ABD ve NATO müttefiklerinin Kabil’den geri çekiliş süreci kaos içerisinde gerçekleşti. Hamid Karzai havalimanından havalanan uçakların iniş takımına sarılarak ülkeden kaçmaya çalışan Afganların görüntüleri bütün dünya televizyonlarında yayınlandı. Uluslararası kamuoyunda sözü geçen birçok kanaat önderi eleştiri oklarını ABD ve Başkanı Joe Biden’a yöneltiyorlar. Oysa yaşanan kaos görüntülerinden sadece ABD değil, NATO ve partner ülkeler de sorumlu. Zira Trump yönetimindeki Beyaz Saray, ABD’nin Afganistan’dan ayrılacağını açık ve net bir şekilde müttefiklerine söylemişti. Geri çekilme sürecini hayata geçirme işlemi ise Biden’a kaldı. Biden, Barack Obama’nın başkan yardımcılığı görevini üstlendiği tarihten bu yana ABD’nin artık Afganistan’dan çekilmesi gerektiğini savunmuştu. Bu yüzden de Biden hem ABD’nin devlet politikası açısından hem de kişisel görüşü açısından oldukça
Birkaç hafta öncesine kadar Almanya’da yapılacak olan genel seçimlerde Başbakan Angela Merkel’in halefi Armin Laschet’in seçimlerin mutlak galibi olarak düşünülüyordu. Ancak seçim kampanyalarının resmen start almasıyla birlikte Hristiyan Demokratlar Birliği (CDU) partisi lideri Laschet kamuoyu araştırmalarında çok kısa sürede 13 puanlık bir düşüş kaydetti. Frankfurt kentinde bulunan bir boks salonunda basın mensuplarının karşısına çıkarak seçim kampanyasını resmen başlatan Laschet, rakiplerine karşı son dakikaya kadar mücadele edeceğinin mesajını verdi. CDU liderliğine geldiği tarihten bu yana seçmenin tepkisine neden olan hareketler ve açıklamalarda bulunan Laschet, partisinin ağır topları tarafından da eleştiriliyor. Zira Almanya’nın batısını vuran sel felaketi esnasında Cumhurbaşkanı Franz Walter Steinmeir’in taziye konuşması sırasında, çevresindeki insanlarla şakalaştığı anlar basına yansıdı. Laschet seçmenlerinden ve bölge halkından özür dilemek mecburiyetinde kalmıştı. İntihal suçlamalarıyla da karşı
ABD Başkanı Joe Biden, göreve gelir Avrupa’nın güvenliğine yeniden sahip çıkacağını açıklamıştı. Hatırlanacağı üzere selefi Donald Trump, NATO’nun varlık sebebini sorgulamış, ABD’nin Avrupa’daki askeri varlığını önemli derecede azaltma kararı almış, müttefiklerden de NATO bütçesine daha fazla katkıda bulunmalarını talep etmişti.
Trump’ın bu tutumu Avrupalı müttefik nezdinde kaygıyla karşılanırken, Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin de ellerini ovuşturarak Rusya’nın Avrupa’daki askeri etkinliğini artırmaya yönelik önemli hamleler gerçekleştirdi.
Biden göreve gelir gelmez ABD’nin NATO’yu yeniden kucaklayacağının mesajını iletti, hatta Brüksel’de düzenlenen NATO zirvesinde de mesajını yineledi ancak düne kadar herhangi bir somut adım atmamıştı. Geçtiğimiz Cuma günü nihayet somut adım geldi. ABD Kara kuvvetleri Komutanlığı Almanya ve Belçika’da kapatılması öngörülen 5 karargâhı muhafaza etme kararı aldığını resmen bildirdi.
Bu çerçevede Ansbach’da bulunan Barton
Türkiye’de meydana gelen ve hepimizin içini yakan yangın felaketi konusunda AB uzun süre sessizliğe büründü. Ardından da Ankara’daki daimi temsilciliğinin sosyal medya hesabı üzerinden ‘Türkiye’nin farklı yerlerinde medyana gelen orman yangınlarından derin bir üzüntü’ duyduklarını, ‘Yangında hayatını kaybedenlerin yakınlarına baş sağlığı, yangını söndürmek için mücadele eden ekiplere kolaylıklar’ dilediklerini AB’nin ‘Türkiye’nin acısını paylaştığını’ dile getirerek Tarım bakanı Bekir Pakdemirli’nin atmış olduğu mesajı retweet ederek yayınladı.
Tabii mesajın geçtiğimiz cuma sabahı mesai saatlerinin ilk dakikalarında gönderildiğini gören, AB’nin aslında tatil rehavetine girdiği biraz geç gönderilen bir mesaj olduğunu düşünebilirler. Hatta başsağlığı konusunda mesaj da içeren sosyal paylaşımın, biraz özensiz yazıldığını ve Türkiye’ye yardım eli öneren değil, sadece ülkemizin acısını paylaşan bir mesaj atmış olduklarını akıllarına getirebilirler.
