Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

İlk atom bombasının babası Amerikalı bilim insanı Dr. Robert Oppenheimer için üçüncü ve son yazı…

……………...

Yıl 1967… Fırtınalı ve yağmurlu bir öğleden sonra…

Karayipler’deki Carval kayalıkları, Congo ve Lovango adaları arasında bir tekne…

Suyun derinliği 20 metre.

Güvertede kimse konuşmuyordu.

Kitty, içinde eşi Dr. Oppenheimer’in külleri bulunan kavanozu denize attı.

Kavanoz dalgalı denizin dibinde kayboluncaya kadar teknedekiler sessizce izlediler.

Kitty, kısık bir sesle “eşi Robert’le bu konuyu konuştuklarını” söyledi.

Haberin Devamı

“İstediği yer burasıydı” dedi.

……………..

Kitty, 27 Ekim 1972’de öldü.

Külleri beş yıl önce eşi Robert’in kavanozunun bulunduğu aynı noktada denize bırakıldı.

…………….

Bu satırlar tarihin ilk atom bombasının babası Robert Oppenheimer’in yaşamını anlatan “Amerikalı Prometheus” kitabından.

Tarihi değiştiren nükleer devrimin bir numaralı ihtilalcisi böyle bir “son” istemiş.

Küllerinin bulunduğu kavanoz hâlâ o kayalıkların önündeki denizin dibinde mi?

Bilemem.

Ama…

Onun başında bulunduğu Manhattan projesinde çalışan yüzlerce bilim adamı ve binlerce teknisyenin ürettikleri iki atom bombasının atıldığı Hiroşima ve Nagasaki’de yarım milyona yakın Japon birkaç saniyede küle dönüşmüştü.

Onların külleri kavanozlardan yoksun, nükleer serpintiler olarak rüzgârlarla savrulmuş, değdiği insanlara kanser taşımıştı.

…………………

Dr. Oppenheimer’in filmi bu hafta vizyona giriyor.

Hayatını anlatan tuğla kalınlığındaki kitabı okudum. Duygulandım.

Film de dilerim ki etkileyicidir.

Celladına göz kırptı

Ünlü fizikçi J. Robert “Oppie” Oppenheimer bir kanepede oturuyor ve iki çocuğu, kızı Toni ve oğlu Peter’a kitap okuyor.

MESİH

Dr. Oppenheimer “tarihin ilk atom bombasının babası” olarak büyük bir şöhrete dönüşmüştü. ABD ve dünya medyası onu göklere çıkarıyordu.

LIFE dergisi Dr. Oppenheimer için “Bilimin tanrısı” başlığını atmıştı. Medya ondan “Mesih”
diye bahsediyordu.

Tarihi değiştirmişti, savaşı noktalamıştı.

Ama... Dr. Oppenheimer bundan mutlu değildi. New Mexico’daki üste takdir belgesi alırken şöyle demişti:

“Bu gururun derin bir endişeyle karışık yaşanması gerekiyor. Atom bombaları savaşan bir dünyanın veya savaşa hazırlanan ulusların envanterine yeni silahlar olarak eklenecek, insanlık günün birinde Los Alamos (atom bombasının üretildiği gizli üs) ve Hiroşima adlarına lanet edecektir. Bu dünyanın halkları birleşmeli,
aksi takdirde yok olacaklar.”

Haberin Devamı

Celladına göz kırptı

J. Robert Oppenheimer’in 1960 Japonya ziyaretinden gazete kupürleri… (Fotoğraf: Japan Today)

ZAVALLI KÜÇÜK ADAMLAR

Oysa…

Dr. Oppenheimer Hiroşima’ya atom bombasının atılmasından yana
 tavır koymuştu.

Hatta…

“Tam etki yapması için fırtınalı ve sisli bir gün olmamasına dikkat edin. Bomba uygun yükseklikte bırakılsın”  gibi tavsiyelerde de bulunmuştu.

Ama…

Yüz binlerce insanın ölümünden
sonra, düşüncelere dalmış ve yaşamını yitirecek Japonlar için “Zavallı küçük adamlar” diye mırıldanmıştı.

İSTİFA

Öylesine üzgündü ki hidrojen bombasıyla devam edecek olan Los Alamos üssündeki başkanlık görevinden istifa etti.

ABD’nin hidrojen bombası yapmak sürecine karşı sosyal ve siyasal hareketin içinde yer aldı.

Haberin Devamı

Başkan Truman’a “Ellerinin kanlı olduğunu” söylediğini yazmıştım.

