Bizden bir yıldız
ABD Başkanı Biden’ın “kanser” algısı yaratan söylemi Beyaz Saray açıklamasıyla “yalanlandı.”
Meğer “Kovid virüsünü” almış. …
Biden’ın zaten “titreşimli” olan grafiği daha da aşağıya çekildi.
“Biden’ın görevi bırakması ihtimali” bile konuşulmakta.
Önümüzdeki seçime kadar yardımcısı Kamala Harris ABD’yi yönetirse herhalde şu netameli süreçte Batı demokrasileri için bir “artı” oluşturmaz.
Biden görevi sürdürürse de zaten “gidici” gözüyle bakılıyor.
Beyaz Saray için önümüzdeki seçimde demokratların olası Başkan adaylığına en yakın isim Barack Obama’nın eşi Michelle Obama…
O da Bill Clinton’ın eşi Hillary Clinton gibi kuyruklu yıldız gibi parlar ve gider…
TRUMP KÜKRÜYOR
Trump ise ünlü Hollywood şirketi Metro Goldwyn Mayer aslanı gibi şimdiden kükremekte.
Cumhuriyetçi Parti’nin en güçlü adayı.
Seçilme şansı da en yüksek görünen o.
Trump’ın Beyaz Saray’a dönmesi halinde küresel oyunun senaryosu yeniden yazılacak.
NATO’ya ve Avrupa Birliği’ne pek de sıcak bakmayan…
Putin’e daha yakın…
İran’la nükleer anlaşma yapan bir Trump’ın, Beyaz Saray’a dönüşünden bahsediyoruz.
Ve de Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’la özel diyaloğu olan…
Biden’ın tam tersi…
TÜRK SENATÖR
Yani…
Bugünün mercekleriyle bakılırsa yarınlar için öngörüler çok yanıltıcı olabilir.
Bu arada ABD bayrağında her devleti temsil eden yıldızlardan birine, “görünmeyen bir hilal” eklenme olasılığına da işaret edeyim.
Donald Trump “Pensilvanya eyaletinin senatörlüğü için Prof. Doktor Mehmet Öz’ü desteklediğini” açıkladı.
Mehmet Öz -daha önce de yazdım- ABD’ye gidip yerleşen Prof. Dr. Mustafa Öz’ün oğludur.
Amerika’da doğmuştur.
Mehmet Öz de babasının izinden yürüdü.
Müthiş bir kalp ve damar cerrahıdır.
“Amerika’nın doktoru” seçilmişti.
Yıllar önce konuştuğumuzda “sağlık sektörüne daha iyi hizmet verebilmek için artık sağlık politikasında söz sahibi olması gerektiğini, o nedenle siyasete gireceğini” söylemişti.
TV YILDIZI
20 yılı aşkın süredir Amerikan’ın en fazla izlenen TV programlarından birini yaparak ciddi bir kazanç birikimi gerçekleştirdi.
Senatör seçilmek için önemli “parasal fona” artık sahip.
Dışarıdan destek fonları da sağladı.
Trump neden Dr. Mehmet Öz’ü desteklediğini “One America News”e verdiği röportajla şöyle açıkladı:
Oz’u (İngilizce de “Ö” olmadığı için “Oz” diyor) uzun zamandır tanıyorum ve
yıllar boyunca bana hep çok hoş davrandı. Ve bilirsiniz, işin doğrusu, bu sizi etkiliyor.
Oz’un programına katılmıştım.
Ondan gerçekten hoşlandım.
Çok sağlıklı olduğumu, bir örnek gibi algılanmam gerektiğini söyledi.
Onu sevdim.
Gerçi “Eğer birkaç kilo verirsen daha iyi olur” dedi ama sorun değil.
Dr. Öz, ilk kez 2004 yılında efsane program “The Oprah Winfrey Show” konuğu olmuştu.
Ve ilk patlamasını böyle yapmıştı.
Sonra yıllar boyu kendi televizyon programını sundu.
Dokuz kez Emmy Ödülü aldı.
ARENA’DA
4 Haziran’da yapılan ön seçimleri -Trump’ın da rüzgârını arkasına alarak- kazandı.
Cumhuriyetçi Parti Pensilvanya adayı oldu.
Rakibi Demokrat Parti’den Fetterman anketlerde sırasıyla 9.6 ve 4 puan önde gözüküyor.
Fetterman inişte, Öz ise çıkışta.
Biden inişte olduğu için Demokrat Partiye azalan rüzgâr, Fetterman’ın yelkenlerini de giderek daha az doldurmakta.
Fetterman kampanyasını çoktan başlattı bile.
Bütün yerel televizyon, radyo kanallarında ve gazetelerde yer alıyor.
Öz ise ancak şimdilerde kampanyasına gaz vermek üzere.
Parasını ve fonları daha akıllıca ve düzgün zamanlamayla kullanıyor.
Öz, ayrıca ön seçimlerle ilgili bazı oy sayım itirazlarının da sonuçlanmasını bekledi.
Zamanı, kendisiyle yarışmış ve geride kalmış partisinin adaylarıyla ilişkilerini düzeltmek, kampanyasına onların da katılımını sağlamakla, kendi evinin içini toparlamakla değerlendirdi.
Rakip adayla mücadelesine şimdi başlıyor.
……………..
Gerçi çift tabiiyeti olan Mehmet Öz “senatör seçilirse Türk vatandaşlığından ayrılacağı” sözünü verdi ama aileyi yakından tanırım, Türkiye’ye yakından bağlıdırlar.
ABD bayrağına “kökü bizde olan bir yıldız göndermek” güzel olacak.
Amerika sadece Beyaz Saray’dan değil Kongre’deki lobilerden, temsilcilerden, senatörlerden de yönetilir.
Hadi sevgili Hıncal...
Telefonumun ekranına bir fotoğraf düştü.
Yarım yüzyılı aşkın arkadaşım ve dostum Hıncal Uluç’la yan yanayız.
Boğaziçi Üniversitesi’nde bir konseri birlikte izlemiştik.
Fotoğrafı gönderen gazeteci kardeşim “Güneri Abi, Hıncal Bey’i kaybettik” diye bir mesaj da yazmış.
Yani…
Sevgili Hıncal’ın vefatı bağlamında yazacağım yazıda kullanmam için göndermiş.
O kardeşimin de Hıncal’ı çok sevdiğini, saydığını bilirim.
Hemen abisi, meslektaşımız Öcal Uluç’u aradım.
Sesim titreyerek söze nasıl başlasam tereddüdüyle birkaç kelime geveliyordum ki harika bir cevap aldım.
“Hıncal çok şükür iyiye gidiyor. Bugün diyalizden çıkarıldı… Öğrendiğime göre, birkaç gün içinde entübe durumu da noktalanacak. Yoğun bakımdan alınması yakın.”
Nasıl da sevindim.
İkimizin Ankara ortak dostu Mustafa Özkan’ı arayıp müjdeyi verdim.
Sonra da o fotoğrafı gönderen kardeşimizi aradım.
O da yanımda olsa beni kucaklayacakmış gibi sevindi.
Bugün (gazetenin yayın tarihine göre dün) gene 50 yıllık dostlardan Yavuz Donat sevgili Hıncal için birbiri ardına müjdeleri sıralayan bir yazı yazmış.
“Hadi Hıncal’cım, yazılarını ve seni çok özledik.”
