Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

2. M.C. (Milliyetçi Cephe) hükümeti yılları...

Londra’da dönemin Başbakanı Demirel ile ABD Başkanı Carter buluştular.

9 Mayıs 1977...

Konu “ABD’nin Türkiye’ye uygulamakta olduğu silah ambargosunun kaldırılması...”

Ertesi sabah...

Türkiye’deki çoğu gazeteler “Demirel masaya yumruğunu vurdu” manşeti atmıştı.

Bunun üzerine Milliyetçi Cephe hükümetinin Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan “Demirel masaya yumruk falan atamaz, olsa olsa ABD Başkanı önünde, yerlerde yuvarlanmıştır” gibi demeçler vermişti.

Buna karşılık az sayıda gazete “Başkan Carter’ın ambargonun kaldırılabileceği yolunda işaret verdiği” yorumunu yapmıştı.

Haberin Devamı

Ve...

Sesi daha az çıkan, sayıları az olan o gazeteler doğruyu yazmışlardı.

Başkan Carter, Demirel’e, “Bunu konuşabiliriz” gibi ılımlı bir yaklaşımda bulunmuştu.

Tabii...

Demirel de masaya yumruk falan vurmamıştı.

Aralarında yıllardır ilk kez “silah ambargosunun kaldırılabileceği havası” oluşmuştu.

Peki, nereden çıkmıştı bu “masaya yumruk” iddiaları?

Masaya yumruk vurdu mu

CARTER’DAN BİR İLK

Türkiye Başbakanı Demirel ve ABD Başkanı Carter’ın Londra buluşmaları önemliydi.

Büyük bir İstanbul gazetesinin

Genel Yayın Yönetmeni’ydim.

Londra Temsilcimiz gerçi vardı ama ben de bu çok önemli olayı izlemek üzere Londra’ya gitmiştim.

Görüşme sürerken biz de kalabalık bir gazeteci grubu dışarıda bekleşiyorduk.

Hava Londra’da az görünen güzellikteydi.

Gök masmaviydi, güneş de tatlı tatlı ısıtıyordu.

Yolun kenarındaki ağaçların gölgesinde laflıyor, tahminlerde bulunuyorduk.

Sonra...

Carter ve Demirel çıktılar.

Beklenenin tersine, gergin, asabi, asık suratlı değillerdi.

Demirel “Ambargoyu görüşeceğiz” dedi.

Ardından, yabancı gazetecilere doğru yürüdü ve onlarla konuşuyordu.

Ben de Carter’a, ayaküstü, “ambargonun geleceğini” sordum.

“Kaldırabiliriz, konuşacağız” cevabını aldım.

Hemen yabancı gazeteciler arasındaki Demirel’in yanına seğirttim.

Bu önemli haberi doğrulatmam gerekirdi.

O da “Evet, konuşulacak” cevabını vererek onayladı.

Yıllardır bu bir ilkti.

Amerika, Türkiye’yle her kademedeki görüşmelerde

“Nuh diyor, peygamber demiyordu.”

Haberin Devamı

Ambargonun kaldırılmasına kesin karşı tavır koyuyordu.

Ben Carter’dan ve Demirel’den bu cevapları alırken garip bir şeyler olmaktaydı.

Anadolu Ajansı’nın ve TRT’nin başındaki meslek büyükleri de bu buluşma için Londra’ya gelmişlerdi.

Aramızdaydılar.

Türk gazeteciler grubuna “Uğraşmayın boşuna... Bu görüşmenin haberi Türkiye’ye geçti, gazetelerinize ulaştı bile” diyorlardı.

AA’nın ve TRT’nin her zaman imtiyazlı oldukları bilinir.

“Herhalde görüşmenin yapıldığı binanın bir yerinde AA’nın TRT’nin muhabirlerine Başbakanlık yetkilileri içeride konuşulanları anlatmışlardır. Onlar da yazıp Türkiye’ye geçmişlerdir” diye düşünüldü.

...................

Aslında meğer haber daha görüşme gerçekleşmeden yazılmış.

Başbakanlıktan “Beyefendi masaya yumruğunu vuracak” diye üflenmiş.

Oysa...

Carter yıllardan sonra silah ambargosunun kaldırılması konusunda ılımlı davranan ilk Başkan olmuş.

“Bunu müzakere etmeliyiz” demiş.

Yani...

“Turuncu ışık” yakmış.

Fakat...

