Ukrayna ile Rusya arasında yaşanan gerilim ile Kovid arasında ne gibi bir bağlantının olabileceğini merak edebilirsiniz. Ancak maalesef iki konu birbirleriyle ilintili. Zira Ukrayna ile Rusya arasındaki krizde neredeyse savaşın eşiğine gelindi. NATO’ya üye ülkelerin askeri istihbarat birimleri, teknik jargonla 'J2', yıllardan beri Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik hasmane bir tutum içerisinde olduğunu görüntüler, sinyal ve insan kaynaklı istihbarat verileriyle paylaştılar.
Diplomatlar ve siyasilerin dikkatini konuya çekmeye çalıştılar. NATO üyesi ülkelerin askeri istihbarat birimlerinin sağladığı verilerin niteliği ve niceliği son 10 yılda çok çok artmış durumda.
Aynı birimlerin geçmişte NATO üyesi ülkelerin Sars tipi pandemilerle mücadele etmek mecburiyetinde kalabileceklerini, solunum yollarını hedef alan salgınlara yönelik olarak hazırlıklı olmaları gerektiğini dile getirmelerine rağmen, sağlık birimleri ve siyasiler, bu uyarıları pek kâle almadılar. Ukrayna-Rusya krizinde de aynı süreç yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. Rusya’nın NATO veya
Ukrayna ile Rusya arasındaki askeri gerilim kritik bir sürece girerken, NATO, her tür ihtimale yönelik hazırlıklarını sürdürüyor, Moskova yönetiminin, diplomasinin devam etmesi gerektiği yönündeki açıklamaları akıllara biraz olsun "Barışçıl çözüm bulunabilir mi?" sorusunu getirmiyor değil. Ancak NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, bugün ve yarın Brüksel’de bir araya gelecek savunma bakanları toplantısı öncesi yaptığı açıklamada, Rusya’nın henüz bölgede gerilimi azaltacak somut adımları atmadığını savundu. Rusya’nın birliklerinin bir bölümünü çekerek gerilimi azaltamayacağını hatırlatan Stoltenberg, Rus askeri güçlerinin "muharip duruma" geçtiğini de hatırlattı.
Bununla birlikte NATO’daki yetkililer, ABD ve onun İttifak'taki müttefiklerinin, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik emelleri hakkındaki istihbarat bilgilerini kamuoyuyla paylaşmasının etkili olduğuna inanıyor. Zira Stoltenberg de, müttefiklerin Rusya konusunda paylaştıkları istihbarat sayesinde Moskova’nın
Ukrayna ile Rusya arasında yaşanan gerilim artık doruk noktasına geldi. Düne kadar ABD, krizi diplomatik yöntemlerle çözme çabasına girmişti. Rusya’nın ileri sürdüğü 'güvenlik kaygılarını' ciddiye aldı. İnceledi, araştırdı ve Moskova'nın kaygılarını gidermek amacıyla diplomatik ve siyasi çözüm arayışına girdi. Ancak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bir taraftan diplomatik müzakerelere açık olduğunu ve Rusya’nın yaşamsal boyutlara gelen güvenlik kaygılarını tek bir kurşun atmadan çözme iradesinde olduğunu dile getirirken, diğer taraftan da tam spektrumlu saldırı hazırlıklarını sürdürmeye devam ediyordu.
Washington yılbaşından bu yana Moskova’ya yönelik olarak 'fazla iyimser' ve iyi niyetli bir tavır sergiledi. ABD, Rusya’nın kaygılarını diplomatik ve siyasi açıdan giderebileceğini düşünüyordu. Ancak Rusya'nın diplomatik müzakerelerde bulunmasının amacının sadece vakit kazanmak olduğu da ortaya çıktı. ABD de bunu anladı. Zira Putin, Ukrayna ile Gürcistan’ın asla NATO’ya üye olmayacağının
Ukrayna ile Rusya arasındaki gerilim tüm hızıyla devam ediyor. Moskova yönetimi Ukrayna sınırına askeri yığmayı sürdürüyor. Bölgeye yapılan askeri sevkiyata bakılacak olursa, savaş sanki kaçınılmaz gibi. Zira Ukrayna sınırının Rusya tarafına sahra hastanesi ve kan bankası kuruldu. Yetmedi, ulusal muhafızlar da bölgeye sevk edildi. Belarus’a da 10 Şubat’ta başlayacak Rus-Belarus ortak askeri tatbikatı için sevk edilen asker sayısı 25 binin üzerine çıktı. Rusya’nın bu askeri hareketliliğine NATO ve üye ülkelerin tepkisiz kalmaması da savaşın sanki kaçınılmaz olduğunun intibasını yaratmıyor değil. Ancak ABD’nin Almanya, Polonya ve Romanya’ya ek asker gönderme kararı sembolik. Buna karşılık, müttefiklerin Ukrayna’ya yaptıkları mühimmat sevkiyatı da savaş fikrini pekiştiriyor.
