Söylemlerde, ekranlarda, gazete sayfalarında o “klişe” dönüyor:
“Kovid-19’dan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak...”
Ama...
“Eskisi gibi olmayacak da nasıl olacak?”
Klişe başlığın altını dolduranların sayısı pek az.
.....................
Kovid-19’la mücadelede başta Çin olmak üzere “otoriter rejimler” başarılı çıktı.
Bu -göreceli- başarıya bakarak Kovid-19 sonrası toplumlarda otoriter devlet yapıları siyaset mimarisi modasına geçileceği düşünülebilir mi?
Başta ABD ve Avrupa olmak üzere “neo liberal demokrasiler” için başarısız oldular tanısı yaygın.
Bu da “otoriter iktidar mimarisi modasının” başlayacağına gösterilen “tamamlayıcı gerekçe.”
.....................
Buna karşılık Kovid-19’un toplumlara büyük “aydınlanma” etkisi yaptığı da söylenebilir.
Kovid-19 sonrasında “daha adil, doğaya ve insan haklarına daha saygılı, eğitim hizmetlerine daha çok fon ayıran, çöken sağlık sistemleri dikkate alınarak halka açık ve genel sağlık sigorta sistemlerinin devrede olacağı, daha şeffaf, daha hesap verilebilir iktidarlar döneminin başlayacağı” bir gelecek resmi de çiziliyor.
Bu da bir olasılık.
......................
Toplum psikolojileri kolayca öngörülebilir değil.
İki örnek...
Birincisi...
İngiltere Başbakanı Churchill, Nazi Almanya’sına ve Faşist İtalya’ya karşı İkinci Dünya Savaşı’nın kazanılmasını sağlayan büyük devlet adamıydı.
Halk onu çılgınca alkışlamıştı.
Bir “Anıt-lidere” dönüşmüştü.
Fakat...
İngiltere’de yapılan ilk genel seçimde iktidardan düşürüldü.
Savaşı kazandırmıştı ama savaş sonrası ekonomideki çok büyük sıkıntılar nedeniyle suçlanan da o olmuştu.
İkincisi...
Türkiye’yi İkinci Dünya Savaşı’na sokmamak, dönemin tek adamı İnönü’nün büyük siyaset ve diplomasi dehasıyla mümkün olabilmişti.
Gerçekleştirdiği şey adeta bir mucizeydi.
Genç Cumhuriyet’i can kayıplarının, akan kanın, dehşetinin dışında tutabilmişti.
Bütün dünyada takdir görmüştü.
Ama...
Elbette savaş sonrasının ekonomik bunalımı Türkiye’yi de vurmuştu.
Ekmek, şeker, un bile karneyle veriliyordu.
O dönemde İsmet Paşa bir yurt gezisinde halkın arasına girer, bir çocuğun başını okşamak ister.
Tepkiyle karşılaşır.
“Sen bizim ekmeğimizi kestin, karneyle yedirdin” gibi bir sitemde bulunur.
İsmet Paşa’nın cevabı:
“Evet öyle oldu yavrum ama Türkiye’yi savaşa sokmadım, baban evde seninle beraber kalabildi” olur.
Yani...
Babaların, eşlerin, abilerin savaşta ölmemelerini sağlamış olduğunu hatırlatmıştır oradaki halka.
Buna rağmen...
1950 genel seçimlerinde halk İsmet Paşa’nın liderliğindeki CHP’yi iktidardan indirmiştir.
Aslında 1946 seçiminde indirmiştir de...
“Açık oy, kapalı tasnif” garabetiyle mağlubiyet gizlenebilmişti.
Sebep gene savaş sonrası çekilen büyük ekonomik sıkıntılardı.
......................
Bütün dünyada iktidarların Kovid-19’u öncelikle en az can kaybıyla atlatmak gibi tarihi sorumlulukları var.
Bunu yaparken “koronalı günlerin” ve “sonrasının” ekonomisini planlamak, yönetmek misyonu da çok önemlidir.
Kovid-19 sonrası için “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” klişesinin altındaki “Peki nasıl olacak?” sorusunun cevabı bu iki aşamalı performansla verilecek.
Yoksa öyle “devlet yönetim mimarisinde yeni moda” gibi bir genellemeyle değil.