2020 için “deccal yılı” metaforu yapanlar da var.
İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana “korkunun en üst düzeyde olduğu yıl 2020...”
Daha geriye gidelim; veba salgını için “Cennete bilet” denirmiş.
“Bu dünyadan erken kurtuluş müjdesi” olarak yutturulurmuş toplumlara.
Şimdi böyle bir biletin ne satıcısı var, ne alıcısı.
......................
Ama...
“Şeytanlaştırma” gene var.
Koronavirüsü Trump “China virus/Çin virüsü” diye adlandırıyor.
Çin’i “bu virüsü üretmekle suçluyor.”
Yeni bir “soğuk savaş” dönemi başlatıyor.
Buna karşılık Çin de koronavirüsü “ABD’nin ürettiğini ve Vuhan’a bıraktığını” iddia ediyor ama bu iddia zayıf kalıyor.
Alıcısı yok.
Amerika’da Çin gerçekten “şeytanlaşma” sürecinde.
Duygusal tepkiler o kadar yüksek ki Çinlilere “terörist” gözüyle bakma eğilimi başladı.
Amerika’da bir Vietnamlının lokantasının camına “Çinli değilim” diye afiş yapıştırması bir örnektir.
Vietnamlılar da Çinliler gibi çekik gözlüdürler ya...
ABD’nin Çin’e karşı soğuk savaşı bakalım dünyaya da yayılacak mı?
......................
Astrolojide de Çin dışlanmakta.
Okuduğum bir yazıdan satırları yansıtayım...
Eğer bir kişinin astroloji haritasında “kuzey düğümü” ölü ya da kötü durumda ise virüsler onu çok daha rahat etkiliyor.Astrolojide “kuzey düğümü” virüsleri temsil ediyor.
Bunun nedeni aslında öyle kuzey düğümü ve Satürn’ü iyi durumda olunca etrafında görünmez bir kalkan olduğundan değil.
Nedeni, kişinin çok daha titiz ve temiz olmasından.
Astroloji haritasında Türkiye’nin Satürn’ü en yüksek konumda.
Çünkü Türk milleti diğer ülkelerdeki insanlara göre çok daha temiz ve titiz.
Astroloji haritasında Çin’in ise Satürn’ü ölü ve kötü durumda.
Özetle...
“Bir yerlerde hata yaptığını gösteriyor.”
Çin’in “kuzey düğümü” de iyi bir durumda değil.
.....................
Sözün kısası...
İkinci Dünya Savaşı sonrasının soğuk savaş yıllarını hatırlayalım.
ABD ve Batı’nın ortak düşmanı “Sovyetler Birliği’ydi...”
Şimdi o yılların Sovyetler Birliği rolü Çin’e yüklenmekte.
Koronavirüs nedeniyle her ölümün duygusal faturası Çin’e çıkarılıyor.
Elbette evlere kapanmanın ve bunun getirdiği çok boyutlu olumsuzlukların da öyle...
Dünya nüfusunun 3 milyarı evlerinde kapanmış durumda.
Korku ve kaygı içinde.
Müthiş bir gerginlik.
Sadece sağlık açısından değil...
Bu “karantina süreci” bittikten sonrasının nasıl olacağı.
İşine devam edebilecek mi?
İşten çıkarılmışsa yeniden iş bulabilecek mi?
Eski gelir seviyesinde kalabilecek mi?
.....................
Yazıyı bir anıyla bağlayayım...
Talat Aydemir’in 22 Şubat ihtilal gecesi yaşanmış bir olay...
Milliyet gazetesinde yıllarca yazı işleri müdürlüğü yapan sevgili Zeki Sözer o zamanlar Dünya gazetesi Ankara temsilcisi.
Zeki “çekik gözleriyle” Uzakdoğululara benzer.
İhtilal gecesi telefonunu kullanmak için bir evin kapısını çalar.
Gecenin bir saatinde dışarıda silahlar patlarken, zaten tedirgin olan evin hanımı kapıyı açar.
Karşısında çekik gözlü Zeki’yi görünce çığlık çığlığa bağırmaya başlar.
“Eyvaaaah! Japonlar bastı...”
O hale gelmek üzereyiz ki kapımıza bir Çinli gelse feryadı basacağız...