Bir anneyi en çok mutlu edecek şeyin çocuğunun sağlığı ve mutluluğu olduğu konusunda sanırım hepimiz hemfikiriz.
Bebeklerin sağlıklı, mutlu ve huzurlu olması için uyku ve oyun zamanı çok önemlidir. Bebek bezinin etkinliği ise bebeğin mutluluğunu doğrudan etkileyen etmenlerden biridir.
Bebeği rahat ettiren bir bez mutlu ve sağlıklı olmasını sağlarken kötü bez bebekleri mutsuz eder. Gelişimini etkiler ve sağlık sorunlarına neden olur.
Bebek sağlığı denildiğinde akla ilk gelen konulardan biri pişiktir. İyi hava alan, sıvıyı iyice içine hapseden ve sıvının zaten bir hayli hassas olan bebek cildiyle temasını bir bebek bezi kullanmak bebeğin mutluluğunu arttıracaktır.
Bebek bezinin bebek sağlığı üzerindeki etkilerini P&G'nin Frankfurt'taki Ar-Ge merkezinde Dr. Ute Froehlich ve Dr. Frank Wiesemann ile konuşarak yakından bilgi edindik ve Ar-Ge merkezinde dikkatimizi çekenleri derledik.
Prima'nın yeni 3 kanal teknolojisinin bebek hayatı, sağlığı ve psikolojisi üzerindeki etkisini de irdelediğimiz bu gezide bir bebek gezinin hangi aşamalardan geçerek geliştirildiğini deneyimlemek çok ilginçti elbette.
Merkezdeki araştırma ve geliştirme süreçlerinde bebekler ve anneler her daim odak noktasında.
Sıcak havalarda, soğuk havalarda, yağmurlu havalarda, kuru havalarda... Eve girince kadınlar olarak çoğumuzun yaptığı ilk şey göğüs kafesimizi sıkan, omuzlarda kırmızı izler bırakan sütyenden kurtulmak.
Erkek okuyucular bu durumun bizi ne kadar rahatsız ettiği konusunda elbette empati kurmakta zorlanacaktır ancak sütyen kopçasını açtığımız andaki rahatlamayı ANLAYAMAZSINIZ :)
Sütyen takıp takmama konusu yıllardır nice tartışmalara sebep olmuştur. Göğüste sarkmayı önlediği, iskelet sistemini desteklediği için kullanılmasının gerekli olduğunu savunanlar da sütyensiz daha sağlıklı olunduğunu iddia edenler de mevcut.
Fransız araştırmacıların gerçekleştirdiği yeni bir araştırmanın sonuçlarını paylaşmak isterim.
Besancon, Fransa'da bulunan Besancon Üniversitesi Hastanesi'nden spor tıbbı uzmanı Prof. Jean-Denis Rouillon'ın yaptığı 15 yıl süren araştırmanın sonuçlarına göre sütyen takmak kadınların göğüslerinin sarkmasını önlemiyor, aksine sarkmasına sebep olabiliyor.
Prof. Jean-Denis Rouillon araştırmanın sonuçlarıyla ilgili şunları söylemiş: "Tıbbi, psikolojik ve anatomik açıdan bakıldığında göğüsler yerçekiminden mahrum bırakıldıklarında bunun pek de bir faydası yok. Aksine sütyen takmak
Tarih kitaplarında kadınların hayatları, alışkanlıkları, sorunları ve çözümleriyle ilgili derinlemesine bilgi bulmak pek mümkün değil. Politikacıların hayatları, savaşlar, göçler derken kadın hayatı evvel ezelden beri pek geri planda kalmıştır diyebiliriz.
Aslında kadın hayatıyla ilgili konular ve kadınların hayatındaki en doğal evrelerden biri olan adet dönemi de çok yakın tarihe kadar konuşulması ayıp karşılanan, hastalık olarak görülen bir konu. Hala pek çok kesimde adet dönemi utanılan bir dönem.
Öncelikle şunu netleştirelim. Nefes almak, uyumak, kalbinizin atması, midenizin asit salgılaması ne kadar doğalsa adet görmek de o kadar doğal bir süreç. Lakin bir sorun olarak görülen menstrual kanamalar için yıllarca kadınları rahat ettirecek deyim yerindeyse çözümler üretilmediği aşikar.
Günümüzde ileri teknolojiyle üretilen pedler, tamponlar, menstrual kaplar içinden en güvendiğimizi seçiyoruz, kullanıyoruz. Peki, buraya nasıl geldik? İşte geçmişten günümüze hijyen ürünleri ve yöntemleri...
