Bir soru...
“Jet uçaklarının gürültüsü ineklerin sütünü azaltır mı?”
1970’li ilk yıllar...
Strazburg’daki Avrupa Konseyi Danışma Meclisi’ne sunulan karar tasarısında uçaklar ve ineklerin sütü konusunda “bilimsel araştırmalar yapılması ve gerekli tedbirlerin alınması” öneriliyordu.
..........
O yıllarda Avrupa Konseyi Danışma Meclisi’nde alınan başka bir karar daha...
Araştırmalara göre uzak olmayan bir gelecekte Venedik sulara gömülecek.
Venedik’i batmaktan kurtarmak için Avrupa Konseyi çalışmalar yapsın ve üye ülkelerden katkılarla bir -Kurtarma Fonu- oluşturulsun...
...........
Ve gene o yıllarda Avrupa Konseyi “doğa kirlenmesini önleme misyonunu” da üstlenmişti.
........
Avrupa Birliği oluştuktan sonra Avrupa Konseyi’nin “işlevsiz kalmak sorunu” gündemdeydi.
Avrupa Konseyi, “insan hakları, demokrasi” misyonuna demir atarak güvenli sularda kalabilmişti.
Ama...
O zaman bizlere “romantik gelen bazı konuları” da ilgi alanına katmaktaydı.
“Jet uçakları ve ineklerin sütü, Venedik’in kurtarılması, doğanın korunması” ve bunun gibi bir dizi konu.
Arkadaşımız merhum Mehmet Ali Birand, merhum Örsan Öymen ile birlikte Strazburg’da Avrupa Konseyi Danışma Meclisi toplantılarını izlerken aramızda bu konuları “fantezi” görür ti ‘ye alırdık.
..........
Aynı yıllarda...
İstanbul’da bir tekne gezimizi hatırlıyorum. Mehmet Ali de vardı.
Büyükada yakınlarında balıkların yüzdüğünü rahatlıkla gördüğümüz pırıl pırıl sular için “hayıflanır” gibi yapıyorduk!
“Pollution (kirlenme) Monşer...
Bu suları nasıl koruyacağız” diye sözüm ona Avrupalı söylemlerini -mizah yaparak- İstanbul’a taşımış oluyorduk.
“Denizlerimizin, havanın kirlenmesi” o yıllarda Türkiye’nin öylesine yabancısı olduğu konulardı ki!..
Büyükbaş hayvanlar
Mehmet Ali’yle gırgır yaparken denizlerden otlaklara geçtik.
“Atmosfer kirlenmesinde en büyük sebeplerden birinin büyükbaş hayvan besiciliği olduğu” yolundaki bilimsel raporlara da göndermeler yapıyorduk.
Gerçekten...
Müthiş bir hızla artan dünya nüfusuna et yetiştirmek için özellikle Amerika, Avustralya, Yeni Zelanda’da “hayvan besiciliğinin çok büyük rakamlara ulaştığı ve onların solurken çıkardıkları karbondioksitin hava kirlenmesine katkısı” yeni yeni dile getirilmeye başlanmıştı.
Çok değil 50 yıl önce “fantezi” hatta “entelektüel züppelik” gibi algılanan “felaket öngörülerini” şimdi olanca ciddiyetiyle yaşamaktayız.
Kırmızı çizgi 2050
Dün “küresel iklim değişikliği raporu” yayınlandı.
195 hükümet tarafından onaylanan ve 14 binden fazla araştırmaya dayanan bilim insanları raporu, “dramatik bir gelecek” çiziyor.
Rapor, “iklim değişikliği için en kapsamlı ve iddialı belge.”
“Önümüzdeki 20 veya en geç 30 yıl içinde aşırı hava koşulları büyük sıçramalar yapacak.”
Dünyayı bugün olduğundan çok daha kötü koşullar saracak.
Kehanetler
Rapordan seçtiğim satırları yansıtayım.
1 milyar insan, yaşamlarını tehdit eden “daha sık ısı dalgalanmalarına” maruz kalacak.
Yüz milyonlarca insan daha şiddetli kuraklıklar yaşayacak.
Şiddetli sellerin yan ısıra bazı ada uluslarının varlığını tehdit edebilecek deniz seviyesi yükselmeleri olacak.
Grönland ve Batı Antarktika’daki devasa buz tabakaları geri dönüşü olmayan çöküş ve erimeyle yok olacak.
Dünyanın buzulları görülmemiş bir oranda eriyor ve geriliyor.
Gezegenin 125 bin yıldaki en sıcak 10 yılı yaşanabilir.
Atmosferdeki karbondioksit seviyesi en az 2 milyon yıldır bu kadar yüksek olmamıştı, daha da yükselecek.
Balıklar, deniz kuşları, mercan resifleri hızla yok olma sürecinde.
Her 50 yılda bir yaşanan tehlikeli sıcak hava dalgası artık her 10 yılda bir dünyamızı vuracak.
1,5 santigrattan daha fazla küresel ısınmada, ısı dalgaları 5 yılda bir görülecek.
4 derecelik ısınmada ise her yıl.
1.5 derece umudu
Her şeye rağmen mavi gezegenimizi kurtarabileceğimiz umudu hala var.
“Küresel ısınmayı 1.5 dereceyle sınırlandırma hedefi” başta ABD, Avrupa Birliği, Kanada ve Japonya olmak üzere bazı ülke liderleri tarafından onaylandı.
Ama...
Sera gazı salan en büyük 10 ülkeden Çin, Hindistan, Rusya, Brezilya, Endonezya ve İran henüz gri bölgede.
Fosil yakıtları kullanan, atmosferi karbondioksit ve ısıyı hapseden metan gibi sera gazıyla dolduran uluslar, bu 1.5 derecelik hedefe kazanılmalı.
Bunlar varsayımlar değil.
Bilim çok ilerledi.
Bilgisayar modelleri ayrıntılı hale getirildi.
Uydu görüntüleri, okyanus şamandıraları, buz çekirdeklerinin ve bataklıkların analizleri yapay zekayla değerlendiriliyor.
Ayrıca...
Her devletin, hatta sahilde gayrimenkulleri olan bireylerin “geleceğe dönük olasılıkları görülüp” gelecek bir atlas oluşturuldu.
Gelecek yıl ve bir sonraki yıl da yeni raporlar yayınlanacak.
..........
Yazının başlığı olan “insanlık için kırmızı kod” iklim aktivisti Greta Thunberg’den...
Alıntılar yaptığım “hükümetler arası iklim değişikliği paneli” raporunu bu 4 kelimeyle adlandırdı.
Greta gene de dünyayı “cesur olmaya” çağırdı.
“Raporu okumalarına rağmen hala harekete geçmeyenler varsa onlar şeytandırlar” diyor ve “buna inanmayı reddediyorum” diyerek noktayı koyuyor.
Not: Bu iklim raporu nedeniyle Büyükelçi Ömer Önhon’un Suriye ile ortak yakın tarihimize ışık tutan kitabından alıntıları yansıtamadım.
Umarım yarın...