16 Nisan tarihli yazımın konusu “Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığıydı.”
Demokrasi tarihimizden bazı “sandık sürprizi” örnekleri vermiştim.
Bu bağlamda İstanbul Belediyesi’nin “efsane” Başkanı Bedrettin Dalan’ın 1989 yerel seçimlerinde, sandıktan çıkmasına “banko” gözüyle bakılırken “seçimi kaybetmiş olması” örneğini vermiştim.
Bunun nedeni olarak da “Başbakan merhum Turgut Özal’ın ve ANAP’ın oylarındaki düşmeyi” göstermiştim.
“Kamuoyunda fazla tanınmayan CHP adayı Prof. Dr. Nurettin Sözen’in İstanbul Belediye Başkanı seçilmesinin nasıl da sürpriz oluşturduğunu” hatırlatmıştım.
...................
Bunun üzerine Bedrettin Dalan “satırlarımın dışarıdan görünüşü doğru yansıtmakla beraber asıl nedenin çok farklı olduğunu” anlatan bir açıklama gönderdi.
Gazetecilik etiğinin gereği olarak ilginç bulacağınızı düşündüğüm satırlarını aynen yansıtıyorum.
...................
Sayın Cıvaoğlu, bugünkü yazınızı okudum.
Genelde, dıştan bakıldığında doğru şeyler yazmışsınız.
Ancak bir de evin içindeki olgular var.
Şöyle ki;
Bilindiği gibi Turgut Özal ile ben, abi kardeşten daha yakındık.
Ancak bu yakınlıktan dolayı ikimizin de birbirimizi çok iyi tanıma fırsatımız oldu. Ben onun Batı çıkarlarına hizmet edecek diye düşündüğüm projeye bağlılığını net bir şekilde gördüm. O da benim Atatürk prensiplerine sıkı sıkıya bağlılığımı öğrendi.
Sorun buradan çıktı.
89 seçiminden çok önce bana “kendisini cumhurbaşkanı, beni de başbakan gördüğünü” söyledi.
Ancak ben, “bu projenin adamı olmayacağımı” net bir şekilde belirttim.
O günkü tartışmalarımızın bir kısmı Hürriyet gazetesinde de manşetten verildi.
O tarihten sonra maalesef abi kardeşliğimiz sona erdi.
Belediye Başkanlığı seçimine giderken yenilenen seçim yasasının ana metnine “Aday ismi yazılır” demişler. Geçici maddelerden birine de, “Bu seferlik aday ismi yazılmaz” diye madde eklemişler.
Maalesef, hukuk danışmanım bu konuyu atlamış. Defalarca sorduğum halde “İsminiz yazılıyor” diye belirtti. Seçime on beş gün kala geçici maddeyi görmüş.
O an ben “seçimi kaybettiğimi” anladım. Fakat yapabileceğim bir şey yoktu. Çünkü adaylıktan çekilme süreci bitmişti.
Ben de hatırlarsanız, propaganda sürecinde hiçbir şekilde partimin isminden bahsetmedim. Neticede, o seçime ben ismen katılmadım.
Kazansaydım “Dalan kazanmadı, parti kazandı” diyerek, zaten önümü keseceklerdi. Neticede küresel oyuncular önümü kesti.
Ben de 91 (genel) seçimlerinde yüzde altı buçuk oy oranına gelmiş partimi kapatarak ve Doğru Yol Partisi ile birleştirerek 89’un rövanşını aldım.
Rahmetli Demirel bakanlık için çok ısrar etti, ama ben Doğancan Akyürek’in bakan olmasını önerdim.
O da kabul etti.
Bu arada ANAP’tan milletvekili seçilen rahmetli Melike Hasefe ile uçakta karşılaştık. Özal ailesine yakın birisiydi. “Sor bakalım Turgut Abi’ye, o benden İstanbul’u aldı, ben de ondan Türkiye’yi aldım, ne diyor?” dedim.
Üç hafta sonra yine karşılaştık.
“Ne dedi?” dedim.
“Dalan galip” demiş.
Neticede, çok şükür hiçbir makam için ilkelerimden, inancımdan vazgeçmedim. Ülkem için, insanlık için çalışmalarıma devam ediyorum.
İlkeli davrandığım için ömrümün en güzel yedi yılını da yurt dışında geçirmek zorunda kaldım.
Bundan dolayı ülkeme, milletime küsmedim ve devletime dava açmadım.
İnanıyorum ki, Türkiye Cumhuriyeti Atamızın dediği gibi “sonsuza kadar yaşayacaktır.”
Ancak bunun için bazılarımızın bedel ödemesi gerekiyor.
Şehitlerimizin yanında bizim gibilerin ödediği bedel ne ki?
Sevgilerimi sunuyorum.
Merhum Turgut Özal ve Bedrettin Dalan 1984 yerel seçimleri sonrasında.
DÖNEMDEN SİYASET NOTLARI
Bedrettin Dalan’ın satırlarında yer alan bazı noktaların açıklanmasında yarar var.
Şöyle ki...
1989 yerel seçimlerinde gerçekten oy pusulalarında adayların isimleri yoktu.
Yani...
Seçmende Nurettin Sözen ve Bedrettin Dalan mı yoksa CHP ve ANAP mı yarışıyor kafa karışıklığı oluşmuştu.
.................
1989 seçimlerinde Dalan kazanamayınca DMP’yi (Demokrat Merkez Parti) kurmuştu.
Kamuoyu yoklamalarına göre -henüz çok yeni bir parti olmasına rağmen- yüzde 6 buçuk dolaylarında bir seçmen tabanı vardı.
Ancak...
1991 genel seçimlerinde, Bedrettin Dalan partisini Süleyman Demirel’in DYP’siyle birleştirdi.
Sandıklardan DYP en fazla oyu alan parti olarak çıktı.
Yeni kurulan ortak hükümetin büyük ortağı DYP’ydi.
Başbakanı da Süleyman Demirel.
....................
Turgut Özal’ın vefatı üzerine Süleyman Demirel 9. Cumhurbaşkanı olarak Çankaya Köşkü’ne çıktı.
DYP’nin yeni genel başkanını seçmek üzere büyük kongre toplandı.
Tansu Çiller Genel Başkan seçildi.
Başbakan oldu.
....................
Geçen hafta merhum Turgut Özal’ın vefat yıl dönümüydü.
Onu da rahmetle anıyorum.
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Türkiye’yi ziyaret eden ABD eski başkanı Clinton ile Çankaya Köşkü’nde...
Bedrettin Dalan siyasetten çekildikten sonra Türkiye’nin üst düzey eğitim veren Yeditepe Üniversitesi’ni kurdu. Ayrıca yabancı dilde eğitim veren ortaokul ve liselerle de hizmet sunmakta. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, zaman zaman Dalan’la konuşsa İstanbul için daha yararlı olacağını düşünüyorum.