İdam cezası geliyor mu?
Öyle görünmekte.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli seçim kampanyasında ucu ilmikli “idam ipini” fırlatmış, “Biz varız” diye seslenmişti.
Şimdilerde kürsüden dile getirdiği “İdama varsanız, biz dünden varız” söylemi eskinin tekrarıdır.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “İdam Meclis’ten geçer, önüme gelirse, imzalarım” kararlılık ifadesiyle zaten düğmeye basılmıştı.
AK Parti ve MHP’nin Meclis’teki oyları “idamı geri getiren anayasa değişikliğini referanduma götürmeye” yeterli.
....................
Referandum sandıklarından “EVET” çıkacağı yolunda yaygın kanaat var.
Bazı kamuoyu araştırmaları da bu doğrultuda.
....................
Ancak...
Her şey bu kadar yalın ve net değil henüz.
Öncelikle... “MHP hangi kapsamda bir anayasa değişikliğine destek verir?”
Bu soru daha ilk aşamada “olayların” üzerindeki “merceği” buğulandırmıştır.
Başbakan Binali Yıldırım “İdam cezası geriye yürümeyecek” dedi.
Hukukun temel ilkesi de budur zaten.
“Suçun işlendiği tarihte var olmayan ceza daha sonra çıkarılan bir yasa maddesiyle kimseye uygulanamaz.”
Daha açıkçası...
“Suçun işlendiği tarihte idam cezası yoksa, suçu işleyene sonradan çıkarılan bir yasa hükmüyle idam cezası uygulanamaz.”
Başbakan Yıldırım da bu “temel ilkeye” işaret ediyor.
Bu durumda, anayasa değişikliğiyle idam cezası getirilse ve referandumla kabul edilse bile ancak kabulünden sonra işlenecek suçlara uygulanabilir.
Geçmiş suçları cezalandırmak değil, bundan sonra işlenecek suçlara karşı “caydırıcı olmak” söz konusudur.
....................
Henüz tam açıklanmadığı için ayrıntılarını bilemiyoruz.
Ama...
AK Parti’nin anayasa değişiklik paketinin idam cezası için “yakın savaş, terör, cinsel” suçları kapsadığı haberleri kulislere sızdı.
Bunlar toplumun gerçekten tepkili ve duyarlı olduğu suçlardır.
Olası referandumda kabul edilmesi ihtimali ağır basıyor.
Fakat...
“Geriye yürümeyeceği” düşünülürse, acaba MHP’yi tatmin edecek mi?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, bugün MHP lideri Devlet Bahçeli’yle görüşecek olması bir işaret diye algılanabilir.
“Ortada henüz tam uyum sağlanmamış farklı görüşler olduğu” kuşkusunu veriyor.
....................
2 duyarlı nokta daha...
1- İdam cezasının geri getirilmesi Türkiye’nin -kurucularından olduğu- Avrupa Konseyi ile ilişkilerini kopartabilir.
Çünkü...
Konsey üyeliğinin bir şartı da “idam cezasının kaldırılmış olmasıdır.”
AB’ye tam üyeliğe de “veda” demektir.
Türkiye’nin imza attığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne de aykırıdır.
Bunun anlamı, Avrupa’dan iyice uzaklaşıp bir Ortadoğu ülkesi çerçevesine sıkışmaktır. (Bunları, iktidarın da bilmediğini düşünmüyorum. Bazı formüller araştırmış ve bulmuş olmaları mümkün. Fakat Avrupa Konseyi’ne ve AB’ye inandırıcı olabilir mi, hayli kuşkuluyum.)
2- MHP’nin -ilke olarak- ve -önce içeriğini görelim- parantezini alarak “yeşil ışık” yaktığı başkanlık sistemine endeksli yeni anayasa da gündemde.
Siyaset koridorlarında dolaşıma sokulan bir iddia şöyle: “AK Parti, başkanlık sistemini öngören anayasa değişikliğini (veya yeni anayasayı) referanduma, idam cezasını getiren anayasa değişikliğiyle beraber getirecek. İkisi birlikte oylanacak. EVET oyları her ikisi için de verilmiş olacak. Böylece idam cezası başkanlık sisteminin lokomotifi yapılacak.”
....................
Önceki gece bir açık oturumda AK Parti’ye yakın ANAR’ın başkanı İbrahim Uslu şöyle diyordu:
“Böyle çok önemli konuları aceleye getirmek yerine, tartışmaya açmak, zaman içinde olgunlaştırmak, serinkanlı değerlendirmeler yapmak gerekir.”
Haksız mı?