Bugünlerde Suriye Cumhurbaşkanı Esad, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı telefonla arayabilir mi?
“Olacak şey değil” dediğinizi duyar gibiyim.
Oysa...
Bu soruyu yazmamın bir nedeni, bir dayanağı var.
Anlatayım.
...............
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Ürdün Kralı Abdullah, Ortadoğu’da “Beşar Esad’ın cumhurbaşkanlığından ayrılmasını” en çok isteyen ve bunu her fırsatta açıklayan Suriye’ye komşu iki devletin liderleriydi.
Ancak...
Geçtiğimiz pazar günü hiç beklenmeyen bir şey oldu.
Suriye Cumhurbaşkanı Esad, Ürdün Kralı Abdullah’ı telefonla aradı.
Dünkü Le Monde’a göre, “Esad ile Abdullah” arasında yeniden “kardeşlik ilişkileri” konuşulmakta.
.........
Şimdi soruyu tekrarlıyorum.
Beşar Esad bir sürpriz daha yaparak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı da telefonla arar mı?
İki lider arasında “yeni bir sayfa açmak” konuşulur mu?
Kral Abdullah ve Beşar Esad’ın “kardeşlik ilişkileri” konsepti Erdoğan ve Esad arasında da dile getirilir mi?
“O kadar da uzun boylu değil” diye düşünülebilir.
Ama...
Ankara’ya bir telefon sürprizi gene de “ihtimal dışı değil.”
İKİ SÜVARİ
Aslında Türkiye ve Ürdün’ün Suriye rejimine karşı tavır koyuşları aynı iki kelimeyle özetlenebilir: “sert ve net...”
Nasıl ki Türkiye Şam rejimine karşı ÖSO’yu (Özgür Suriye Ordusu) eğitti, donattı, destekledi, destekliyor...
Ürdün de “Arap-Batı destek kuruluşu” olan MOC’yi (Askeri Operasyon Merkezi) topraklarında ağırladı, ağırlıyor.
Dünkü Le Monde “Beşar Esad bunu asla unutmadı. Ancak iki lider geçmişi silip atmak istemeseler de yeni bir sayfa açmaya hevesli görünüyorlar” yorumunu yaptı.
Sessiz ve derinden
Elbette...
Beşar Esad “akşam rüyasında Beşar Esad’ı görmüş, duygulanıp ertesi gün telefona sarılarak onu aramış” olamaz.
Eylül ayında Ürdün ve Suriye’nin diplomatları arasında bir dizi ikili görüşme gerçekleşmiş.
Son BM Genel Kurulu’nun oturum aralarında iki ülke Dışişleri bakanları bir araya gelmişler.
Aralarında Savunma Bakanı’nın da olduğu birkaç Suriye Bakanı Ürdün başkenti Amman’a gitmişler.
Bir Ürdün Parlamento Heyeti’nin Şam’a resmi ziyarette bulunması planlanmış.
Kral Abdullah, yeni ABD Başkanı Joe Biden’a -2020’de yürürlüğe giren- “Sezar Yasası” bağlamında “Suriye’ye ve Suriye’yle iş yapacak ülkelere yaptırımların kaldırılması” için ricacı olmuş.
Suriye’deki oyunun efendisi Rus Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmek için Kral Abdullah Rusya’ya gitmiş.
Putin’in de bu sürece “olumlu bakmasını” sağlamaya çalışmış.
Ürdün’ün bir kâbusu da “sınırın Suriye tarafında İran yanlısı milisleri karşısında bulmak...”
Bunu da önlemek çabasında.
“İki ülke arasında ekonomik ilişkilerin canlandırılması ve bu bağlamda aralarındaki sınır kapısı Jaber-Nassib’in açılması” dâhil aşamalar saptanmış.
Ürdün Ticaret Odası Başkan Yardımcısı “Pazar payımızı yeniden kazanmaya çalıştığımız Irak’ın yanı sıra Suriye’yle de ekonomik iş birliğinin güncellenmesi acil ihtiyaçtır” diyor.
Amman “Suriye’nin yeniden yapılanma çalışmaları için merkez olmak” istiyor.
AKORTSUZ SES
Ancak...
Henüz akordu yapılamamış sesler de var.
Kudüs Ortadoğu Politikaları Araştırma Merkezi Direktörü Oraib Al-Rantavi’nin görüşü şöyle:
“Bu yaklaşım değişikliğiyle Ürdün
köprübaşı görüntüsü vererek, bölgesel konumunu güçlendirmeyi” de umuyor. Gözlemcilere göre “siyasi normalleşmeden” bahsetmek için henüz çok erken.
“Yakınlaşma” moral yargıların yerinin olmadığı bir “reel politik (gerçekçi politika)” meselesidir.
Suriye’de rejim değişikliğine dair bir işaret yok.
Esad iktidarda kalacak.
Komşumuz Suriye’yle birlikte yaşamak zorundayız.
ŞAM VE ANKARA
“Açık istihbarat” olarak belirteyim ki Türkiye ile Suriye rejimi arasında da bir süredir görüşmeler yapılmakta.
Daha çok “iki ülkenin istihbarat kuruluşları” arasında diyalog sır değil.
Belki...
Bilmediğimiz, dile getirilmeyen, medyaya yansımayan başka iletişim kanalları da devrede olabilir.
Kudüs Politika Araştırmalar Merkezi Direktörü’nün yukarıda yansıttığım “Yakınlaşma, moral yargılarının olmadığı reel politik meseledir” yorumu da gösteriyor ki...
“Devletler arasında ebedi dostluklar, düşmanlıklar yoktur. Devletin yararları vardır.”
MUHALEFET KAYBETTİ
Hollanda merkezli Ortadoğu uzmanı Mouin Rarbbani bir ipucu vermekte.
“Ürdün tek başına hareket etmiyor, diğer Arap ülkeleriyle koordinasyon halinde...”
Ve...
Bu yeni yaklaşımı “Suriye’de muhalefetin kaybettiği” gerekçesiyle açıklıyor.
Türkiye’yi de içeren söylemi şöyle:
“Türkiye ile birlikte isyancıların -arka üssü- olan Ürdün için bu değişim çok önemli. Ürdün, muhalefetin kaybettiği kanısıyla davranıyor.”
Ve...
Gene Türkiye’nin değerlendirmesi gereken bir öngörüyle devam ediyor:
“Bölgesel düzeyde ilişkiler asla 2011’den önceki haline dönmeyebilir.
Ve...
Suriye’de -Şam’ın kontrolü dışındaki ülkenin kuzey batısı ve kuzey doğusu dışında- sorunlar çözülmeden kalabilir.
Ancak...
Ortadoğu yeni bir aşamaya, çatışma sonrası aşamaya giriyor...”
SAM AMCA FAKTÖRÜ
Bu gelişmelere Amerika takoz koyacak mı?
Birkaç gün önce ABD Dışişleri Bakanlığı, “Şam ile herhangi bir normalleşmeyi öngörmediğini ve hiçbir ülkeyi buna teşvik etmediğini” açıkladı.
Belki de bu nedenle Şam’a Ürdün Havayolları’nın seferleri henüz başlayamadı.
Karşılıklı diplomatik temsilcilikler açık ama “büyükelçi değişimi” henüz gündemde değil.
........
Son kez yazının başındaki soruya dönelim.
“Bir akşam ansızın Beşar Esad Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da telefonla arayabilir mi?”
Ortadoğu’ya ait hiçbir şey şaşırtıcı olamaz.