Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Fransa’nın saygın gazetesi Le Monde’un başyazarı Alain Frachon’un dünkü (9 Eylül 2022) analizi şaşırtıcı.

Önce “Neden şaşırtıcı?” sorusunun cevabını yazıdan bir satırla vereyim.

“Biraz kıskanç ve realist ekolün dış politikada savunucuları bir ustayı (R.T. Erdoğan’ı - G.C) selamlıyor.”

Türkiye’ye ön yargılı ve Erdoğan’a pek de sıcak bakmayan Le Monde’da böyle bir satır gerçekten beklenmezdi.

………………….

“Neden o? Neden Recep Tayyip Erdoğan?” başlıklı yazıdan satırlar  

sunayım:

 Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Fransız büyükelçilerine seslendiğinde, “Türkiye’nin dünyada Rusya’yla konuşan tek güç olmasını kim ister!” demişti.

Haberin Devamı

Bu sözler kendisine bildirildiyse, Ankara’daki 200 bin metrekarelik neo-Selçuklu sarayında Erdoğan bu sözleri memnun bir gülümsemeyle okumuş olmalı.

Çünkü Fransa Cumhurbaşkanı doğruyu söylüyor.

Türk mevkidaşı Ruslar ve Ukraynalılar için irtibat kişisidir.

Zelenskiy ile güçlü bir ilişkisi var.

Putin ile iyi anlaşıyor.

……………….

Le Monde şaşırttı

Türk reklam dünyasının duayeni ve gerçek entellektüel Bülent Korman “Gotfather”den ve İsa’nın başındaki hareden esinlenerek bu çalışmayı yapmış. Alkışlıyorum.

Erdoğan, Akdeniz’i Karadeniz’e bağlayan Boğazların anahtarına sahip.

Türkiye bir yandan Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırganlığını kınıyor ve Putin’i “Kırım’ı terk etmeye” çağırıyor…

Öte yandan bir NATO üyesi olmakla beraber Rusya’ya ekonomik yaptırımları uygulamıyor.

Erdoğan’ın Türkiye’si Ukraynalıları silahlandırmaya önemli katkılar da bulundu.

Ve bu katkıları sürdürüyor.

Ancak…

Enerji arzı için Rusya’ya bağlı olduğu da bir gerçek.

“Zelenskiy’e destek veren ama Putin’i de anlayan” Erdoğan kendini “arabulucu” olarak dayattı.

İkisiyle de yan yana herkesle arası iyi…

“Real dış politika” ekolünün biraz kıskanç savunucuları bir ustayı selamlıyor.

…………………

Türk arabuluculuğu Ortadoğu ve Afrika’ya tahıl ihracatı için Ukrayna limanlarındaki blokajın kaldırılmasını sağladı.

Zaporijya nükleer santraline BM denetçilerinin gönderilmesine katkıda bulundu.

VE İKİ GEZİ

Türkiye Cumhurbaşkanı temmuz ayında Rus mevkidaşıyla Soçi’de görüştü.

Haberin Devamı

İki devlet arasında “güçlendirilmiş bir ekonomik ortaklık anlaşması” imzaladılar.

Hemen  bir ay sonra ağustosta Zelenskiy, Erdoğan’ın ve hükümetinin bazı üyelerini uzun bir çalışma oturumu için Lviv’de karşılıyordu.

……………………

Aslında Erdoğan -Putin ikilisi birçok yönden şaşırtıcı.

Şöyle ki:

Şubat sonlarında Kiev yolundaki Rus tankları konvoyunu kıran dronlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı tarafından (Baykar firması) tasarlanmış ve üretilmişti.

Türk ve Ukrayna silah endüstrileri yakın iş birliği içindeler.

Putin Suriye’de Şam rejimini savunuyor, Erdoğan ise muhalefeti destekliyor.

Kasım 2015’te Suriye’den Türk hava sahasına geçen bir Rus savaş uçağı, Türk F-16’ları tarafından düşürüldü.

Trablus’ta halife Hafter’in hizmetindeki Rusya destekli paralı Wagner grubu askerleri ünlü Türk İHA’larına yenildi.

Yazı uzayıp gidiyor.

Türkiye’yi “NATO’nun zayıf halkası” olarak niteliyor.

