ANAP’ın iktidar olduğu yıllarda Ekonomiden Sorumlu Bakan Güneş Taner “Enflasyonu yüzde 50’ye indireceğim” iddiasını açıklamıştı.
Büyük tartışma kopmuştu.
Yanılmıyorsam, “Aksi halde bakanlığı bırakırım” diyerek, siyasi kariyerini ortaya koymuştu.
“Çok abartılı” diye yorumlanan bir iddiaydı.
“Olacak şey” gibi görünmüyordu.
.......................
Dün TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) tüketici fiyatları enflasyonunu açıkladı: “yüzde 19.89...”
Bu oran 415 çeşit üründen oluşan sepetteki fiyat artışlarını yansıtıyor.
415 üründen 331’inin fiyatları yükselmiş.
Gıda ürünleri yüzde 27.41’le şampiyon.
.........................
TÜİK’in rakamlarını “iyimser” ve “makyajlı” bulanlar var.
Akademisyenlerden kurulu bir araştırma gurubuna göre ise “tüketici enflasyonu çok daha yüksek.” (Yüzde 49)
Öyle de olsa yazının ilk satırlarındaki Güneş Taner’in iddiası ile kıyaslandığında “zamanın ruhu” ölçülerimiz çok değişmiş.
TRİLYONA ALIŞMAK
2022 bütçesi 2 trilyona yakın.
Bir anı daha...
Sanıyorum 70’li yılların sonlarıydı.
Başbakan Süleyman Demirel’di.
Bir TV programında konuğumdu.
Orada “bütçenin trilyonu aştığını” söylemişti.
“İlk kez trilyonluk bir bütçe...”
Bunu vurgulayan sorum üzerine Demirel “Trilyonları telaffuz etmeye alışmalıyız artık” demişti.
Şöyle devam etmişti:
“Program bittikten sonra aramızda konuşurken şimdi diğer partiler, basın bu trilyon lafını dillerine dolar. Onlar trilyonu tartışırken biz de işimizi yaparız.”
Bir de kahkaha atmıştı.
O zaman “trilyonluk bütçe” yüzde 100 -yüzde 120 enflasyon oranlarıyla şişirilmiş rakamların sonucuydu.
Şimdi...
TÜİK’e göre yüzde 20 ya da diğer bazı değerlendirmelere göre -Güneş Taner’in iddiasıyla örtüşen enflasyon oranında bile-2 trilyona yaklaşan bütçe şişme değil.
Hormonsuz...
TÜRKİYE VE DÜNYADA
Gene de 2000’li ilk yıllarda tek rakamlı enflasyon oranlarını yaşadıktan sonra yüzde 20 ve yukarısına tırmanan enflasyon tedirgin ediyor.
Eski enflasyonlara göre bir önemli fark var...
Sadece “iç” nedenlerle değil dünyada yükselen “enflasyon” yüzünden “ithal enflasyon” da ciddi bir tehdit.
Genelde Türkiye’nin kendi ekonomi politikasından kaynaklanan enflasyonlar, dünyadaki enflasyonun düşük olması nedeniyle kontrol edilebiliyordu.
Yani...
Mal, hizmet ve kredi alımlarında “enflasyon ithal etmiyorduk.”
Şimdilerde ise...
Dünyada da enflasyon tırmanışta.
World Economic Forum’a göre ABD’nin enflasyonu yüzde 6.2...
2008 yılından bu yana en yüksek seviye.
AB ortalaması ve hatta Almanya’da bile yüksek.
Çin’de enflasyon son 5 yılın zirvesinde.
8 ETKEN NEDEN?
1 Pandemi sürecinde devletler ekonomilerine destek için piyasalarına bol para sürdüler.
2 Aşının bulunmasıyla birlikte kısıtlamaların kaldırılması sonucu ekonomilerde ciddi toparlanma oldu.
Talep yükseldi.
Ama -neredeyse- katlanan talebi karşılayacak üretim yapılamadı.
3 - Başta gıda sektörü olmak üzere bütün mal ve hizmet fiyatları yükseldi.
4 - Enerji fiyatları sıçrayışlar yapıyor.
5 - Nakliye ve özellikle gemi nakliyesi fiyatları 3’e, 4’e katlandı. Uzak yol taşımalarında konteyner bulmak sorun haline geldi.
6 - Piyasalardaki hızlı toparlanma sonucu “istihdam pandemi öncesi düzeyi” yakaladı. Hatta işgücü eksiği bile yaşanmakta.
Ücretler arttı. Bu da maliyet enflasyonunda bir diğer etken.
7 - Faizler de yükseldi. Beklentiler “yükselişin süreceği” ya da “hiç değilse düşmeyeceği” yolunda...
8 - Devletlerde karar vericiler yukarıdaki sıraladığım nedenlerle sıçramalar yapan enflasyona göz yumarak, “ekonomik büyüme için gaza bastılar.” (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da “Türkiye’deki ekonomik büyümenin çift rakamlı oranlara ulaşabileceği” mesajını verdi.)
ZAMANLAMA
Ancak...
Zamanlama önemli.
“Gaz pedalından ayağını erken çekmek” halinde ekonomi de“toparlanma, topallamaya” dönüşebilir.
Gaz vermeye devam ederek, frene basmakta geç kalınırsa “enflasyon kontrol edilemez” hale gelebilir.
Sonuç...
Türkiye Cumhurbaşkanı ve Yasama Meclisi seçimleri ufukta göründü.
2022’de “erken seçim” iddiaları dolaşımda.
Öyle olmasa bile 2023’te yapılacak seçimlere giderken “kemerlerin sıkılması, para politikasında daralma, enflasyonu düşürmek için ekonomik büyümeyi durdurmak ya da yavaşlatmak” siyasetin tabiatında yok.
2022 başında asgari ücrette, emekli ve memur maaşlarında ciddi artışlar bekleniyor.
Bu da maliyet enflasyonunda bir diğer etken.
AK Parti daha önceki “sandık dönemlerinde” -mümkün olabildiğince- “seçim ekonomisi” uygulamıyordu.
Ancak bu kez seçmenin nabzını tutan analizlere bakarak AK Parti’nin eli daha önceki sandık dönemleri kadar “açık ara güçlü” görünmüyor.
Bu da ekonomi ve enflasyon için bir diğer katsayı etkisi.