Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişiminde son durum için yorum. “Putin bir ağaca tırmandı ve nasıl ineceğini bilmiyor…”
Bu söylemin altındaki imza Fransız dış politika analisti Nicole Bacharan’ın.
Şimdi “Daha güçlü daha büyük ve daha kararlı bir NATO ile karşı karşıya kalacak” diye söylemini sürdürüyor.
Gerçekten -şu aşamada- Moskova’daki hesaplar yanlış çıkmış görünüyor.
ERROR
Bütün verileri bilgisayara girin, Rusya adına hepsine gelen cevap “error…”
Putin Ukrayna’ya bir “yıldırım harekât” için düğmeye basmıştı.
İlk aşamada Ukrayna’nın başkenti Kiev’i işgal edecekti.
Hesaba göre, Başkan Zelenskiy ya ele geçirilecekti ya da kaçacaktı…
Ukrayna’nın başına Moskova’ya sadık biri getirilecek, böylece Ukrayna bir kez daha Rusya uydusu yapılacaktı…
Ne Kiev düşürülebildi ne Zelenskiy saf dışı edilebildi.
Ve ne de “da (Rusça evet)” diyecek bir kukla Cumhurbaşkanı yapılabildi.
Ukrayna çetin ceviz çıktı.
Üç aya yakın süredir savaşıyor.
Zelenskiy ise dünyanın en popüler liderlerinden birine, özgürlük kahramanına dönüştü.
İşgal girişiminin açıklanan nedenlerinden biri de “Ukrayna’nın NATO üyesi olma ihtimalinin artması ve NATO’nun böylece Rusya’yla sınırdaş hale gelmesiydi.”
Kremlin sarayındaki hesap bu boyutta da “error” verdi.
Ukrayna gerçi NATO üyesi olmadı, -ki zaten daha en az 10 yıl olamayacağı- herkesin bildiği şeydi…
Ama bütün NATO üyesi ülkelerden silah ve para yardımı, istihbarat akışıyla Ukrayna bir anda “hukuki” değil fakat “fiili NATO üyesi konumuna” geldi.
Moskova’nın hesabı “petrol ve doğal gazla Avrupa’yı avucunun içine aldığıydı.”
ABD Rusya’ya yaptırımlar dayatması halinde Avrupa’nın yan çizeceğini ve ABD’yle arasının açılacağını, NATO’nun ortadan çatlayacağını öngörüyordu Kremlin…
Tam tersi oldu, ABD ve Avrupa NATO çatısı altında kenetlendi,
Rusya’ya karşı bütünleşti.
FİİLİ NATO ÜYELERİ
Dahası…
Ukrayna’nın NATO üyesi olmasını önleme amaçlı savaş, bu kez 200 yıldan beri tarafsız olan İsveç’in ve İkinci Dünya Savaşı sonundan bu yana tarafsız kalan Finlandiya’nın NATO üyesi olmak kararlarını üretti.
Burada Türkiye’nin Finlandiya ve özellikle İsveç’in NATO üyeliğine karşı tavrı için bir parantez açalım.
Haklı nedenlere dayanan bu tavır ayrı bir yazı konusu…
Sadece İsveç ve Finlandiya’yla sınırlı olmayan, ABD ve Almanya’dan silah ambargolarını da kapsayan ciddi müzakereler sürmekte.
İsveç ve Finlandiya zaten yıllardır fiilen NATO manevralarına katılmaktaydılar.
Silahlı Kuvvetleri NATO prensipleri ve standartlarına göre donatılmış ve düzenlenmiş durumdaydı.
O nedenle, her ikisi için de “hızlandırılmış süreç uygulanacağı” açıklandı.
ROKET YAKITI
Eski İsveç Başbakanı Carl Bildt şöyle diyor:
“NATO ile yakın bir ilişki yolunda ilerliyorduk.
Ancak…
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişiminin başladığı 24 Şubat’ta bu sürece roket yakıtı verdik.”
İsveç ve Finlandiya’da Rus tehdidinden ve tepkisinden korku ve kaygı duyulmuyor.
NATO koruyucu şemsiyesinin bir Rus tehdidinden çok daha fazla değerli olduğu görüşündeler.
Her iki ülkede de yapılan kamuoyu araştırmalarına göre “halklar daha bir yıl önce NATO üyeliğine yüzde 25 destek verirken, bu oran mayıs ayında
yüzde 70’lere çıkmış…”
TRAVMA
İyi güzel de Rusya’yla gerilimi daha da artırmak, Putin’i bir “kaybeden” olarak teşhir yararlı mı?
Bunun yerine daha fazla prestij yıpranmasına uğramadan ağaçtan inmesine yardımcı olacak dallar uzatmak, aklın yolu değil mi?
Birinci Dünya Savaşı’nda yenilen Almanya 1919 Versailles Anlaşması’nı imzalamak zorunda bırakılmıştı.
Almanya aşağılanmış koşullar taşıyan o anlaşmayla travmaya girmişti.
Bu negatif duygu birikimi 20 yıl sonra Almanya’nın İkinci Dünya Savaşı’nı başlatmasına neden oldu.
Sovyet imparatorluğunun dağılmasından sonraki süreçte de Rus liderler ve Rus halkı “aşağılanma” algısıyla 30 yıl boyunca negatif duygularla travmaya itildi.
Putin’in 30 yıl sonra Ukrayna’yı işgal girişiminde bu psikolojik gerçeği de görmek gerek.
Putin’e empati yapmak, savaşın uzamasını, yayılmasını önlemekte dikkate alınması gereken faktördür.
Bu arada NATO üyesi olabilecekleri algısıyla ağızlarına birer parmak bal çalınmış olan Gürcistan’ın ve Moldova’nın ciddi tehlike altında oldukları da göz ardı edilmemeli.
Roma Uluslararası Enstitüsü Direktörü Nathalie Tocci’nin New York Times’ta yer alan şu söylemiyle noktayı koyalım.
“Rusya bir ders aldı. Geriye Sayın Putin’in ağaçtan nasıl ineceği sorusu kalıyor?”