Dünya kendi dilinde de olsa, sallanmadan önce yüksek sesle ve net bir şekilde konuşur.
Dünyayı çaprazlayan fay sistemlerinin karmaşıklığı içinde zaten dünya sürekli homurdanıyor ve gümbürdüyor.
Ama…
Büyük depremlerin öncesindeki dünyanın dilini algılamak için “yapay zekâ” bir süredir insanlığın hizmetinde.
Örnekler vereyim…
ÇİN
Çin bilim adamları, fay bölgelerinin üzerindeki manyetik alanlarda değişikliklerin sebep olduğu depremler üzerinde çalıştılar. Dünyanın iyonosferindeki elektrik yüklü parçacıklarda dalgalanmaları araştırdılar.
Pekin’deki Deprem Tahmin Enstitüsü’nden Jing Liu başkanlığındaki bir grup sonuç alabildi.
2010 başlarında California Baja’yı vuran depremin merkez üssü üzerindeki atmosferik elektronlarda bozulmaları 10 gün öncesinden saptadı.
Daha sonra 2018’de uzaya fırlattığı Seismo-elektromanyetik uydusu ile çalışmalarını ileri aşamalara taşıdı.
Geçen yıl da Çin’in Pekin’deki Deprem Ağı Merkezi’ndeki bilim adamları, Mayıs 2021 ve Ocak 2022’de Çin ana karasını vuran depremleri 15 gün öncesinden saptayabildiler.
Bulgularına göre, depremden iki hafta öncesinde iyonosferdeki elektronların yoğunluğunda büyük düşüşler olmuştu.
Ancak… Gene de bulguların kesin yer ve büyüklük aşamasına gelmesi için daha zaman var.
İSRAİL
İsrail merkezli başka bir grup iyonosferdeki elektron değişikliklerini değerlendiren yapay zekâ kullanarak “büyük depremleri yüzde 83 doğrulukla 48 saat önceden tahmin ettiklerini” iddia ediyorlar.
Kudüs İbrani Üniversitesi’nden bir ekibe göre, “fiber optik hatları erken deprem belirtilerini yansıtıyor.”
Araştırma öncelikle “internet iletişimi için kullanılan denizaltı fiber optik kablolar olmak üzere iletişim ekipmanlarının yapay zekâyla diyaloğu” fikri üzerine planlanmış bulunmakta.
JAPONYA
Büyük depremlere karşı ileri teknolojilere sahip olan Japonya’daki bilim adamları ise gene yapay zekâ kullanarak “deprem bölgeleri üzerindeki su buharı değişikliklerini değerlendiriyorlar.”
Testler “bu tahminlerin yüzde 70 doğru olabileceğini” gösteriyor.
“Bir ay sonrası bir depremi” haber verebiliyor.
………………..
Havadaki değişiklikler, fırtınalar, sel tehlikesi yaratabilecek şiddetli yağmurlar yapay zekâyla saptanabildiğine göre depremlerin de yapay zekâyla öngörülmesi gerekir.
Sonuç…
Veri toplama, iletişim ağları, bulut bilişimindeki teknolojik devrimle birlikte gerçek zamanlı büyük veri analizi yapılarak erken uyarılar için akıllı deprem tahmin modelleri geliştirilmekte.
ÜÇ SÜTUN
Depremin önceden tahmini, depremin gerçekleştiği anda büyüklüğü ve yeri, deprem sonrası kurtarma işlemlerinin en hızlı ve rasyonel şekilde yapılması için yapay zekâ programları vazgeçilmez önemde.
Yani…
Her deprem sonrası yardım ekiplerinin ve yardımların yönlendirilmesi, kurtarma ekiplerinin, taşıyıcı araçların kurtarma ekipmanlarının en verimli şekilde nasıl dağılacakları ve kullanılacakları “gerçek zamanlı veri analiziyle yapay zekâ” tarafından düzenlenir.
Daha önce yapılmış planlar olabilir ama depremin şiddet dağılımı merkezi değiştiği anda o planlar artık geçersizdir.
Devreye hemen yapay zekâ girmelidir.
Olası bir İstanbul depremi için şimdiden “önceden haber verme, deprem yerleri ve büyüklüğünü bildirme, gerçek zamanlı veri işleme ve değerlendirme” ile yapay zekânın devrede olması mutlaka sağlanmalıdır.
Hem de herhangi bir arızaya karşı yedeğiyle birlikte.
…………………
İsrail Kudüs Üniversitesi’nin “deniz altı fiber kablolarını depremi önceden gösteren yansımaları ve yapay zekâyla diyaloğunu” yukarıda yazmıştım.
Olası bir İstanbul depreminde Marmara deniz altı fiber kablolarının yapay zekâyla diyaloğu düşünülebilir.
Dünyada her yıl yaklaşık 500 bin deprem oluyor.
Bunlardan çok azını hissedebiliyoruz ama 500 bin depremin her biri milyonlarca veri yansıtıyor.
İşte bilim adamları bunları inceleyerek ve yapay zekânın gerçek zamanlı değerlendirmeleri için diyalog modelleri hazırlayarak ciddi çalışmalar yapmaktalar. Temel motivasyon insan hayatı…
Dünkü yazımda “deprem robotları yaşam ile ölüm arasındaki farktır” diye yazmıştım.
Bunu gerçeği “yapay zekâ” ile de vurgulayabiliriz.