44 günlük savaşta Azerbaycan 44 yıllık zafere imza attı.
Hatta daha da ötesine...
Not defterimden satırları yansıtayım.
.....................
‘1- Bu zafere kadar Azerbaycan Başkanı İlham Aliyev büyük devlet adamı Haydar Aliyev’in “oğlu” idi.
Artık Haydar Aliyev “İlham Aliyev’in babası” olarak anılacak.
İlham Aliyev’in Başkanlığındaki Azerbaycan, tarihinin en görkemli zaferine imza attı.
Ermenistan’ın zorbalıkla ele geçirdiği, 28 yıldır egemenliği altında tuttuğu özbeöz kendi topraklarını Azerbaycan geri alıyor.
Hem de kanırta kanırta.
2- Azerbaycan’da şenlik var.
“Tarihi zaferi” milletçe gurur duyarak kutluyor.
Bu arada televizyonda İlham Aliyev’i izliyoruz.
Sıkılmış yumruğunu kameralara gösteriyor.
“Paşinyan korkarak kimseye göstermeden imzalayacak bu barış anlaşmasını. İşte bu yumrukla imzayı atmak zorunda kaldı” gibi söylemlerde bulunuyor.
Milletinin duygularını ateşliyor, zaferin gururunu yaşıyor, paylaşıyor.
3- Ancak... Duyguların ötesini de görelim.
Aynı coğrafyada birlikte yaşamak zorunda olan iki millet var.
Gelecek nesillerin barış içinde yaşamaları öngörülmeli.
Nefret psikolojisi aşındırılmalı.
Yüce Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nda esir aldığı Yunan Orduları Başkomutanı’na gösterdiği nezaketi hatırlayalım.
Ayağının altına serilen Yunan bayrağının yerden kaldırılmasını emrettiğini de.
Ve...
Çanakkale’de hayatlarını kaybetmiş Anzak askerlerinin ailelerine “Çocuklarınız artık bize emanet, bizim topraklarımızda huzur içinde uyuyacaklar” mesajını da...
Atatürk “savaş sonrasının barış psikolojisini inşa etmek zamanı” görüşündeydi.
Düşünün ki...
Savaş alanında yendiği Yunanistan’ın Başbakanı Venizelos tarafından yıllar sonra Mustafa Kemal Atatürk “Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilmişti.”
İlham Aliyev’in de Atatürk ve babası Haydar Aliyev gibi uluslararası saygınlığa sahip geleceği insan eden devlet adamı performansını göstermesi gerekir.
4- Rusya, bölgeye “yeni çar” imajını bir kez daha kazıdı.
Amerikan yanlısı ve Fransa’daki Ermeni diasporasının adamı Paşinyan üzerinden bir ders verdi.
“Burada esameniz okunmaz” dersi.
5- Azerbaycan, Ermenistan’ın tamamına yakın topraklarına geri almakta.
Nahçıvan’a bir geçit sağlamakta.
Bu kazanımlar ülkenin talihini de, tarihini de değiştirecektir.
6- Bu zaferde Türkiye’nin katkısı, desteği, iradesi bizim için de önemli bir prestij kazancıdır.
Umarız ki Ortadoğu’daki diğer sorunlarda da Türkiye’nin tavrı, kazananlar safında yer bulsun.
PAŞİNYAN AĞLADIĞINDA
Bu duruma düşen hiçbir lider iflah olmamıştır.
Ermenistan Başbakanı Paşinyan ağlamaklı “Azerbaycan’la anlaşmayı imzalamak zorunda kaldığını ve çok acı çekmekte olduğunu” söylediği sıralarda halk Ermenistan parlamentosunu basmıştı, Meclis Başkanı Ararat Mirzoyan linç edilmişti.
Tarihin “çöküşler” belgesellerinden biridir bu.
Eski Bakan ve Millet Meclis’i Başkanı Cemil Çiçek de o tarihe ait “Joe Biden hatırasını” anlattı.
ABD’nin Ortadoğu’daki marifetlerine ayna tutan güzel bir kara mizah yapmış Cemil Çiçek...
Anlatayım...
.....................
Bizimle Sahir Erozan’ın yalısında yemek yediği Türkiye ziyareti günlerinde Joe Biden önce Ankara’dadır.
Dışişleri, protokol kuralları gereğince dönemin Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek’in Joe Biden’a TBMM’de bir kahvaltı davetini programa koymuştur.
Cemil Çiçek izlenimini şöyle anlattı bana:
“Sizin de yazdığınız gibi şakacı, halk deyimlerini kullanan, süssüz konuşan bir politikacıydı.
Arap Baharı o sıralarda yeni başlamıştı.
Tunus’ta başlayan hareketlenme Mısır’a da sıçramıştı.
Başkan Yardımcısı Joe Biden kahvaltıda bana ‘Tunus ve Mısır’daki bu olaylar hakkında’ fikrimi sordu.
Ben de ‘Size bir hikâye anlatayım’ cevabını verdim.”
Hikâye şu:
‘ Kasabanın birinde her gün bir yangın çıkmaya başlamış.
Yangınların nedenini bulmak için bir araştırma komisyonu kurulmuş.
Gerekli incelemeler, araştırmalar yapıldıktan sonra komisyon raporunu açıklamış.
Raporda “yangınları itfaiyenin çıkardığı anlaşılmıştır” yazıyormuş.
Başkan Yardımcısı Joe Biden’a “Ortadoğu’da yabancı itfaiyeler var” dedim.’
.....................
Biden hiçbir şey söylememiş.
Zoraki bir gülümseme...
Konu kapanmış.
Ortadoğu da hâlâ önce yangınları çıkartan, sonra da söndürmeye talip olup bölgeye yerleşen “itfaiye devletler” var.
Türkçemizde “taşı gediğine koymak” diyoruz bu gibi söylemlere.