Nişantaşı Mim Kemal Öke Caddesi...
Bir dükkânın terasında tanıştığım Kübalı kadınla sohbet ediyoruz.
Bir yıldır İstanbul’daymış.
Özel bir lisede “İspanyolca öğretmeni olduğunu” söylüyor.
Peki... “Küba’da ne iş yapardınız?” soruma çok şaşırtan bir cevap veriyor.
“Küba Komünist Partisi Genel Sekreteri’ydim.”
Dünyada artık sadece iki komünist devlet kaldı.
Kuzey Kore ve Küba...
Ama... Küba’nın yeri ayrı.
Özel bir kültür, dans, müzik, özgün mimari, hâlâ 1900’lerin ikinci yarısını yansıtan kentler...
Fidel Castro, Che Guevara...
Dev yazar Ernest Hemingway...
Karşımda bütün bunları anımsatan bir ayna gibi Delia Vazquez Bejar.
Başka bir komünist devletin kadın genel sekreteri oldu mu bilmiyorum.
Sanmam.
Bu da sıcak kanlı Kübalıların bir başka hoşluğu...
Castro’yu tanımış.
En zorlu günlerde birlikte önemli kararlara ortak olmuş.
Ve...
Şimdi İstanbul’daki bir özel lisede İspanyolca dersleri veriyor.
Nereden nereye...
Küba Komünist Partisi’nin eski Genel Sekreteri, bir bakıma “First Lady Delia Vazquez Bejar” ve Küba kurucu lideri Fidel Castro’nun”Torcedor’u” Juanita arasında.
FIDEL CASTRO’NUN “TORCEDOR’U”
Eski Genel Sekreter Delia Vazquez Bejar’ın grubundan bir başka Kübalı kadınla tanışıyorum.
Adı Juçna Ramara Gorros (Juanita).
Onu “Fidel Castro’nun Torcedor’u” diye tanıtıyorlar.,
Delia’nın ciddiyetinin aksine, Juanita neşe dolup taşan bir kadın.
Gri saçlı, topluca ve hareketli.
Tanışırken sarılıp öpüyor.
“Torcedor”un anlamı “cigar /puro sarıcısı...”
Fidel Castro’yla tanıştığında çok gençmiş.
“Aranızda bir şeyler geçti mi?” diye takılıyorum.
Kıkırdıyor.
“Dudaklarını sımsıkı kapatıp baş ve işaret parmağıyla fermuar kapatma hareketi” yapıyor.
Bir de kahkaha atıyor.
Latin müziği çalarken elimden tutup içeriye götürüyor, dans ediyoruz.
KADIN BACAĞINDA SARMAK
Bir efsane gibi anlatılır. Kübalı kadınlar puroları bacaklarında sararlarmış. Doğru mu?
Juanita anlatıyor:
Kristof Kolomb (Christopher Columbus) Küba kıyılarına geldiğinde yerliler ellerinde tütün yapraklarıyla karşılamışlar. “Cohiba...
Cohiba” diye bağırıyorlarmış.
“Al... Al” demekmiş Küba yerli dilinde. Konukları karşılarken “ikram.” Yani...
Daha o zamanlardan tütün, Küba’nın özgün kültürü.
Yüz yıllardır tütünüyle anılıyor.
Fidel Castro’nun, Che Guevara’nın ağızlarında uzun purolarıyla gerilla giysilerin içinde fotoğrafları Küba’nın hâlâ ikonları.
Fidel yönetime gelinceye kadar Küba’da puroları erkekler sararmış.
Fidel bu geleneği değiştirmiş.
“Kadınlar zariftir, özenlidir, onlar daha güzel sarabilirler” demiş.
Juanita henüz 15 yaşındayken fabrikada puro sarmaya başlayan ilk 5 kadından biri.
Bir Küba âdeti...
Puro saran kadınlara bir erkek sürekli roman okurmuş.
Canları sıkılmasın, özenle sarmaya devam etsinler diye...
Zaman içinde “en iyisi” olmuş.
Yıllarca Fidel Castro’nun -üzerinde etiketi olmayan özel purolarını saran
kişisel- “Torcedor’uymuş.”
Hâlâ bu işi yapıyormuş.
Artık Arap şeyhlerine, Rus milyarderlere...
Tabii ateş pahasına.
HEMINGWAY’IN KÜBA’SI
Küba ile özdeşleşen bir diğer küresel isim ve dev yazar Ernest Hemingway. Vinales’teki evi müze olarak korunmakta.
Salon ve odalarının duvarlarında Hemingway’ın Afrika’da avladığı hayvanların dondurulmuş kafaları asılıymış.
Teknesi de evinin önüne konulmuş.
Bahçesinde Hemingway’ın çok sevdiği köpekleri gömülüymüş.
