FIFA gene bir “orta şiddette depremle” sallandı.
Bu akşam oynanacak ABD ve İran milli takımları karşılaşması öncesinde, kısa süreli bir “bayrak krizi” yaşandı.
ABD takımının Twitter hesabında İran bayrağının sadece “yeşil, beyaz ve kırmızı” renklerini taşıyan görüntüsü yer aldı.
Aynısı Facebook ve Instagram hesaplarında da görüldü.
Oysa…
1980 yılında düzenlenen İslam Cumhuriyeti bayrağının ortadaki beyaz şeridi üzerinde “Allah’tan başka ilah yoktur” yazısı öyle tasarlanmıştır ki aynı zamanda bir lale veya nilüfere benzer. 1980’den önce bayrağın aynı yerinde Şah Muhammed Rıza Pehlevi’nin amblemi olan “İran’ın aslanı ve güneş” vardı.
Neyse ki bu kriz uzamadı.
Birkaç saat sonra ABD’nin internet hesaplarından kaldırıldı.
Yerine gerçek İran bayrağı konuldu.
……………..
FIFA nasıl bir küresel organizasyondur ki neresine dokunsan, hangi etkinliğe tanık olsan, neresini kazısan bir skandal fışkırıyor.
DOLAR GÖLGESİ
Saatlerce FIFA’yı konu edinen bir dizi izledim.“Örtüsüz, çıplak” FIFA.
Skandallarla, “kahverengi zarflar” içinde el değiştiren paralarla, üzerlerine dolar gölgesi düşmüş Dünya Kupalarıyla, Sezar Başkanlar ve Brütüs Genel Sekreterlerle yazılmış ve ekrana getirilmiş.
Katar’daki Dünya Kupası’nı izlerken zihninizin fonunda bunların özetini, kendi kendimden katkılar ve başka kaynaklardan bilgi ve yorumlarla harmanlayarak yansıtıyorum.
FIFA (Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği)
1904 yılında kurulmuştu.
Ortada para unsuru yoktu. Amaç sadece “tertemiz” rekabetti.
1974 yılına gelinceye kadar FIFA Başkanı Stanley Rous ile İsviçre’nin dağ havası kadar temiz bir organizasyon olarak devam etti.
Sonraları bir “Golyat’a (kutsal kitaplarda adı geçen dev) dönüşeceği” kimsenin aklından geçmezdi.
1974’te “sporun gücünün siyasi ve parasal güce dönüşebileceğini” düşünen Joao Havelange, FIFA Başkanlığı’na adaylığını koydu.
Rous’a meydan okudu.
Rous bu arada bir hata yapmış ve o yıllarda ırkçı olan Güney Afrika’yı FIFA’ya dâhil etmişti.
İtibarı sarsılmıştı.
Havelange hem bu itibar aşınmasından yararlandı, hem de kongrede oy verecek ülkelere ve delegelere kesenin ağzını açtı.
Böylece 11 Haziran 1974 kongresinde 68 oy alarak FIFA Başkanlığı’na seçildi. “FIFA’da seçimlerin dolarla tanışmasının miladıdır” 1974…
Havelange bu parayı nasıl bulmuştu?
Kampanyasında rol alan ve yıllar sonra FIFA Başkanlığı’na ipotek koyacak olan Sepp Blatter’in “marifetli” ilişkilerinden sağladığı kaynaklardan…
Havelange, Başkan seçildikten sonra 1975’te -çok marifetli- Blatter’i FIFA’ya “Teknik Müdür” olarak atadı.
Bu arada Coca Cola ile Blatter’in aracılığıyla çok sıfırlı sponsorluk anlaşması yapıldı.
Blatter ardından ADIDAS’a başvurdu.
Sonrasında KLM, Philips gibi küresel dev markaların FIFA’ya sponsorluklarını sağladı.
Artık FIFA’ya nehir gibi para akıyordu.
Blatter de bu marifetlerinin karşılığında ödülünü aldı. 1981’de FIFA’nın Genel Sekreterliği’ne getirildi.
