Dün “Dünya Çocuk Hakları Günüydü…” İnsan Haklarının en kutsalı “yaşama hakkıdır.”
Ne yazık ki dünyanın her yerinde çocuklar ölüyor, öldürülüyor.
Özellikle de 7 Ekim Hamas’ın barbarca saldırısı ve -hâlâ sürmekte olan- çok daha fazla çocuğun hayatını yitirdiği İsrail bombardımanlarıyla binlerce çocuğun yaşamlarını yitirmesi yüreklerimizi kanatıyor. Çocuk ölümleri istatistik rakamlarının çok ötesinde büyük trajedidir.
Dualarımız yaşamlarını yitiren
o küçük melekler için…
Dünya Kamuoyu en çok da bu çocuk ölümlerinden etkilenmekte.
“Ateşkes” için küresel baskı yoğunlaşmakta.
ATEŞKES ÇOK YAKIN
Dünkü Financial Times’e göre “birkaç günlük geçici ateşkes” yakın. Hamas’ın Doha’daki siyasi ofisine ev sahipliği yapan Katar “arabulucu” yolunda.
ABD, CİA ve İsrail’in Mossad’ı arasında mekik diplomasisi yürütüyor.
Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdülrahman el Tani Pazar günü gazetecilere “son birkaç günde iyi ilerlemeler kaydedildiğini, ateşkes için küçük engellerin kaldığını” açıkladı.
Beyaz Saray’ın Ortadoğu danışmanı -Suriye’deki Kürt oluşumunun hamisi-
Bratt McGurk her taşın altında olduğu
gibi buradan da başını çıkarttı.
Bahreyn’de düzenlenen bir konferansta “İsrail’in Gazze’ye saldırılarına ara vermek üzere olduğunu, insani yardım ve yakıt akışının -rehineler serbest bırakıldığında- gerçekleşeceğini” söyledi. İsrail’in tavrı “önce mümkün olduğu kadar çok sayıda sivil rehinenin serbest bırakılması ve ondan sonra ateşkese geçilmesi.”
İsrail saldırıları birkaç gün duraklayacak.
Ancak…
“Her gün belirli sayıda İsrailli rehinenin serbest bırakılması ve duraklamanın son günü rehinelerin tamamının serbest bırakılmış olması” şartıyla…
Bu arada Gazze’ye insani yardım için izin ve -Hamas tarafından kullanılmaması şartıyla- yakıt da verilecek.
Buna karşılık Hamas da “İsrail hapishanelerinde tutulan 150 Filistinli kadın ve çocuğun serbest bırakılmasını” dayatıyor.
YA HEP YA HİÇ
Doha’da müzakerelere yakın
kişiler “kayda değer ilerlemeler olduğuna” işaret ediyorlar.
Henüz netleşmeyen ayrıntılardaki pürüzlerden bazıları şöyle:
Hamas “5 günlük bir duraklama” istiyor. İsrail ise “bu sürenin daha kısa olmasında” ısrarlı.
Ayrıca…
“Serbest bırakılacak Filistinli mahkumların nereye gidecekleri” de bir sorun. “Serbest bırakılacak Filistinli mahkum kadın ve çocukların nereye gideceklerinin bir sorun oluşturmasının” sebebine dair bir açıklama yok. Bu neden önemli ki?
CBS’nin “Face the Nation” programında Amerika’nın
görüşü şöyle oldu:
“Her şey üzerinde anlaşmaya varılana kadar hiçbir şey üzerinde anlaşmaya varılmadığı mantrası geçerlidir. Henüz yürürlükte bir anlaşmamız yok.”
İsrail’in ABD büyükelçisi Michael Herzog ise ABC televizyonun “bu hafta” programına yaptığı açıklamada “önümüzdeki günlerde önemli sayıda rehinenin Hamas tarafından serbest bırakılabileceği umudunda olduğunu” söyledi.
SAVAŞ KABİNESİNDE BÖLÜNME
Rehinelerin “birkaç günlük duraklamadan önce serbest bırakılmaları” neden önemli?
Bunun cevabı İsrail’in saygın gazetesi HAARETZ’de…
Gazeteden satırlar yansıtıyorum:
Katar ve ABD, “Hamas ve diğer örgütler
tarafından tutulan 70 anne ve çocuğun tamamının serbest bırakılmasını” öngören geçici bir ateşkes anlaşması için çalışıyor.
Ancak Hamas, “bunlardan yalnızca 53’ünün (başka bir versiyonda 50’sinin) yerlerini kesin olarak tespit edebildiğini ve bunları toplayıp serbest bırakılmaya hazırlamanın zaman alacağını” iddia ediyor.
Anlaşma taslağında “İsrail’in elinde bulunan 150 Filistinli kadın ve çocuğun da serbest bırakılması” yer almakta.
İşte bu noktada İsrail tarafı başta savaş kabilesi olmak üzere “tek bir görüşte birleşmiş” değil.
Ulusal Birlik Partisi’nin bakanları “İsrail’in bu fırsatı değerlendirip, kurtarabileceği herkesi derhal kurtarması” gerektiği görüşünde.
Son günlerde “Hamas esaretinde 4 rehinenin öldüğüne/öldürüldüğüne” dair raporlarına dayanarak “her şeyden önce rehineler kurtarılmalı” inancındalar.
Buna karşılık İsrail Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı, üst düzey askerler, askeri istihbarat Shin Bet yöneticileri ise “Gazze’yi döven ivmenin durdurulmaması, Hamas üzerindeki askeri baskının yoğunlaştırılması gerektiği” inancındalar.
“Hamas lideri Yahya Sinwar’dan daha fazla ödül koparmanın tek yolunun zor kullanmaya devam olduğu” tezini savunuyorlar.
Ve…
“Birkaç günlük ateşkes/duraklama anlaşmasına varılmadan önce asgari 70 kadın ve çocuk rehinenin tamamının serbest bırakılmaları” için koşul dayatıyorlar.
Her iki taraf da anlaşma
olsa bile Hamas’ın zaman kazanmak için ateşkesi uzatmak üzere oyun içinde oyunlar kurabileceğini biliyor.
Başbakan Netayahu’nun son pozisyonu ise henüz belirsiz. Hükümeti içinden de sıkıştırılıyor.
Cumartesi gecesi savaş kabinesinden daha geniş bir kabine toplantısının planlanması bunun bir göstergesi.
3 FAKTÖR
İsrail’de Netanyahu’nun durumunu biraz olsun sağlamlaştıracak 3 faktör şöyle:
1) Hamas’ın elindeki rehinelerin serbest bırakılması.
2) Tünellerin yok edilmesi.
3) Üst düzey Hamas komutanlarının ortadan kaldırılması.
…………………..
“Rehineler” aşaması hâlâ
net değil.
“Tünellere” gelince…
Epeyce tünel bulundu.
Dün de Şifa Hastanesi’nin
altında 55 metrelik bir tünel ve
oraya açılan 15 metrelik kuyu ve merdivenler ortaya çıkarıldı.
Ama…
Tüm tünellerin ortadan kaldırılması ve kullanılmayacak şekilde tahrip edilmesi hayli zaman gerektiriyor.
Hamas’ın üst düzey komutanlar ise Gazze’nin güneyindeki tünellere uzaklaşmışlar bile. “İlk 5 komutanın daha altında olan bazı komutanların etkisiz hale getirildiği” söylenmekte.
Ancak hedefteki Başkomutan Sinwar -en azından şimdilik- nerededir bilinmiyor.
……………………..
Yazıya “dualarımız savaşta yaşamlarını yitiren minik melekler için” diyerek noktayı koyuyorum.