ABD’nin başarısızlıkla sonuçlanan “Domuz Körfezi çıkarması” biliniyor. Bu körfezin hemen yanında deniz seviyesinin altında Pinar del Rio toprakları tütünüyle meşhurmuş. Hemingway’ın tercihi... Cojimar kasabasında Vinales’te de yazarmış Hemingway.
Oradaki evin bir kulesi varmış.
“İhtiyar Balıkçı ve Deniz” adlı romanını orada kaleme almış.
Yazarken sık sık tansiyonuna bakarmış.
Çünkü öfkeli bir adamdı Hemingway.
Geçen haftalarda Ertuğrul Özkök de “barlarda çıkardığı kavgaları” yazmıştı.
Zaten Küba’daki arkadaşları boksörlermiş.
Ve... Hayat kadınları...
......................
Hiç planlanmamış, bitişikteki restoranda yemekteyken “Sizi ilginç kişilerle tanıştıralım, gelin” diye davet edildiğim “La Casa del Habano (Havana evi)” adlı dükkânın terasında böyle hoş sürprizlerle karşılaştım.
Keyifli dakikalar geçti.
Aldığım notları paylaştım.
Küba barlarından birinde ülkenin simgesi sayılan Ernest Hemingway heykeli. Yanda ise Hemingway, Castro’yla...
50. YIL
Erol Evgin biyolojik takviminde hep genç kalan “yaşsızlardan.”
Sahnedeki ayak izleri ses titreşimleri 50 yılı doldurdu.
50. yıl konserleri 3 Temmuz’da Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda başladı...
Muğla, Aydın, Balıkesir, Denizli, Gaziantep, İzmir, Antalya’nın ardından tekrar İstanbul’da buluşacak sevenleriyle.
........................
50. yıl konseriyle Erol Evgin’in sanat yolculuğuna çıkıyorsunuz. Onun anılar galerisinde dolaşırken bazen hüzünden, bazen gülmekten gözleriniz yaşarıyor. Dev ekranda 50 yılın izleri…
Erol Evgin sahnede keyifli anlar yaşatıyor. Anlattığı hikâyeler, fıkralar sahnesinin vazgeçilmezleri...
5 bin kişi hep bir ağızdan onun ölümsüz şarkılarına eşlik ederken, şarkılarıyla harmanladığı gerçek hikâyelerde nefeslerimizi tuttuk.
Ne güzel anlatıyordu Atatürk’ü... Onun en sevdiği türkülerden olan Manastır’ı söylerken sahnedeki kadın dansçı da o dönemin ruhunu yansıtıyordu.
İzmir Marşı’nda ise binlerce kişi ayaktaydık... Muhteşem bir yürek ritmi tutturulmuştu.
Erol Evgin konser sonunda “Sizden tek isteğim var, yarın arkadaşlarınıza ‘adam hâlâ genç ve adam 3 saat boyunca söyledi’ deyin” dedi. Ben ekleyeyim; “hem de dimdik söyledi.”
ALTIN DÜETLER 2
Erol Evgin, “Altın Düetler” albümünü 3 yıl önce çıkarmıştı. Değerli kadın sanatçılarla birlikte seslendirmişti şarkılarını...
Şimdi de “Altın Düetler 2” raflarda...
“Altın Düetler 2”70’li ve 80’li yılların dönem ruhunu bugünle harmanlıyor. İskender Paydaş’ın yeni düzenlemeleriyle...
Albümünde Ajda Pekkan “İçimdeki Fırtına”, Atiye “Tüm Bir Yaşam”, Ceylan Ertem “Sitem”, Demet Sağıroğlu “Yeter”, Deniz Seki “Bir İlkbahar Sabahı”, Farah Zeynep Abdullah “Sen Unutulacak Kadın mısın?”, Funda Arar “Deli Divane”, Kalben “Bizim Tango”, Nil Karaibrahimgil “Canım Benim”, Şebnem Keskin “İbadetim”, Zara “Bir Bakışın Yetti”, Ziynet Sali “Etme Eyleme” ile yer alıyor.
....................
Teşekkürler Kübra Kalem Baykara...
SPOR SOHBETLİ KUTLAMA
Yıllardır her hafta öğle yemeklerinde buluştuğumuz bir “Çarşamba Yemeği Dostları” grubumuz var.
Bu kez akşam yemeğinde buluştuk. İki değerli dostumuz Cengiz Yalçın ve Tuncay Özilhan’ın doğum günlerini samimi sohbet ve lezzetler eşliğinde kutladık. Fenerbahçe Başkanı Ali Koç da Aynur ve Cengiz Yalçın’ın konukları arasındaydı. Elbette gecenin ağırlıklı konuları spordu.
Anadolu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Özilhan’ın bu yılın basketbol şampiyonu Anadolu Efes’in de başkanı olması nedeniyle sadece futbol değil, basketbol da konuşuldu bol bol.
Cengiz Yalçın ve Tuncay Özilhan’a Çarşamba Yemeği Dostları’ndan doğum günü pastaları...