık” diye yazmıştı.
Bazıları hâlâ mini etekleri “ahlaksızlık” olarak görüyordu.
Moda tanrıçası Coco Chanel bile “mini eteklerin tiksindirici” olduğunu ilan etmişti.
Cecil Beaton ise şöyle öfke saçıyordu:
“Moda tarihinde hiçbir zaman bu kadar küçük bir malzeme, kapatılması gereken bir yeri ortaya çıkarmak için bu kadar yukarıya çekilmemişti.”
Ama…
Mini eteğin önlenemez tırmanışı hep sürdü, sürüyor.
Öyle ki…
Külotlu çoraplarla giyilen mini etekler üniversiteli kızların, çalışan genç kadınların standart üniforması haline geldi.
Mini etek hiçbir zaman “moda” olmuyor, “demode” de olmuyor.
Her zaman var ve vazgeçilmez.
SUTYEN
Göğüs destekleyici olarak bilinen “ilkel” diyebileceğimiz sutyenler 1880 gibi erken bir dönemde giyilmeye başlamıştı. Ama gerçek anlamda moda algısı yaratmaları için 30 yıl geçmesi gerekti.
1910’lu yıllarda çok sayıda modacı “göğüs bağı versiyonlarının patentini” almıştı.
En ünlüsü 1914 yılında, kurdele şeritleriyle birbirine bağlanan 2 mendilden oluşan basit tasarımıyla Mary Phelps Jacob’du.
Onun “göğüs bağı” şık durmasına karşın “iri göğüslüler” için hiçbir destek sağlamıyordu.
1920’ler “erkeksi görünüm” modası başlamıştı.
Memeleri bastıran düzleştirici bandaj formundaki göğüs bantları hiç de cazip değildi.
1930’larda dolgulu ve balenli yeni kup ölçüleri, arttırılmış destek veriyordu.
Mucizevi elyaf naylon ise 1940’ların tasarımları için idealdi.
Jane Mansfield gibi 1950’ler Amerika’sının yuvarlak hatlı genç yıldızları, sutyen tasarımındaki artan destekleyicilikten yararlandılar.
Transparan bir kapsama ve küçük bir göğüs desteği veren “No-Bra Bra” sutyensiz dar süveter modasına alternatifti.
1990’lı yıllarda tam destek sutyenler geri geldi.
Artık lüks iç çamaşırı ile seksi harmanlayan “Agent Provocateur çağı…”
……………
Ve şimdilerde göbeğe kadar yırtmaçlı dekoltede sutyensiz gibi görünen ve her an aşağı kayacakmış hissini veren “gizli” sutyenler…
Not: Bu yazı için Harriet Worsley’ın “MODAYI DEĞİŞTİREN 100 FİKİR” kitabından yararlandım.