10 Aralık “Dünya İnsan Hakları Günü…” Bu çok değerli ve anlamlı günü anmaya “sanatla” başlayayım.
………………..
Mermer ağlar mı? Sayfaya koyduğum resme bakın. Mermer can ve ruh kazanmış, ağlıyor. Anlatayım…
Gian Lorenzo Bernini 17. yüzyılın ünlü İtalyan ressam, mimar ve heykeltıraşıdır. “Barok tarzı heykel sanatının yaratıcısı” olarak kabul edilir.
Bernini henüz 21 yaşındayken Kardinal Borghese ona bir heykel siparişi verir. Zeus ve Bereket Tanrıçası Demeter’in kızı güzel Persefone’nin, Yeraltı Tanrısı Hades tarafından kaçırılışını tasvir eden bir heykel...
Bernini genç yaşına rağmen mitoloji kültürüne de sahipti.
“Kaçırılma olayını” biliyordu. Ona göre hikâyenin en can alıcı sahnesi “Hades’in Persefone’yi yakalama anıydı.”
………………….
Genç sanatçı Carrara bölgesinin meşhur mermerlerinden devasa bir blokla atölyesine kapanır. İki yıl sonra ortaya çıkan eser inanılmaz güzelliktedir.
Heykel değil sanki gerçektir. Her ifade, her kas, her detay mükemmeldir.
Hades’in iri bedeni ve Persefone’nin masumiyeti bembeyaz mermere kusursuz bir şekilde kazınmıştır.
Hades güçlü elleriyle Persefone’yi belinden ve kalçasından yakalamıştır.
Parmakları, Persefone’nin etine adeta gömülmüştür.
Yüzünde sinsi bir gülümseme vardır.
Persefone ise neye uğradığına şaşırmıştır.
Çaresizlik içindedir. Hades’in kaslı kollarından kurtulamayacağının umutsuzluğu yüzüne vurmuştur. İfadesinde umutsuzluk, korku ve tiksinti vardır.
Ve de gözyaşları…
Persefone ağlamaktadır. Mermer ağlar mı hiç?
Evet.
Mermer gerçekten ağlıyor gibidir.
Ve Hades’in üç başlı köpeği Cerberus Dişleri, tüyleri ve ağzının açık olması “nefes aldığı hissini” yaratmakta.
360 DERECE
Bernini’nin 23 yaşında tamamladığı bu başyapıt Roma’da Galleria Borghese Müzesi’nde sergileniyor.
Öyle bir sanat eseri…
“Karşısına geçip tek açıdan seyredebileceğiniz bir heykel değil.”
Olayı yaşatan ve sizi etrafında 360 derece dolaştıran bir şaheser.
……………..
Mitolojiye göre Hades, Persefone’yi yer altına götürür.
Persefone, Hades’e âşık olur.
Yeraltı Tanrıçası olarak anılır.
Ama bir süre sonra yer yüzüne çıkar.
Altı ay yer yüzünde, altı ay yer altında yaşamaya devam eder.
Yer altında olduğu altı ay soğuk sonbahar ve kış mevsimleridir.
Yer yüzüne çıktığı altı ay ise güneşli, çiçeklerin açtığı, tarlaların yeşerdiği bereketli ilkbahar ve yaz…
KADIN HAKLARI
İnsan Hakları’nın en önemli bileşenlerinden biri “Kadın Hakları”dır. Hades’in Persefone’yi zorla kaçırmasını tasvir eden Berrini’nin şaheser heykeli “kadına şiddetin” sanatla etkileyici bir anlatımıdır.
……………..
Teşekkürler Bülent Korman.
‘10 ARALIK’ PARİS DOĞUMLU
BM İnsan Hakları bildirisi 10 Aralık 1948’de Genel Kurul’un Paris toplantısında kabul edildi.
Ancak…
Çekinceler ve itirazlarla... Altı sosyalist ülke, bildirideki bazı ilkelerin “burjuva sınıfı çıkarlarını koruduğu ve işçi sınıfını egemen sınıflarla uzlaşmak zorunda bırakacağı” gerekçesiyle çekimser kaldılar.
Kâğıt üzerinde haksız değillerdi.
Ama…
Sovyetler Birliği ve uydu devletlerindeki “sosyalist/komünist uygulamalar” burjuva benzeri -Milovan Djilas’ın kitabına verdiği isimle- bir “yeni sınıf” yaratmıştır. İmtiyazlı ve muktedir bir yeni sınıf…
Öte yandan… Suudi Arabistan ve Güney Afrika Birliği ise Paris’teki toplantıda karşı oy kullanmışlardı.
Suudi Arabistan kraliyet ailesiyle sokaktaki Suudi “eşit” olabilir miydi!
Beyazların yönettiği ve siyahların ikinci sınıf statüde olduğu -o dönemin- Güney Afrika Birliği de elbette eşitliğe karşıydı.
1. VE 17. MADDELER
Marksist kanaat önderleri İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 1. maddesindeki “Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar” hükmünün “gerçekçi olmadığını” iddia ettiler.
“Her insanın ekonomik olarak eşit doğmadığı ve bundan yoksun bir durumun özgürlük ve hak sayılamayacağı” gerekçesiyle “bu hükmün kandırmaca olduğunu” savundular.
17. maddedeki “Kimse mülkiyetinden keyfi olarak yoksun bırakılamaz” hükmüne de karşı çıktılar.
Onlara göre zaten “burjuva sınıfının mülksüzleştirilmesi, bunun için Marksistlerin mücadele etmesi” gerekir.
……………..
Maoist görüşü referans alan düşünürler ise “Ezilenlerin, ezenlere karşı şiddet göstererek karşı çıkışını meşru görmeyen insan hakları maddesi kabul edilemez” diyorlardı.
………………
Küba lideri Fidel Castro’nun itirazı ise şöyleydi: “Bazıları lüks otomobillere binebilsin diye neden bazı insanlar çıplak ayaklarıyla yürümek zorunda?
Diğerleri 70 yıl yaşasın diye neden bazı insanlar 35 yıl yaşamak zorunda?
Diğerleri müthiş zengin olsun diye neden bazıları berbat derecede yoksul olmak zorunda? Ben, bir parça ekmeğe bile sahip olamayan dünya çocuklarının adına konuşuyorum.”
………………
Gerçek şu ki İnsan Hakları Evrensel Bildirisi de zaten yukarıdaki satırlarda yansıttığım “çekimser kalmış ülkelerdeki kabul edilemez ayrıcalıkların giderilmesi, Marksist kanaat önderlerinin, Maocuların ve Fidel Castro’nun işaret ettikleri insanlık ayıplarının ortadan kaldırılması” için oylandı, içselleştirildi.