Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan BM Güvenlik Konseyi’ni oluşturan beş “daimi” büyük ülkeye karşı tepki göstermekte.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan BM Güvenlik Konseyi’ni oluşturan beş “daimi” büyük ülkeye karşı tepki göstermekte.
“Beş, dünyadan büyük olmamalı” söylemini sık sık vurgulamakta.Gerçekten bütün üye devletlerin eşit olması gereken BM’de 5 devlet “savaş konularında karar almak üzere imtiyazlı ve tekel” statüsüne sahipler.
Neden?
Üstelik...
Bu “daimi” beş üyenin karar alabilmesi için de “oy birliği” şartı var.
Üyelerden biri “veto” diye adlandırılan “hayır” oyu kullandığında karar çıkmıyor.Kilitleniyor.“Eşitler arasında, bu imtiyazlı beş büyük ülkeden oluşan Güvenlik Konseyi dışındaki daha az eşit 200’e yakın ülkenin en haklı sorunları güme gidebiliyor.”
O yüzden de 193 BM üyesinden sadece 1 imtiyazlı üyenin “veto” hakkını kullanmasıyla bile çok önemli uluslararası bir sorun çözümsüz kalabiliyor.
Aslında sayı olarak dünya (193 üye devlet) beşten elbette büyük ama bırakın beşi, tek bir oy bile sistemi kilitliyor.
....................
Nasıl oluyor bu diye araştırırken, “beşi, dünyadan büyük” hale getiren BM kuruluşunda Türkiye’nin de -kerhen bile olsa- katkısını gördüm.
BM, 1945 San Francisco Konferansı’yla kurulmuştur.Türkiye’yi temsil eden heyette Büyükelçi Feridun Cemal Erkin de bulunmaktaydı.Onun hatıralarından satırlarla “beşi, dünyadan büyük yapan statüye Türkiye’nin katkısını” aşağıda sunuyorum.
......................
Konferansta en ziyade heyecan ve ihtiras uyandıran sorunlardan biri de veto konusu idi.
Beş büyük devlete verilmesi istenen bu hak, bütün küçük devletlerin şiddet ihtirazlarıyla karşılanıyor. Büyükler ve bu arada Amerikalı delegeler, hükmün kabulü için, hatta aşağıdan alarak ve küçük devletleri koruyarak devamlı çabalar sarf ediyorlardı.
Biz evvela bu hakkın, özellikle, Rusların isteği üzerine projeye konduğunu sanıyorduk.
Bir gün, daha fazla izahlar almak ve duyduğumuz sakıncaları anlatmak için, Amerikan heyeti üyelerinden ve Columbia Üniversitesi dekanlarından Miss Virginia Gildersleeve’i ziyaret ettim. Bu seçkin bayanla yaptığım konuşma sonunda, “veto hakkı üzerinde en ziyade ısrarla duran heyetler arasında, özellikle kendi delegasyonunun bulunduğunu” öğrendim.
Geçmişte büyük savaşların, daima büyük devletler arasındaki rekabetler ve ihtilaflar yüzünden çıktığı, bütün dünyaya yayıldığı bir gerçek idi.
Bu bakımdan savaş ve barışı ilgilendiren bütün sorunların Birleşmiş Miletler Güvenlik Konseyi’ne getirilmesi ve orada ancak beş büyük devletin oy birliğiyle alacakları karar yoluyla geçerli olması şartı ileri sürülüyordu.
Veto konusunun ne dereceye kadar ileri götürüldüğünü göstermek için, şu kadarını söyleyelim ki, “bu hakkın tadili için yapılacak taleplerin dahi vetoya tabi tutulması” gerekecekti.Küçük büyük devletler arasındaki bu ihtilaf, komisyonu günlerce hareketli oturumlar halinde işgal etti. Ben de bir aralık söz alarak özetle şu şekilde konuştum:“
Tartışmalar, artık sadece veto hakkının kabul edilip edilmeyeceği konusunda değil, hatta Birleşmiş Milletler’in doğup doğmayacağı noktası etrafında düğümleniyor.İhtilafın bu derece buhranlı bir safhaya varmış olmasından biz derin bir teessür duyuyoruz.
Ancak, sırf veto hakkının reddi yüzünden, bütün milletlerin barış aşkına en aziz ümitlerini bağladıkları Birleşmiş Milletler Örgütünün hayatını tehlikeye sokmaya da razı olamıyoruz.
Sırf, meselenin, yasanın kabul edilip edilmeyeceği konusu etrafında toplanması gerekçesi dolayısıyla, büyük devletlerin bizden istedikleri bu aşırı hakkı, hiçbir zaman kötüye değil, hepimizin yararına ve gayet nadir hallerde özenle kullanmaları şartıyla, bütün isteksizliğimize rağmen, kendilerine vermeye razı oluyoruz.”
Diğer memleketlerin de son müdahaleleri aşağı yukarı bu tarzda cereyan etti ve madde nihayet kabul olundu.
....................
Evet beş dünyadan büyüktür DNA’sında bizim de spermlerimiz var.