HAPİSHANEYE 500 METRE
Bir önceki Başkan Rous’a itibar kaybettiren “ırkçı Güney Afrika’yı FIFA’ya dâhil etmek” gibi büyük bir yanlışı Havelange de yaptı.
1978 Dünya Kupası organizasyonunu “dikta rejimiyle yönetilen Arjantin’e” verdi.
Futbol “diktatörlerin göz boyamak ve vatandaşlarını uyutmak için sevdikleri bir alandır.”
Arjantin’de muhaliflerin işkence gördüğü cezaevinden sadece 500 metre uzaklıktaki statta Dünya Kupası finali oynandı. Cezaevinden yükselen feryatlar, tribünlerden alkış selialtında boğuldu, duyulmadı.
Arjantin’de Dünya Kupası “İnsan haklarını tanımayan rejimlerce satın alınan” öykülerinin ilki değildi.
1936’da Olimpiyatların ve Dünya Futbol Şampiyonası’nın Hitler Almanya’sında yapılması bunun yakın örneğiydi.
ARENA DEĞİL STADYUM
Daha sonra Franco döneminin bittiği İspanya’da Dünya Kupası düzenlendi.
Ama… Nasıl?
FIFA’ya ADIDAS’tan “dolar nehrini baraj gölüne çeviren” bir öneri geldi.
TV’ler geliştikçe izlenme haklarının fiyatları artmaktaydı.
ADIDAS yayın haklarının tümünü FIFA’dan alıp “bir çeşit genel distribütörlük” gerçekleştirdi.
ADIDAS Başkanı Horst Dassler ISL (International Sport and Leisure) adlı yeni bir şirket kurdu. Bu şirket İspanya’da oynanacak Dünya Kupası yayın haklarını FIFA’dan aldı.
Belgeselde şu cümle çok dikkat çekici. “FIFA Başkanı Havelange için önemli olan, Horst Dassler’in el altından kendisine ne vereceğiydi...”
Blatter de artık Genel Sekreterlik’le yetinemeyecek psikolojideydi, gözünü başkanlığa dikmişti.
BBC’nin Panorama programında yayınlanan belgesele göre “ISL, FIFA’nın üç kıdemli yöneticisine rüşvet vermişti.
Bu rüşvetin karşılığı olarak iki kez daha yayın pazarlama hakkını sürdürmüştü.
ISL, toplamda bu operasyonla 100 milyon dolar ödemişti.”
Genel Sekreter Blatter’in maharetiyle de FIFA artık dev bir imparatorluğa dönüşmüştü.
Ama FIFA’nın parası ADIDAS’a ait ISL’nin kontrolündeydi.
Netflix’te yayınlanan belgesele göre “ISL de Havelange’ye rüşvet vermekteydi.”
Ve…
Bir adres hatası bakın nelere yol açar.
ISL’nin Havelange’ye gönderdiği 1 buçuk milyon dolar rüşvet yanlışlıkla FIFA’ya geldi.
Blatter Genel Sekreter olarak bunu gördü. Eline müthiş bir koz geçirmiş oldu. Derhal belge olarak pençesine aldı. Havelange’ye gösterdi.
Bunlar yaşanırken 1994 Kupası’na gelinmişti.
Blatter, Havelange’yle “elindeki belge karşılığı dört yıl sonra başkanlığı kendisine bırakması konusunda anlaşır.”
Gerçekten de Havelange,
24 yıllık saltanatını noktalamak üzere Fransa’da başkanlığı bırakacağını açıkladı.
……………….
Yazının başlarında yazdım ya, FIFA yakın tarihi Sezar Başkanlar ve Brütüs Genel Sekreterlerle örülmüştür.
Ancak…
“Havelange’nin başkanlığı bırakacağını açıklaması yeterli değildi”, çok maharetli- Blatter’in Başkan seçilmesi için de “elden ele içi para dolu zarfların dolaşması” gerekecekti.
“Kahperengi” zarflar.
(“Kahperengi” Hande Altaylı’nın kitabının adıdır. Ve Kahverengi için bana esin kaynağı oldu.)
………………
“FIFA çıplak” yazısı devam edecek.