Ancak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in askeri yöntemlere başvurup vurmayacağı henüz kesinlik kazanmadı. Nitekim Rusya, Ukrayna’ya askeri bir harekât düzenlemesi halinde pekâlâ kısa vadede bir başarı elde edebilir. Ancak orta ve uzun
Ukrayna-Rusya krizinde bir hafta daha geride kaldı. ABD ve NATO, Rusya’nın kaygılarının giderilmesine yönelik olarak Moskova yönetiminin geçtiğimiz hafta sunduğu mektuba yazılı birer metinle yanıt verdi. Bundan sonra Rusya’dan gelecek olan yanıt beklenecek. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Osetya konusunda sergilediği tavrın aynısını sanki bir kez daha sergileyecek. Bir başka deyişle Putin muhtemelen kendisine yapılan çifte öneriden tatmin olmadığını dile getirerek, savaş çıkması halinde suçun Ukrayna’da olduğuna dikkat çekecek. Brüksel ve Washington’un Moskova’ya gönderdikleri yanıt sayesinde Rusya biraz da zaman kazanacak. Rusya'nın bir sonraki hamlesi konusunda ise belirsizlik devam ediyor.
ABD, NATO ve AB’nin dönem başkanlığını üstlenen Fransa, Moskova ile her tür diplomatik ve askeri iletişim kanalını açık tutmaya devam ediyor. Uzun uğraşların ardından Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Normandiya formatını yeniden canlandırmak amacıyla ciddi bir çaba sarf etmedi değil. Putin’le telefonla görüşen Macron, Almanya’yla birlikte
Ukrayna ile Rusya Federasyonu arasında askeri gerilim artmaya devam ederken, NATO üyesi ülkeler de, Rusya’nın bu ülkeye yönelik muhtemel işgal operasyonuna karşılık verebilmek amacıyla askeri hazırlıklarına ivme kazandırıyor.
Ukrayna sınırına 100 bini aşkın asker yığan Moskova yönetiminin, ABD'nin 8 bin 500 askerini teyakkuza geçirmesini bir "provokasyon" olarak nitelemesi de, NATO karargahında hayli dikkat çekti. Zira Rusya, 10-20 Şubat tarihleri arasında Belarus’ta düzenleyeceği askeri tatbikata an itibariyle 20 bine yakın asker göndermiş durumda.
Bu arada Washington yönetimi, Rusya’yı diplomasi masasında tutmak için çaba gösteriyor. Nitekim geçtiğimiz hafta İsviçre’nin Cenevre kentinde Rus mevkidaşı Sergei Lavrov’la bir araya gelen ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken'in, Moskova'nın talep ettiği garantilere yönelik belgeye hafta sonuna kadar cevap vermesi bekleniyor. Ancak Moskova, ABD’nin cevabını beklerken bir yandan askeri yığınağa devam ediyor zaten...
Putin 'çok duygusal!'
Transatlantik halkada yer alan ABD, NATO, Avrupa Birliği (AB) ve AGİT
Ukrayna ile Rusya arasında yaşanan krizde, diplomatik, askeri, ekonomik ve siyasi hamleler dolu bir haftayı geride bıraktık.
ABD ve Rusya Dışişleri Bakan Yardımcılarının 10 Ocak’ta Cenevre’de start verdikleri diplomatik müzakerelerden bu yana önemli yol kat edildi. O tarihte Rus temsilci Sergey Ryabkov "Rusya’nın kaygılarını gidermek için ABD ve NATO’nun önünde haftalar veya aylar değil günler var sadece" diyerek, zamanın çok kısıtlı olduğunun altını çizmişti. 11 gün sonra Cenevre’de bir araya gelen ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile Rus mevkidaşı Sergey Lavrov, Ukrayna ile Rusya arasında yaşanan krizin aslında diplomatik ve siyasi masada çözülebileceğinin sinyalini verdiler. Demek ki Ryabkov’un söylemi de şimdiden çöktü. Zira iki hafta geçti bile. Lavrov Blinken’e Moskova’nın kaygılarının giderilmesi için ABD ve NATO tarafından atılması beklenen adımların sıralandığı bir belge verdi. Yanıt için ABD’ye verdiği süre bir hafta. İki bakanının şubat ayı içerisinde tekrar görüşmeleri de
Ukrayna ile Rusya arasındaki askeri gerginliğe son vermek amacıyla pazartesi günü başlayan diplomatik bale, Avusturya’nın Viyana kentinde düzenlenen Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) toplantısı ile sona erdi. Cenevre’de ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman ile Rus mevkidaşı Sergey Ryabkov arasında gerçekleştirilen uzun görüşme sayesinde bir çerçeve çizildi ve karşılıklı beklentiler de netlik kazandı. Rusya, NATO’nun genişleme politikasına son vermesi gerektiğini bir kez daha tekrarladı. Ukrayna’nın NATO’ya üye olmamasının teminatını talep etti. İttifak’ın genişlemesiyle birlikte yeni üyelerde konuşlandırılan NATO imkân ve yeteneklerinin geri çekilmesini de olmazsa olmaz taleplerine ekledi. Sherman ise müttefiklerin Rusya’nın bu taleplerini karşılamayacaklarını tebliğ etti. Buna karşılık Moskova’nın kaygılarını gidermek amacıyla savunma, güvenlik ve orta menzilli füzeler gibi konularda işbirliğinde bulunabileceklerini dile getirdi.
Yetkileri yoktu
Moskova 4 ayrı temsilci gönderdi. Pazartesi günü