Öyle bir kadim uygarlık ki bütün kentlerini ve kutsal mekânlarını fay hatlarının kesiştiği, “depremin gözü” diyebileceğimiz “X” noktalarında inşa ediyor.
Su kanalları, kemerler, yollar yapıyor.
Taş yapı binaları 600 yıldan uzun süredir dimdik ayakta.
Deprem bilimleri için “Case Study (vaka analizi)” olarak fakültelerde öğrencilere okutulmakta.
Kristof Kolomb öncesi dönemden
söz ediyorum.
Ekvador’dan Şili’ye kadar çok geniş bir coğrafyaya 300 yıldan daha uzun bir süre egemen olan İnkalardan…
MÜHENDİS VE MİMARLAR
Amerikalı kâşif Hiram Bingham 1913’te “İnkaların çok iyi mühendisler ve mimarlar” olduğunu yazmıştı.
Olağanüstü mühendislik ve mimarlık yeteneklerinin en iyi örneği “dünyanın 7 harikasından biri” olarak seçilen Machu Picchu’dur.
Machu Picchu Antik Kenti adeta bulutlara asılı vaziyette, And Dağları’nın 2430 metre yüksekliğinde bir tepesinin zirvesinde yer alır.
100 yıllardır depremlere karşı dimdik ayakta.
Machu Picchu özel konumu nedeniyle yılın her gününde güneş ışınlarını gün batımına kadar direkt olarak alır.
Yapımı “şehircilik ve mimari adına bir mucize” olarak tanımlanıyor.
DEV TAŞLAR
Machu Picchu’da çimento veya benzeri bir bağlayıcı kullanılmadan duvarlar birbirine kenetlenmiş dev taş bloklardan oluşuyor.
Çok açılı kenarlar olarak kesilmiş taşlar dikkat çekiyor.
Bazılarının kesimleri 32 kenara kadar çıkıyor.
Taşlardan en büyükleri 3 metre uzunlukta ve 1 buçuk metre genişliğinde, 200 ton ağırlığındadır.
Özellikle tapınakların duvarları ilginçtir.
İçe doğru eğimli ve üst sıralara doğru çıktıkça incelen taşlardan örülmüştür.
Hem estetiktir hem dayanıklı.
En önemlisi, sismik sarsıntılara karşı tasarlanmış olmaları.
Yüz yıllardır dimdik ayaktalar.
Taşlar arasına incecik bir kredi kartı bile giremeyecek kadar sımsıkı kenetlenme dikkati çekiyor.
Aslında…
İnkalar öncesinde de Machu Picchu MÖ 4000’ler ile 2000’ler arasında planlanmış.
Yani İnkalar sıfırdan yapmamışlar.
Ancak kesin olan bir şey var ki o da burada yaşayan son kişiler onlardı.
İnka mimarisinin en önemli ve belirgin özelliklerinden biri olan ikizkenar yamuk şeklindeki bir İnka kapısı.
MEGA DEPREM
Peru’daki modern İnka kenti olan Machu Picchu’nun inşaatı MS 1450’de kaydedilen büyük deprem sonrasında planlandı.
Afete dayanıklı mimariyi çok ileri taşıdılar.
Binaların büyük kısmının altyapısı zaten vardı.
O nedenle İnkalar depremden sonra özellikle tapınağı tamamlamak için binayı farklı bir şekilde sürdürdüler.
Depremlerle, toprak kaymalarıyla, çığlarla, yani bütün jeolojik tehlikelerle nasıl bir arada yaşayacaklarını öğrenmişlerdi.
Başka şehirlerde de bunu devam ettirdiler.
Independent gazetesine göre, Amerikalı ve Brezilyalı bilim adamları Machu Picchu ve diğer bazı İnka şehirlerini “tektonik fay hatlarının kesiştiği noktalara” kurdular.
Çünkü…
Kullandıkları dev taşlar daha önceki depremlerde kırılan kayalardı.
Uydu görüntüleri de bu saptamayı doğruluyor.
Bazı kırıklar kuzeydoğudan güneybatıya, diğerleri ise kuzeybatıdan güneydoğuya uzanıyor.
Ve Machu Picchu şehrinin altında “X” işareti şeklinde kesişiyor.
Fay hatları ayrıca eriyen kar ve yağmur sularını doğrudan şehre yönlendirdiği için de kullanışlı.
Antik kentin kurulması için
harcanan enerjinin 3’te 2’si yer altındaki su tahliye kanallarını inşa etmek için harcanmış.
İnka taş mimarisi bugünkü depreme dayanıklı binalara esin kaynağı “14 radyokarbon çağını” başlatması.
MÜTHİŞ RAKAMLAR
İnka hükümdarları, devasa imparatorluklarını yönetmek için yaklaşık 40 bin km boyunca uzanan ve 3 milyon km kare alana erişim sağlayan yollar ağını inşa etmişlerdi.
O yollar hâlâ iyi durumda.
Amerika’daki en büyük ve en kapsamlı ulaşım sistemi olarak niteleniyor.
Bu nedenle 2014 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girdi.
İnka medeniyeti “hidrolik mühendisliğinde” de muhteşem başarılara imza atmıştı.
Kanallar, çeşmeler, su kanalları ve drenaj sistemleri ile etkili bir su sistemi…
Özellikle Machu Picchu yıl boyunca yağış alır.
İnkalar tarafından inşa edilen yer altı drenaj sistemi, antik kentin bugün hâlâ ayakta olmasının önemli
bir nedenidir.
İnka mühendisleri yakındaki dağ pınarından su çekmek için yer çekiminden yararlandılar.
Yağmur mevsimlerinde su taşmalarını kontrol etmek üzere “valfler” içeren eğimli bir kanal sistemi inşa ettiler.
İnkaların su kemerlerinin bir kısmı hâlâ kullanılıyor.
……………….
Not: Bu yazıda matematiksel.org, nereye.com, Independent’ten yararlandım.
Eski dostlar...
Sabah gazetesinde yazarken 12 yıl boyunca Güngör Mengi’yle odalarımız yan yanaydı.
Daha önceleri de tanışırdık ama Sabah’ta çok değerli bir dost kazandım.
Yan yana odalarımızdan diğerinde Zülfü Livaneli, tam karşımda ise Ercan Arıklı’nın odaları vardı.
Ne güzel yıllardı.
Önce sevgili Ercan’ı yitirdik, ardından sevgili Güngör’ü…
Güngör, mert, inandığı şeyi yazan, ödünsüz bir gazeteciydi.
Ayrıca, neşeli, hoş sohbet ve vefalı bir arkadaştı.
İyi sporcuydu.
Fenerbahçe’nin süratiyle ünlü futbolcusu Ogün Altıparmak’la yakın arkadaştılar.
“Yarıştıklarında Ogün’ü geçtiğini” anlatırdı.
Çok iyi yüzücüydü.
Gençliğinde yarışmalar kazanacak kadar iyi dans ederdi.
Çok iyi bir baba ve eşti.
Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın.
Ailesine ve dostlarına sabır ve başsağlığı diliyorum.