Varheyli
Bir casusluk hikayesi daha patlak verdi. Ancak bu kez yaşanan, istihbaratın başka bir türüydü. Hafta başında “Forbidden Stories” (Yasak Haberler) olarak bilinen araştırmacı gazeteciler topluluğu ile Uluslararası Af Örgütü, İsrail merkezli NSO firmasının “Pegasus” isimli yazılımı sayesinde gerçekleştirilen elektronik istihbarat hizmetlerini gün ışığına çıkarttı.
Haberin geniş yankı uyandırması için, aslında tüm anahtar sözcükler vardı. ‘Casus’ kelimesinin önüne veya arkasına ABD, İsrail, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin, Almanya gibi ülkelerin eklenmesi zaten başlı başına ilgi çekiyor. Dinlenen kişiler arasında siyasetçi, avukat, iş adamı, gazeteci ve insan hakları savunucularının bulunması da, haberin çekiciliğini artırıyor.
İsrail’deki özel bir firmanın, casusluk yazılımını üçüncü ülkelere ihraç etmiş olmasıysa, zaten okuyucularda heyecanı doruk noktasına ulaştırıyor.
Ajanlık ve istihbarat faaliyetleri çok eski bir uğraştır. Sun Tzu’nun hala bugün geçerli olan
Görev süresi Eylül 2022’de sona erecek olan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in yerine geçecek isim için şimdiden kollar sıvandı. Genel sekreterlik koltuğu için bu kez kadın adayların öne çıkabileceği ifade ediliyor.
NATO’ya üye ülkeler, görev süresi Eylül 2022’de bitecek olan Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in yerine geçecek kişinin belirlenmesi için şimdiden kolları sıvamaya başladı. Zira İttifak’ın ağır toplarından ABD, Almanya ve Fransa gibi ülkeler sürekli nabız yokluyor.
Geçmişte müttefikler, NATO Genel Sekreteri’ni üye ülkelerin dışişleri veya savunma bakanları arasından belirliyordu. Nitekim 1961’den 2009 yılına kadar, Belçika eski Başbakanı Paul Henri Spaak dışında, genel sekreterler faal bakanlardan seçildi. Ancak 2009’da Almanya ve Fransa, bu geleneği değiştirip, ABD’nin de icazetiyle, genel sekreteri aktif başbakanlar arasından belirlemeyi uygun buldu.
Tepki çekenler...
Almanya Şansölyesi Angela Merkel ile Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Türkiye’nin
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, iklim değişikliğiyle mücadele konusunda çok kapsamlı bir önlemler paketi sundu. En önemli hedef karbon salınımının düşürülmesi. 1990 yılındaki karbon salınımını esas alan Komisyon 2020 yılına kadar Co2 miktarını %55 oranına düşürmeyi hedefliyor. Bunun için de fosil yakıtla çalışan otomobillerin satışını 2035 yılından itibaren yasaklamayı hedefliyor. Çelik gibi enerji yoğun ürünlerin ithalatına ek vergi getirmeyi amaçlayan Avrupa Komisyonu, ‘Fit for 55’ isimli paketiyle iklim değişikliğini tersine çevirmeyi hedefliyor.
Komisyonun bu paketini oluşturma usulü, perde arkasında yaşanan tartışmalar, AB kurumlarının içinde bulundukları cesaret eksikliğine de bir kez daha işaret ediyor.
Zira AB kurumlarının nabzını iyi yoklayan Politico haber sitesi, iklim değişikliğiyle mücadele paketinin yayınlanması için Komisyon üyeleri ve Komisyon üyelerinin özel kalem müdürleri arasında yaşanan çetin tartışmalara çok geniş yer ayırdı. Fransız AFP haber ajansı da aynı şekilde Komisyon çalışanlarına
NATO ve AB zirvelerinin geride kaldığı haftada Brüksel ve Avrupa Birliği’nde tatil dönemine ve Kovid-19’un delta varyantının yayılma hızına odaklanmıştık. AB’ye üye ülkeler arasında seyahati kolaylaştıracak yeşil sertifikanın yürürlüğe girmesiyle tatil planlarının yapıldığı bir dönemdeydik. Sonra pazartesi günü Almanya’dan ilginç bir casusluk haberi geldi. Başbakan Angela Merkel’in iktidar ortağı olan Hristiyan Sosyalist Partisi’nin düşünce kuruluşu Hanns Seidel’de siyaset bilimci olarak çalışan 75 yaşındaki Klaus L, Çin lehine casusluk yaptığı gerekçesiyle Münih havalimanında tutuklandı. Klaus L’nin gözaltına alınması geniş yankı uyandırdı. Zira zanlının 50 yıldan bu yana Alman iç istihbarat teşkilatı BND için çalışıyor olması ve 2010 yılından beri Çin istihbaratıyla Alman üst düzey yetkilileri hakkında bilgi paylaşıyor olması ülke gündemine damgasını vurdu.
Jingwei neden yoktu?
Aynı hafta, Fransa Askeri İstihbarat ve Savunma Güvenliği Genel Müdürü Korgeneral