Kovid-19 para değerlerini de vurdu.
Dün bu satırlar yazılırken 1 dolar 7.24 TL’ydi.
Tedavi elbette öncelikle kendimizde.
Ama...
Başka bazı ülkeler gibi “dış kaynak” ihtiyacı var.
Gözler “Amerika’yla dirsek temasında.”
ABD-FED’den yüklü bir miktar “katkı” beklentisi konuşuluyor.
Söylentiler doğru mu?
Doğruysa...
Bu para gelir mi?
Kişisel ilişkilerin çok önemli olduğuna işaret eden tarihi bir anekdotu yansıtayım.
PRENSES MARGARET’İN FENDİ
Netflix de yayınlanan Crown dizisinden bir bölüm.
Uzun yıllar İngiltere’yi yöneten Muhafazakar Parti, seçimlerde iktidarı kaybetmiştir.
Yönetim İşçi Partisi hükümetine geçmiştir.
Başbakan Wilson ekonominin dümenini bir türlü iyi tutamaz.
Koca imparatorluğun iktisadi durumu bunalıma girmiştir.
Ve en önemlisi “simgesel” olarak özen gösterilen “İngiliz lirasının değeri” düşmektedir.
Wilson, Kraliçe Elizabeth’e gelir.
Durumun vahametini anlatır.
Bir de izlenimini fısıldar:
“ABD’nin yeni başkanı Johnson bizim partimizden nefret ediyor.
Oysa Amerika’dan mutlaka 100 milyar dolar taze paraya ihtiyacımız var.”
Kraliçe Elizabeth sorar:
“Yani benden Başkan Johnson ve eşini buraya davet etmemi ve 100 milyar doları sağlamak için ilişkileri ısıtmamı istiyorsunuz... Öyle mi?”
Başbakan Wilson “Aynen öyle” cevabını verir.
Davet yapılır.
Ancak...
Onun kabalığını Kıbrıs bunalımı sırasında dönemin Başbakanı İnönü’ye yazdığı çok ağır ifade ve tehditlerle dolu mektuptan biliyoruz.
Johnson, Dışişleri Bakanı’nı çağırır, “İngiltere Kraliçe’sinin davetine gitmeyeceğini, gitmemekte kararlı olduğunu” söyler.
Buna karşılık Dışişleri Bakanı diplomatik inceliklerini ve zekâsını kullanarak bu kaba tavrı örtecek formülü bulur.
“O sırada ABD’yi de kapsayan bir geziye çıkacak olan Prenses Margaret ve eşini Başkan Johnson ve eşi Saray’da bir partiyle ağırlayabilir...”
Sorun çözülmüştür.
J. KENNEDY’NİN POPO YASTIĞI
Saray kurallarına pek de aldırış etmeyen ve serbest takılmayı seven Prenses Margaret’e “Aman diplomasi kuralları şöyle, böyle diye” anlatılmış olsa dahi Prenses Margaret yemek masasında pot üstüne pot kırar.
Örneğin...
Yan yana oturduğu Başkan Johnson’a “Yıllarca gölgesinde kaldığınız Başkan Kennedy nasıl bir adamdı tahmin ediyorum, pek de hoşlanmıyordunuz” anlamına gelen bir şeyler söyler.
Masada herkes buz gibi olur.
Uzay sessizliğini Johnson’un kahkahası ve şu sözleri bozar:
“John Kennedy’nin kıçının altındaki yastığı alsan o da gider annesinin kıçını keser, altına yastık yapardı” cevabını verir.
Masadakiler rahatlar...
Kahkahalar...
Buzlar kırılmıştır.
Sonrasında sadece Başkan Johnson ve eşi ile Margaret ve eşinin bulunduğu yuvarlak bir masa...
Birbiri ardına şampanya kadehleri yuvarlanır.
Ve de...
Birbirinden dekolte hikâyeler anlatılır.
Ardından Johnson, Prenses Margaret’i dansa kaldırır.
Çok hoş ve sıcak dans sahneleri...
Kale içten fethedilmiştir.
Bir gün sonra Londra...
Başbakan Wilson, Kraliçe Elizabeth’in huzurundadır.
İngilizlere has donuk yüz ifadesiyle “Prenses Margaret ve eşinin Beyaz Saray’da ağırlandığını” söyler.
Ardından ekler...
“ABD-FED’den İngiltere Merkez Bankası’na 100 milyar dolar verileceği resmen bildirildi... Hem de hiçbir şart öne sürülmeden...”
SWAP HATTI
Türkiye’ye dönelim...
Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal son basın toplantısında şöyle demişti:
“Daha fazla sayıda merkez bankasıyla Swap hattı kurulması görüşmeleri sürüyor.”
Uysal, FED’i mi (Amerikan Merkez Bankası’nı) kastediyor?
Belki...
Çünkü...
Reuters 10 Nisan’da adını vermediği bir yetkilinin ağzından “Ankara’nın, FED’le Swap hattını epey çekici bir seçenek olarak değerlendirdiğini” yazmıştı.
Cumhurbaşkanı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da “Küresel piyasalara güven vermek adına, merkez bankaları arasında Swap anlaşmaları bütün G-20 ülkelerini kapsayacak şekilde genişletilmelidir” demişti.
SİYASİ DEĞİL EKONOMİK
Washington’un Ankara Büyükelçisi Satterfield perşembe günü “Türkiye’nin FED ile Swap yapma ihtiyacı finansal bir konudur, politik bir boyutu yok” dedi.
“Ilımlı” bir söylem...
Ama gerçekçi mi?
Türkiye’nin “önümüzdeki 1 yılda 170 milyar dolarlık döviz borcu ödemesi olduğu” biliniyor.
Ve bunun için dış kaynak ihtiyacı da...
ABD Swap yoluyla Brezilya’ya 60 milyar dolar verdi.
Endonezya’ya da repo yoluyla gene 60 milyar dolar.
Türkiye’ye FED’den Swap yoluyla 60 milyar dolar ilaç gibi gelir.
Bu arada Swap nedir?
Küçük bir açıklama.
Amerika Merkez Bankası, Swap hattıyla anlaştığı ülkenin merkez bankasına dolar veriyor, karşılığında o ülkenin kendi parasını alıyor.
Vadeli bir anlaşma.
Vade dolduğunda Amerika’ya iade edilmesi zorunluğu var.
Şimdi sorun şöyle...
Bizim Prenses Margaret ve dans hikâyemiz olamayacağına göre, ABD karşılığında ne ister?
Örneğin...
S-400’lerin depoya kaldırılmasını mı?
.......................
Bu yazıda bazı satırlarını koyduğum Barış Soydan, IMF seçeneğine de işaret ediyor.