Türkiye’de meydana gelen ve hepimizin içini yakan yangın felaketi konusunda AB uzun süre sessizliğe büründü. Ardından da Ankara’daki daimi temsilciliğinin sosyal medya hesabı üzerinden ‘Türkiye’nin farklı yerlerinde medyana gelen orman yangınlarından derin bir üzüntü’ duyduklarını, ‘Yangında hayatını kaybedenlerin yakınlarına baş sağlığı, yangını söndürmek için mücadele eden ekiplere kolaylıklar’ dilediklerini AB’nin ‘Türkiye’nin acısını paylaştığını’ dile getirerek Tarım bakanı Bekir Pakdemirli’nin atmış olduğu mesajı retweet ederek yayınladı.
Tabii mesajın geçtiğimiz cuma sabahı mesai saatlerinin ilk dakikalarında gönderildiğini gören, AB’nin aslında tatil rehavetine girdiği biraz geç gönderilen bir mesaj olduğunu düşünebilirler. Hatta başsağlığı konusunda mesaj da içeren sosyal paylaşımın, biraz özensiz yazıldığını ve Türkiye’ye yardım eli öneren değil, sadece ülkemizin acısını paylaşan bir mesaj atmış olduklarını akıllarına getirebilirler.
Varheyli kaytarıyor!
Meğer Türkiye’den de sorumlu Komisyonu üyesi Oliver Varheyli sadece Türkiye konusunda ‘kaytarmaya’ çalışmıyormuş. Malum Avrupa Komisyonu eski Başkanı Jena-Claude Juncker, 2017 yılında resmi tatil günlerinde nöbetçi Komisyon üyesi uygulamasını başlatmıştı. Ursula Von der Leyen (VDL) de bu uygulamayı devam etme kararı aldı. Komisyonun 5 yıllık görev süresi dönemimde 326 resmi tatil günü bulunuyor. VDL ve AB dış politika yüksek temsilcisi Josep Borrell hariç 326 günü 25 komisyon üyesine pay edilince, her Komiserin ortalama 13 gün nöbetçi kalması gerekiyor. Komisyon ağır toplarından Başkan Yardımcısı Hans Timmermann 21 gün nöbetçi kalacak. Johannes Hahn 18 gün. Varheyli’nin ise 12 tatil günü boyunca VDL’ye vekalet etmesi öngörülüyor. Ancak bizim Komiser buna itiraz etti. Sebep? Efendim hem 2021 yılının hem de 2023 yılının yılbaşı tatillerinde Brüksel’de nöbetçi kalmak istemediğini zira hiçbir Komisyon üyesinin iki yıl Yılbaşı döneminde Brüksel’de nöbetçi kalmadığını VDL’ye ifade etmiş. VDL ise itirazı kâle bile almadı. Varheyli ilginç bir bürokrat. Muhtemelen 5 yıllık görev sonunda Türkiye konusunda yaptığı açıklamaları toplasak ancak bir tweet’e sığacaktır.
Bu arada VDL, sağlık işlerinden sorumlu Rum Komisyon üyesi Stella Kyriakides’i ise 5 yıl boyunca sadece 5 gün nöbete layık görmüş. Dükkânın anahtarlarını ona sadece beş gün teslim ediyor olması kuşkusuz AB çevrelerinde çeşitli soru işaretlerine neden oldu. VDL Kyriakides’den hoşlanmıyor mu? Kyriakides ehil mi değil? Yoksa ayrıcalıklı mı? Aslında Kyriakides’in aşı krizinin ilk günlerinde sergilediği performansın ardından sessizliğe bürünmüş olması ve aşının koordinasyonunun Fransız Komisyon üyesi Thierry Breton’a verilmiş olması zaten tüm soruları cevaplıyor.
Yeni yapılanma
Bu çerçevede AB’den Türkiye’deki yangınlarla ilgili olarak destek mesajı yayınlamak üzere kılı kırk yarmasına gerek yok. Çünkü Türkiye, Norveç, İzlanda, Sırbistan gibi ülkelerle birlikte kısa adı ERCC olan AB acil mukabele eşgüdüm merkeziyle, kısa adı EUCPM olan AB sivil koruma mekanizması üyesi. AFAD’la da kurumsal iş birlikleri bulunuyor. AB’nin insani yardım merkezi ECHO’dan memurlar, Türkiye’deki yetkileri arayıp ‘yardım talebiniz var mı’ diye sordular. Ankara da bir talepleri olmadığını iletti. Ancak Avrupa Komisyonu’nun da en azından Fransa Dışişleri Bakanı Jean Yves Le Drian’nın yaptığı gibi, yardım eli uzatmaya hazır olduğunu da içeren bir mesaj yayınlaması gerekirdi. Ancak muhtemelen Avrupa Komisyonu genişleme ve komşuluk genel müdürlüğünün yeniden yapılanma sürecine takılmış olabilirler. Zira 16 Haziran tarihinde yayımlanan yeni yapılanma şemasında Türkiye aday ülkelerle birlikte görülmüyor artık. Güney Doğu Avrupa ve komşu ülkeler grubuna alınmış. Ancak orman yangınların Türkiye’nin adaylığı ile ilgisi yok. Aslında AB’nin Fransa gibi, şövalye dönemlerinde kalan yeminlere, geleneklere dayalı 500 yıllık diplomasi geleneği gibi bir birikimi yok. Fark da bu zaten.
