2500 yıl sonra acaba bugünün seçimleri, demokrasileri için neler yazılacak?
Bugün ben 2500 yıl öncesinin Roma Cumhuriyeti’ni yazıyorum.
………………….
Roma MÖ 508 yılına kadar tiranlıkla yönetiliyordu.
O yıl tiran bir darbeyle devrildi.
MÖ 509 yılında Roma’da Cumhuriyet ilan edildi.
Burada bir saplama yapayım.
Bazı tarihçilere göre “Romalılar tiranları devirip demokrasiye geçen Atina’dan öncelik almak için MÖ 509 yılını Roma Cumhuriyeti’nin ilan yılı olarak” geriye çekmişlerdir.
Yani…
“Demokraside ilk olmak şerefine Romalılar el koymak istemişlerdir.”
Aslında…
Birkaç yıl oynamışsa bile en az 2500 yıl önce Roma “Tiranlıktan Cumhuriyete geçmiştir…”
Başka kaynak olmadığı için genellikle MÖ 509 tarihi “doğru” kabul edilir.
CUMHURİYET ORTAK PAYDA
Cumhuriyet kurulduğunda Roma’nın nüfusu 130 bin dolaylarındaydı.
Daha önce de yazmıştım, “Patriciler” ve “Plebler” olmak üzere iki ana gruba bölünmüştü.
Patriciler soyağaçlarını Romolus’un senatoyu kurduğunda seçtiği 100 senatöre dayandırıyorlardı.
Plebler ise geri kalan tüm yurttaşlardı.
Bu iki grup arasında siyasi mücadele vardı ama tüm farklılıklara karşın bütün Romalılar tek bir konuda net ortak görüşe sahiptiler; “şehirde artık krallara, tiranlara yer olmayacaktı…”
Güçlerini birleştirerek yöneticilerin kral ya da tiran gibi hareket etmelerini engelleyecek bir sistem kurdular.
Sonraları “konsül” olarak adlandırılacak “preatorluk” makamını oluşturdular.
Preatorlar gerçi bir kralın ya da tiranın yürütme yetkilerinin çoğuna sahiptiler ama iki temel sınırlamaya tabiydiler.
1- Tek değil iki preator birlikte görev yapmak zorundaydılar. Her biri tek başına karar almak ve uygulamak yetkisine sahipti ama diğer preator işlemi veto ederek durdurabilirdi.
2- Preatorlar sadece 1 yıl için seçiliyorlardı.
………………….
Böylece preatorların birisi tiranlaşma eğilimi gösterirse diğeri onu frenleyebilirdi.
İkisi birden tiranlaşırsa görev süreleri yıl sonunda bitecekti.
Preatorlar 1 yılın sonunda makamlarından ayrıldıklarında yanlış yaptıkları için yargılanacaklarını bildiklerinden yasalara uygun hareket etmek zorundaydılar.
Roma karmaşıklaştıkça ileride “başka fren mekanizmaları” da oluşturdular.
HALKIN DEMOKRASİ YEMİNİ
Seçilen ilk “iki preator” yani “konsül ikilisi” Lucius Junius Brutus ve Lucius Tarqunius Collatinus’tu.
Brutus, krala karşı ayaklanmanın önderiydi.
Collatinus ise “karısına, kralın oğlu tarafından tecavüz edilen” kişiydi.
Brutus, konsül olduktan sonra ilk icraatı “tüm Romalıların Roma’yı bir daha bir kralın ya da tiranın yönetmesine izin vermeyeceklerine yemin ettirmesi” olmuştu.
Romalılar son derece inançlılardı.
Yeminden dönmemek onlar için erdemdi.
Romalılar bu yemine yüzyıllar boyunca sadık kaldılar.
Taa…
Sezar’a (Caesar) kadar.
Burada Sezar’ı sırtından bıçaklayan Brutus’un, Roma’yı kuran Brutus’un onlarca nesil sonrası torunu olduğunun da altını çizeyim.
CUMHURİYET İÇİN İSTİFA
Diğer konsül Collatinus devrilen kralın akrabasıydı.
O nedenle Romalılarda ona karşı sürekli kuşku vardı.
Kralı devirmiş olmasına rağmen bu kuşku fısıltıları yaygınlaşınca konsül “Cumhuriyetin istikrarı için fedakârlık örneği vererek” görevinden istifa etti.
Yerine gene kralı devirenlerden Publius Valerius seçildi.
Görev süresince o kadar halka yakındı ki ona “Publcola (Halkın Dostu)” lakabı verilmişti.
AİLESİNE BİLE İNFAZ
Roma’da da krallık döneminde elde ettikleri mevkileri ve ayrıcalıkları kaybetmek istemeyen Romalılar bir karşı darbe hazırladılar.
Sürgündeki kral Taquinus Superbus ile anlaşmışlardı.
Krallığı yeniden ihdas edeceklerdi.
Bu komplo bir ihbarla ortaya çıktı.
Karşı devrimciler tutuklandılar.
Ama…
Konsül Brutus çok acı veren bir sürprizle karşılaştı.
Darbeciler arasında kendi öz oğulları, eşi ve kardeşleri de vardı.
Brutus çok zor durumdaydı.
Deliller, tanık ifadeleri çok açıkça onların suçlu olduklarını ortaya koyuyordu.
İhanetin cezası kesindi.
Brutus oğullarını, kardeşlerini eşini kurtarmak için hiçbir şey yapmadı.
Onlar ve tüm komplocular direklere bağlanıp yakıldılar.
Sonrasında da kafaları kesildi.
Acısını içine gömen Brutus’un bu devlet adamı tavrı nesiller boyu örnek gösterilmiştir.
Roma’da “devlet yöneticilerinin toplumun çıkarlarını korumak adına ailesini bile feda etmesi gerektiği” ilkesi böylece oluşmuştu.
Gene o süreçte sürgün kral sığındığı kuzeydeki Veii şehrinin soylularını ve kralını avucunun içine almıştı.
Onlara “Roma’daki Cumhuriyet rüzgârının Veii’ye de ulaşacağını” söylemişti.
Bunu engellemek için kral ordusuyla Roma’ya saldırmalı ve Cumhuriyeti yıkmalıydı.
Savaşı Romalılar kazandı ama konsül Brutus çarpışmalarda kahramanca hayatını kaybetti.
Şehir 1 yıl boyunca yas tuttu.
Diğer konsül Publius tek konsül olarak görevde kalmıştı.
Bu kez de Romalılar onun tiran olabileceği kuşkusuna kapıldılar.
Bunun üzerine “Publicola (Halkın Dostu)” unvanını kazanmış olan konsül tüm Batı medeniyetinin derinden etkileyecek iki ayrı yasa teklifi sundu.
1- Kendisini kral ilan etmek isteyenler herhangi bir yerde herhangi bir kişi tarafından öldürülebilir ve öldürenler bu yüzden ceza almaz.
2- Devlet görevlilerinin kararlarına karşı Meclis ve mahkemelere başvuru yapılabilir. (Yasama, yürütme ve yargı erklerinin ayrılığının ve birbirlerini denetlemesinin ilk adımı.)
Ne ilginçtir ki onlarca nesil sonra kendini tiran ilan eden Sezar’a ilk hançeri saplayan torun -Dönemin Senato başkanı- Brutus ve darbe yapan diğer Sezar karşıtları bu birinci yasaya dayanmışlardı.
(Not: Bu yazıda diğer kaynakların yamı sıra esas olarak“Medium” ve “ İndependent” ten yararlandım.)