Truman ve daha sonraki Başkan Eisenhower, güvenlik örgütü FBI’ın da uyarılarıyla Dr. Oppenheimer’i mimlemişlerdi.

“Onun Komünist Partisi üyesi olduğu, hidrojen bombası yapımına Moskova’nın talimatıyla karşı çıktığı, eşinin, kardeşinin ve Berkeley Üniversitesi’ndeki yakın arkadaşlarının da Komünist Partisi üyesi olduklarını” içeren kabarık bir dosyası vardı.

İzleniyordu, telefonları dinleniyordu.

Hatta…

Los Alamos’taki üste binlerce kişinin başına getirildiğinde de bu bilgiler devletin elindeydi.

Ama “eşsizdi…”

Ve Sovyetler Birliği’yle ilişkisine dair hiçbir kanıt hatta işaret bulunamamıştı.

Dr. Oppenheimer hidrojen bombası projesinden istifa etti.

Ama bu kez AEC (Atom Enerjisi Komisyonu) danışma heyeti başkanlığına seçildi. Güvenlik soruşturmasında da geçmişti.

Celladına göz kırptı

Cadı avını başlatan senatör McCarthy, “McCarthy’cilik Amerika’ya ihanettir” başlıklı gazeteyi gazetecilere gösteriyor.

Celladına göz kırptı

Hiroşima’ya “Little Boy” adlı tarihin ilk atom bombasını atan Enola Gay adlı uçağın rotası…

CADI AVI ŞEHİDİ

O görevinin yanı sıra İleri Araştırma Enstitüsü’nün başına geçti.

Konferanslar veriyordu.

Kamuoyunda eskisi gibi “ilah” mertebesinde değildi ama aktifti.

Hidrojen bombasına karşı etkinliklerde başı çekiyordu.

Üzerindeki “komünist kuşkuları” da yoğunlaşmaktaydı.

1949’da Sovyetler Birliği ilk atom bombasını üretti ve patlattı.

Her şey değişti.

Hidrojen bombası için Beyaz Saray bilim adamlarına “Gaza basın” işaretini verdi.

Ve senatör McCarthy’nin Hollywood’da ve ünlü edebiyatçılar arasında sürdürdüğü cadı avının kapsamına bilim adamları ve Oppenheimer de girmişti.

1953’te Dr. Oppenheimer’in rakibi olan, onun başarılarına kompleks duyan bilim adamları ihbar mektupları yağdırmaya başladılar.

Oppenheimer’e “Atom Enerjisi Komisyonu’ndan
istifa et
” denildi.

Dr. Oppenheimer reddetti.

Bunun yerine, “Beni sorgulayın” diye önerdi.

Sorgulama başladı.

Oppenheimer çetin cevizdi.

Kendinden emindi.

O kadar ki celladı Senatör McCarthy ile asansörde karşılaştığında göz kırpmış, böylece senatörle dalga geçmişti.

Ne var ki üç hafta süren soruşturma sonunda Dr. Oppenheimer’in Sovyetler Birliği için casusluk suçlamalarından aklanmış -olmakla beraber- “güvenlik (gizli bilgilere erişebilirlik) yetkisi iptal edilmişti.

Bu karardan sonra uzun süre Dr. Oppenheimer daha düşük profilli bir yaşam sürdürdü.

Karayipler’deki Stjhon adasındaki sahil evinde uzun tatiller yaptı.

Celladına göz kırptı

YENİDEN KANATLANIYOR

Zamanla Dr. Oppenheimer “modern bir Galileo veya Sokrates” olarak yorumlandı.

1963’te Beyaz Saray’da kabul edilerek “Enrico Fermi” ödülü sunuldu.

Fransa, İngiltere ve Almanya’dan da ödüller alıyordu.

Japonya’ya da gitti.

Yarım milyona yakın Japon’un ölümünden kendini sorumlu tutan Oppenheimer için çok zor bir seyahatti. Gene de itibarı yeniden kanatlanmıştı.

2019’da A. Vassiliev’in KGB arşivlerini incelerken aldığı notlar açıklandı. “Dr. Oppenheimer’in Sovyetler Birliği istihbaratının teşebbüslerine rağmen asla onlara yüz vermediği, Moskova için çalışmadığı” ortaya çıktı.

Ve 2022’de AEC’nin devamı olan ABD Enerji Bakanlığı “1954’teki güvenlik izni iptalinin hükümsüz olduğuna” karar verdiğinde Dr. Oppenheimer Karayip Denizi’nde bir kavanozun içindeki küllerden ibaretti.