Gazetem Milliyet çok önemli projelerle birlikte anılır.
Çanakkale’deki muazzam “Şehitler Abidesi” Milliyet’in milletle el ele Türkiye’ye sunduğu armağandır.
Çanakkale’de Yeni Zelandalı, Avustralyalı “yaşamını yitirmiş askerler” için bakımlı mezarlar, “simge anıtlar” vardı ama ne yazık ki tarihimizdeki muhteşem Çanakkale direnişi ve şehitleri için bir abidemiz yoktu.
Merhum Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi’nin öncülüğünde Milliyet bir kampanya düzenledi.
“Vapurla geçerken gördüğümüz, göğsümüzü kabartan, aydınlatılmış Çanakkale Şehitler Abidesi’ni” Türkiye’ye Milliyet kazandırdı.
.....................
Bir dönemin sloganı “İstanbul’a değil Zap Suyu’na köprü idi.”
Oysa...
Her ikisi de Türkiye’miz için gerekliydi.
Gene merhum Abdi İpekçi’nin liderliğinde Milliyet bir kampanya düzenledi.
“Zap Suyu’na köprü de Milliyet tarafından Türkiye’ye kazandırıldı.”
......................
Böyle başka bir dizi örnek daha sunabilirim ancak güncel olan ve Milliyet’i bir kez daha onurlandıran çok önemli bir gelişmeyi yazmak istiyorum.
Önceki gün Birleşmiş Milletler Kadın Birimi, Twitter hesabından “Hoş geldin Milliyet” mesajını paylaştı.
BM Kadın Birimi’nin “kadın hakları ve eşitlik konusunda çalışmalar yürüten ‘küresel medya birliğine’ Milliyet’in de dâhil edildiğini” küresel boyutta açıklıyordu mesaj.
Dünyada 80 dolaylarında ülkenin yayınları “küresel medya birliğine” dâhil.
Milliyet ise Türkiye’den tek üye gazete.
“Media Compact” sürdürülebilir kalkınma amaçları ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda aktif rol oynayan -dünya- medya kuruluşlarından oluşmakta.
MÜTHİŞ KAPAK
Milliyet’in 25 Kasım 2019 Pazar günkü sayısının birinci sayfasını köşeme aldım.
Erkek şiddetine uğramış kadınlarımızın yüzlerinden oluşan bir kadın yüzü “BOYUN EĞME” başlığı altında yansıtılmıştı.
Duygu yüklü bir sanat yapıtıydı bu.
BM Kadın Birimi Küresel Medya Birliği de o sayfadan etkilenmiş olmalı.
Elbette Milliyet’in ilkeli yayın politikasında “cinsiyet eşitliği ve kadının sürdürülebilir kalkınma amaçlarına eşit katkısını” yansıtan çok sayıda başka örnekler de var.
Öte yandan...
Gurur duyduğumuz olay, Milliyet’e aynı zamanda sorumluluk da yüklemekte.
Kadın ve kız çocuklarının güçlenmesi adına çabalarımız daha yoğun, daha etkili sürecek.
25 Kasım 2019’daki o etkileyici 1. sayfayı yapan Genel Yayın Yönetmeni Mete Belovacıklı liderliğindeki Milliyet Yazı İşleri’ni kutluyorum.
Milliyet’in genlerindeki çağdaşlığı bilinçle sürdürüyorlar.
KÖKLER PEKİN’DE
1995 yılında aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 189 ülkenin temsilcileri Pekin’de toplanmışlardı.
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, kadın hakları alanında o zamana kadarki en vizyonel yol haritası olan Pekin deklarasyonu ve eylem platformunu açıkladılar.
Burada bir önemli noktaya işaret edeyim...
“Kadın-erkek arasında toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması” kadar önemli bir diğer hedef de küresel kalkınma amaçlarını gerçekleştirmek için kadın ve kız çocuklarının güçlenmesi’dir.
Ve bir parantez...
Atatürk’ü anmak istiyorum.
“Kadınları üretime, çalışma hayatına katmalıyız. Yoksa yarısının atıl kaldığı bir toplumun kalkınması mümkün değildir” demişti.
İşte 1995 yılında Pekin deklarasyonu da Atatürk’ün bu söyleminin doğrultusundadır.
Aradan 25 yıl geçti.
“Toplumsal cinsiyet eşitliği” ve “kadın hakları” için ciddi kazanımlar elde edildi ama gene de dünyadaki hiçbir ülke bu hedefleri tam olarak gerçekleştirebilmiş değil.
İşte “BM Kadın Birimi ve Küresel Medya Birliği” 2030’a kadar bu hedeflere tam olarak varılmasını amaçlıyor.
Sadece belli ülkelerde, belli coğrafyalarda değil, tüm dünyada...
Zor hedef.
Fakat...
Çok mesafeler alınacağı söylenebilir.
Türkiye için de inanıyorum ki bu kutlu misyonun öncüsü olarak Milliyet, önemli ve çağdaş katkılarını sürdürecektir.