Ancak…

İki şeye işaret etmek istiyorum.

Birincisi, Macron’un üstlenmek istediği “arabuluculuk” rolünü kaptırmanın yazıda ima edilen “kıskançlıkla” ilişkili olabileceği…

Haberin Devamı

İkincisi ise Türkiye’ye her dönemde ön yargılı ve serin olan Le Monde’un bile Rusya-Ukrayna savaşında Ankara’nın sürdürdüğü ince ayarlı denge politikasına böyle övücü satırlar yazabilmiş olması.

RÜYA GİBİ

DÜN İzmir’in kurtuluşunun 100’üncü yıl dönümüydü.

Bu gerçek bir “mucizedir.”

Sadece birkaç satırla bu “mucize” söylemimin kanıtını yansıtayım...

Le Monde şaşırttı

………………..

 Atatürk İzmir’e girmeden önce Bel kahvededir.

Uzaklara dalar… Bir süre sessiz kalır.

Sonra İsmet Paşa’ya şöyle der:

“Biliyor musun İsmet, sanki bir rüya görmüş gibiyim…”

Gerçekten bütün bir kurtuluş savaşı, bir mucize bir rüya gibidir.

İnanılacak gibi değildir.

Bunun üzerine büyük zaferin daha iyi bir tanımını düşünemiyorum.

…………………

Yüce Atatürk’ü, kahraman silah arkadaşlarını, şehitlerimizi, gazilerimizi, Cumhuriyet’i kuran ve yaşatanları minnet ve saygıyla anıyorum.

KRALİÇE ÖLDÜ, YAŞASIN KRAL

İngiltere Kraliçesi 96 yaşında hayata veda etti.

Dünyada en uzun süre tahtta kalan mavi kanlıydı.

1926’da doğdu.

1952’de Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Kraliçesi, İngiliz Milletler Topluluğu Yüksek Valisi ve İngiliz Silahlı Kuvvetleri Başkomutanı olarak taç giydi.

5 kilo ağırlığındaki tacı 70 yıl boyunca taşıdı.

1977’de tahtta 25. yılı bağlamında gümüş jübilesi yapıldı.

2002’de 50. yılı ve altın jübilesi

2012’de 60. yılı ve elmas jübilesi…

2022’de 70. yılı ve platin jübilesi…

Le Monde şaşırttı

…………………

Kardeşi Prenses Margaret, gelini Prenses Diana’nın, küçük oğlu Prens Andrew’ın skandallarıyla sarsılan imparatorluk tahtının prestijini korumayı başaran bütün eksilerin üzerinde kalabilen saygın ve bilge Kraliçe oldu.

New York Times “İyi hükümdar efsanesini somutlaştıran kadın” başlığı altında şöyle yazıyor…

Çok az aile, bu kadar çok kamu skandalına ve bu kadar çok gazetelerin hedefinde kalmaya maruz kaldı.

………………

Tavrı, terbiyesi, kararlılığı ve sarsılmaz hizmet tutkusuyla bunca yıl tahtta kalarak Kraliçe Elizabeth, dünyanın büyük bölümü için “anayasal hükümdar” tanımını kanıtladı.

Dünyanın en çok seyahat eden hükümdarıydı.

……………İngiliz Gazetesi The Telegraph hesapladı.

90’ıncı doğum gününe kadar en az 117 ülkeye gitti. 1 milyon 32 bin 513 mil yol yaptı. Britanya’nın markası oldu.

…………………

Sarayın içinde skandallar nedeniyle Elizabeth’in “çıplak ayak cam kırıkları üzerinde yürüdüğü” benzetmesi yapılır.

9 Eylül tarihli Le  Monde’dan bir örnek…

 Charles ve Diana 29 Temmuz 1981’de St. Paul Katedralinde ihtişamlı bir törenle evlendiler.

Geleceğin kraliçesi olarak kabul edilen, aristokrasiden sağduyulu ve bakire bir gelin….

Le Monde şaşırttı

Ama…

Charles, Diana ile birleşmesinden önceki geceyi metresi (şimdi evli olduğu) Camilla Parker ile geçirir.

Diana daha sonraları “Bu evlikte üç kişiydik ve biraz kalabalıktık” diye kara mizah yapmıştı.

Ve Elizabeth bunu biliyordu.