Transatlantik ilişkilerde makro ekonomik ayrışma
ABD ile Avrupa arasında yaşanan çalkantılı dönem sanki geride kaldı. Joe Biden’in iktidara gelmesiyle birlikte NATO’da gerilim şimdilik yaşanmıyor. Sevgili dostum Deniz Kilislioğlu geçen hafta köşesinde ‘Almanya’nın fendi ABD’yi yendi’ başlığı altında kaleme aldığı güzel ve detaylı yazıda ABD ile Almanya arasında yaşanan Kuzey Akım 2 doğalgaz boru hattı projesi konusunda sağlanan anlaşmanın detaylarına geniş yer ayırıyor.
Ancak Amerikan Merkez Bankası olarak bilinen FED ile Avrupa Merkez Bankası (AMB) arasında enflasyon konusunda önemli bir görüş ayrılığı yaşanıyor. FED’in önceliği işsizlik, dolayısıyla istihdam oranı ile enflasyon. AMB’nin önceliği ise enflasyon ve büyüme. Bu yüzden Washington ile Frankfurt arasında önemli bir görüş ayrılığı bulunuyor.
Ünlü ekonomist Nouriel Roubini’nin son günlerde FED’in faiz artışına gidebileceğini, bunun da dünyada stagflasyona neden olabileceği endişesini AMB kısmen paylaşıyor. Her şey zamanlama meselesi diyor Frankfurt. İki kurum arasında eşgüdümün sağlanmaması halinde dünya ekonomisi bundan çok zarar görebilir gibi. Ancak kuşkusuz Kovid sonrası ekonomideki ‘yeni normal’ sanki enflasyon olacak. Buna şimdiden alışmamız gerekecek.
Belçika istihbaratı uyardı: Çin telefonlarına dikkat!
Aslında başlıkta yer alan konuyu Belçika Adalet Bakanı Vincent Van Quickenborne’a yöneltilen bir soru önergesi sayesinde öğrendik. İstihbarat teşkilatı , hükümeti Xiaomi, Oppo ve One Plus gibi telefonlar konusunda uyarmış. Bu marka telefonların Çin istihbarat teşkilatlıyla sistematik bir şekilde veri paylaştığı konusunda hükümeti uyarmış. Dün de Belçika’nın önde gelen ekonomi gazeteleri olan L’Echo ve De Tijd’de konuşan Belçika iç istihbarat teşkilatı sözcüsü Ingrid Van Dael de konuyu teyit ederek, adı geçen cep telefonları konusunda tüketicileri uyarıyor. Oppo şirketinin Belçika’daki sözcüsü Dries CLudts, “hizmet verdiğimiz ülkelerdeki ulusal kanunlarla her zaman uyumlu bir şekilde çalışıyoruz” şeklinde bir açıklamada bulunmuş. Karar tüketicinin tabii….
1 Ağustos Belçika kızartma günü!
Efendim bugün 1 Ağustos. Patates kızartmasıyla da meşhur olan Belçika her sene olduğu üzere ülkenin en iyi patates kızartmasını yapan tesisi belirleyecek. Geçen sene yarışmayı, başkent Brüksel’in güneyinde bulunan Profondeville’in Bois de Villers kasabasındaki Chez Gilbert kazanmıştı. Belçika’da patates kızartması hakikaten bir sanat. Kızartma için bilimsel adı ‘solanum tuberosum’ olarak da bilinen ‘Bintje patatesi’ kullanılıyor. Belçika patates kızartmasının sırrı pişirme tarzı. Evde de pişirilmesi pek bir zor. Zira iki değişik derecede kızartmak gerekiyor. Birinci yağ 140 derecede olması lazım. Patateslerin, 140 derecedeki ilk yağ banyosunda 5-6 dakika kalmaları gerekiyor. Bu yağdan çıkartılan patateslerin iyice soğuyana kadar dinlenmeleri gerekiyor. İkinci yağ banyosu ise 175 derecede gerçekleştiriliyor. Patatesler ‘ötene’ ve sarı bir hale bürünene kadar kızarıyor. Yağdan çıkartılan patatesler de önce özel bir süzgeç hunide yağlarından arındırılıyor. Ardından da tuzlanıyorlar. Ancak tuza dikkat. Yemeden önce tuzlamak gerekiyor. Erken tuzlarsanız patatesler hemen yumuşar. Bakalım 2021 yılının en iyi patates kızartmacısı kim olacak.