Bu yeni ve ılımlı tavır önceden hazırlanan ve Türkiye’ye geçilen haberlere yansımamış.

Haberin Devamı

.....................

Sonuç...

Demirel hükümeti kısa süre sonra düştü.

CHP, Demirel’in Adalet Partisi’nden aldığı milletvekillerine bakanlık vererek Meclis’te kıl payı çoğunluk sağladı.

Ecevit Başbakan oldu, Amerika’ya gitti.

Londra’da Demirel’e yanmış olan “turuncu ışık” Washington’da “yeşile” dönüştü.

“Demirel masaya yumruğunu vurdu” haberinin yayımlanmadığı az sayıda yayın organından biri de benim gazetemdi.

İYİ, KÖTÜ VE ÇİRKİN

Sinema tarihine “spagetti kovboy” diye geçen İtalyan yönetmen Sergio Leone’nin “İyi, Kötü ve Çirkin” filmi ünlüdür.

Kovid-19 salgını da işte o filmdeki gibi “iyi, kötü ve çirkin” örnekler veriyor dünyamıza.

Önce... “İyi” ile başlayalım...

Masaya yumruk vurdu mu

LABORATUVAR KENT

Le Havre Fransa’nın kuzeyinde şirin bir liman kenti. 14 Aralık’ta çok iddialı bir kitle tarama kampanyasını başlattı.

Şehrin hemen hemen her yerinde Kovid-19 tarama merkezleri kuruldu.

19 Aralık’a kadar kent ve çevre nüfusunun tamamı Kovid-19 testinden geçirilmiş olacak.

Kentteki bütün spor salonları, belediye binası, tren istasyonu, liseler, büyük şirketlerin binaları

“bu benzersiz” kampanya tahsis edildi.

Kentteki doktorların yanı sıra, tıp öğrencileri, hemşirelik öğrencileri ve belediye toplum çalışanları, -gönüllü olarak- görev aldılar.

Operasyonu Normandiya Bölgesel Sağlık Ajansı, Şehir Sağlık Sigortası ile ortaklaşa yürütüyor.

..................

Şehir ve çevre sakinleri önce bir

“sivil koruma elçisi” tarafından karşılanıyor.

“Bilgi formlarını” doldurmaları ve “öğrenci hemşirelere” teslim etmeleri için “4 şehir çalışanına” yönlendiriliyorlar.

Numune alındıktan sonra antijen testlerinin sonucunu almak ve “takip bilgi sistemi, platformuna” kaydolmak üzere “profesyonel hemşireler tarafından çağırılmayı” bekliyorlar.

Testin pozitif çıkması halinde “temas takibi” konusunda eğitilmiş sorumlu tıp öğrencileri tarafından mülakata tabi tutuluyorlar.

“Bir hafta boyunca hastalarla temaslıların izini sürmekten tecrit uygulamaya, sevdiklerine Kovid-19 olduklarını nasıl söyleyecekleri için tavsiyelere kadar” her konuda ilgi gösteriliyor.

Öğrenciler, izole edilmiş kişileri özel bir platforma yönlendiriyorlar.

Platformdaki gönüllüler ve profesyoneller “evde izole olan kişiler için yemek taşıma, alışveriş, düzenli telefon görüşmeleriyle takip, psikolojik yardım” hizmeti veriyorlar.

Kendini evde izole etmek istemeyen kişilere bu platform barınma imkânı da sunmakta.

Sonuç...

Le Havre kentinde bu kampanyayı düzenleyen ve yürütenler “Biz bir laboratuvarız” diyorlar.

Fransa’nın diğer kentlerinde de uygulanabilmesi için bu laboratuvarın başarısı önemli.

Hedef...

“Kentte ve çevrede testten geçirilmemiş tek bir insanın bile kalmaması...”

Masaya yumruk vurdu mu

AŞI “KÖPEKLERE ZORUNLU”

Yukarıdaki “iyi”den sonra “kötü ve çirkin” örneği...

Brezilya Başkanı Bolsonaro, Kovid-19 salgının başından beri aşıya karşı.

Hatta...

Kovid-19’un varlığını bile inkâr etmeye kalkmıştı. Dünyanın nüfusu en büyük ülkelerinden biri olan Brezilya hâlâ belirlenmiş bir aşı programına sahip değil.

Hatta...

Başkan Bolsonaro dehşet verici bir söylemde bulundu. “Kovid-19 aşıları sadece köpekler için zorunlu olmalı” dedi.

İşte kelimelerin bittiği yer.