Sınırın Suriye tarafından Kilis’e iki roket atıldı.
Neyse ki can kaybı yok ama uzunca süredir bir “ilk” oluşturması bakımından ciddi soru işareti.
................
Suriye kaosunun 10’uncu yıl dönümünde bu “jeopolitik girdapta” Türkiye için yeni bir kara tezgâh mı?
Gerçekten Suriye “Rusya, ABD, Türkiye, İran, Suudi Arabistan ve Körfez Emirlikleri ile İsrail’in ve bazı Avrupa Birliği ülkelerinin” bulunduğu bir jeopolitik girdap...
Suriye’de “Arap Baharı” kıvılcımları 10 yıl önce uçuşmaya başlamıştı.
“Özgürlük” istiyorlardı.
Şiddet içermeyen, barışçıl ve demokratik gösterilerdi.
10 yıl sonra dehşet verici bir iç savaşın ardından Beşar Esad hâlâ yerinde...
Ama...
Le Monde gazetesine göre “Esad ve kömürleşmiş Suriye...”
4’ÜNCÜ “7 YIL” SEÇİMİ
Le Monde’den satırlarla devam...
Rejim sağ kaldı ama Suriye patladı.
Halkı dizlerinin üzerinde ve vatanları perişan halde.
Esad ise “değişmiş” izlenimini vermiyor ya da çok az...
Aradan 21 yılın geçmiş olduğunun işaretleri sadece şakaklarındaki birkaç kırışık ve konuşmalarını okumak için taktığı ince gözlük...
2000 yılında Cumhurbaşkanı olan 50 yaşındaki Esad ince görünümünü korudu.
Ona uluslararası sahneye ilk adımını attığında eşlik eden moderniteyi hâlâ yansıtmakta.
Babası gibi katı, sert, zamanından önce yaşlanmış bir imajın tam tersi.
Baharın sorununda seçim sandıkları kurulacak.
Dördüncü 7 yıllık bir dönem, Cumhurbaşkanlığını gene kazanmış olacak.
Ne seçim takvimi, ne de -cesareti olan varsa- diğer adaylar biliniyor.
Zayıf performansından rahatsız olsa da Rus koruyucusu ona desteğini sürdürüyor.
2012 ile 2014 arasında ülke nüfusunun çoğunluğu ile dünyanın 3’te 2’si ona karşı birleşmiş gibiydi.
Ülkenin büyük kısmını kontrol eden çeşit çeşit silahlı gruplar başkent Şam’a girmek üzereymiş gibilerdi.
“Esad’ın sonu gelmiş” görünüyordu.
.................
Ve sonra Rusya devreye girdi.
İran zaten devredeydi.
İsyancıların elindeki alanlar birbiri ardına düştü.
Şam-Halep ekseni boyunca Suriye’nin bel kemiği olan bölge de artık Esad yanlısı güçlerin kontrolünde.
Geri kalan yüzde 30’da isyancılar kendi yönetimlerini kurdular.
Kuzeydoğu’da ABD himayesindeki Kürtlerin çoğunlukta olduğu bir milis örgütü olan DSG (Demokratik Suriye Güçleri... )
Orada “dolarizasyon” geçerli.
Kuzeybatı’da ise İdlib, isyancıların son direnme bölgesi.
Orada da Türk Lirası geçerli.
Badya Çölü’nde ise hâlâ bazı DAEŞ hücreleri faaliyette.
HAZİNE TAMTAKIR
Şam yönetiminin hazinesi ise bomboş.
Petrol kuyuları DSG’nin elinde.
Abdülhamid’in kişisel girişimiyle yapılan kazılarda ortaya çıkarılan Palmira ve diğer antik kalıntılar DAEŞ tarafından yıkılmıştı.
Turizm gelirleri sıfır.
Üçüncü gelir kaynağı olan “fosfor yatakları” ise -Esad’ı kurtardığı için teşekkür jesti olarak- bir büyük Rus şirketine verilmiş.
Fırınların ve benzin istasyonlarının önünde kuyruklar yüzlerce metre, bazen kilometrelerce...
Esad aşiretinin soyundan gelen azınlık Alevi cemaatinde bile huzursuzluk gözlenmekte.
2000 yılında Beşar Esad’a miras kalan “Pan-Arap” ve “Laik” ideallerle örülmüş sistemin temel direği olan Baas Partisi artık sadece “boş bir kabuk.”
SAVAŞ ZENGİNLERİ
Hafız Esad’ın kurduğu rejimin bir başka gücü olan “Sünni iş adamları burjuvazisi” paramparça.
Bu eski “iş eliti üyelerinin” yerini kaçakçılık, haraççılık ve Batı yaptırımlarından sıyrılma yollarını bularak zenginleşmiş “yeni nesil oligarklar” aldı.
“Vuta kuşatmasının” yarattığı kaçakçılık trafiğinde servet kazanan Wassim Kattan müthiş bir yükseliş yaptı.
DSG yönetimindeki Kürt bölgesiyle hükümet kontrolü arasında “petrol ürünleri ticaretinden” Katerji klanı büyük servet edindi.
Buna karşılık Beşar Esad’ın kuzeni ülkenin en zengin adamı olarak bilinen Rami Makhlouf tırpanlandı.
Rejimin bankacısı konumunu ve çok sayıda kazançlı işi ele geçiren ünlü dördüncü Zırhlı Tümen Komutanı küçük kardeş Maher’in yıldızı parladı.
Maher ülke enkazlarından toplanan hurda metallerin ticaretini ve BAE’ye ihraç edilen bakır madeninin kontrolünü ele geçirdi.
Suriye’nin kuzeyindeki isyancılarla rejime sadık bölgeler arasında mal taşıyan konvoylardan haraç toplamakta.
Daha önce “Esad’ın eşinin de bu yeni zenginler arasına girdiğini” yazmıştım.
PLANI YOK
Batılı diplomatlara göre, “Esad’ın geleceğe dönük bir planı yok. Tek planı, hayatta ve iktidarda kalabilmek.”
Kana bulanmış eller onun kâbusu.
Babasının zamanında yapılanların kanıtı yoktu.
Ama...
Beşar Esad için insan hakları savunucuları belgelere boğulmuş durumda.
Videolar, fotoğraflar, tanıklıklar, resmi mektuplar...
İktidardan düştüğü anda Beşar Esad kendini uluslararası yargının önünde bulabilir.