Adet Kulübesi
Eski medeniyetlerde kadınların adet dönemlerinde oturup kanamanın bitmesini bekledikleri bir kulübe olduğunu biliyor muydunuz?
Elbette o dönemde neredeyse sürekli hale gelen gebelikler,
Sebebi bilinmeyen pek çok otoimmün hastalık gibi genelde stresten ortaya çıktığı düşünülen vitiligo, ciltteki pigment kaybından kaynaklanıyor.
Pigmentlerin bilinmeyen bir sebeple yok olduğu vitiligo, beyaz yamalar olarak vücudun herhangi bir bölümünde görülebiliyor.
Vitiligo hastası 31 yaşındaki Breanne Rice'ın hikayesini okuyunca bu sabah, ben de bebekliğinden beri bu hastalıktan muzdarip biri olarak hem deneyimlerimi paylaşmak hem de Breanne'in hikayesini size aktarmak istedim.
Breanne Rice, 31 yaşında bir manken. Tam 12 yıl önce ortaya çıkan vitiligo hastalığını sadece ailesi biliyor ve 12 yıldır bu gerçeği herkesten saklıyor.
Yüzünde vitiligo lekeleri olan Breanne, her gün ağır makyaj yaparak lekelerini kapatmayı tercih etmiş ve bu sırrı arkadaşlarından bile saklamış.
10 yıldan sonra Breanne, makyajsız bir şekilde ortaya çıkarak herkese ilham vermeyi istemiş.
Breanne hislerini şöyle açıklıyor:
"Başlarda çok normal geldi ve her dışarı çıktığımda lekelerimi gizledim. Her sabah fondöten sürmek için 45 dakika harcıyordum. Nasıl göründüğümü insanlara söylemeye çekindim. İşim gereği çekici ve kendimden emin olmam gerekiyordu ve mükemmel görünme baskısı hissediyordum.
İletişim Uzmanı ve Yaşam Koçu Hande Akın ile kadınların psikolojisini, özgüven eksikliğini, ergenlik döneminde ailelerin tutumunu yani kısacası kadına dair her şeyi konuştuk.
Ergenlikte kızlar için özgüveni destekleyici önerileriniz nelerdir?
Öncelikle ergenlik döneminde; genç kızlara, bedenlerindeki değişim ve gelişimle ilgili bilgilendirme yapılmalı. Bu bilgilendirmeyi yapabilmek için özellikle annenin ergenlik dönemine ilişkin bilinçlenmesi gerekmekte.
Ergenlik dönemine giren çocukların, bedenlerinin değişime uğramasıyla birlikte artan tedirginliklerini ve endişelerini ebeveynin anlayışla ve şefkatle karşılaması, çocuklarına otoriter ebeveyn olarak değil de onu anladığını hissettiren arkadaş olarak yaklaşmaları, çocukların ergenlik dönemini daha sakin ve olumlu karşılamalarını destekleyecektir.
Asla ve hiçbir şekilde ergenlik dönemindeki gence bedenini ve davranışlarını yargılayan söylemlerde bulunulmamalıdır. Değişen bedeniyle ilgili eleştiri yapılmamalıdır.
Özgüvenini desteklemek için değişimin, insanı geliştiren, olgunlaştıran olumlu yanlarından bahsedilmelidir. Bedenin değişmesinin bir gelişim süreci olduğu anlatılmalıdır. Büyümekle ilgili esnek bakış açısı paylaşılmalıdır.
3D yazıcı teknolojisi hayatımıza ilk girdiğinde pek çok inovasyonda olduğu gibi öncelikle kötü ellerde ne amaçlarla kullanılabileceğini tartıştık ve hala da tartışmaya devam ediyoruz.
Lakin 3D yazıcılar konusundaki çekinceleri bir kenara bırakırsak insanlığa ve dünyaya ne şekilde hizmet edebileceğinin de pek sınırı yok gibi.
3D yazıcılar hastalık ve kaza gibi çeşitli. sebeplerle vücudunun bir bölümünü kaybetmiş kişilerden geçtiğimiz günlerde bir orman yangınında kabuğunu kaybeden kaplumbağa gibi hayvanlara da umut oluyor.
3D baskı teknolojisi ile seri üretimi mümkün olmayan özellikli parçalar da üretilebiliyor.
Birazdan paylaşacağım haber gibi olaylar yaşandıkça 3D baskı teknolojisinin insanlara ne kadar faydalı olabileceğini de görüyoruz.
68 yaşındaki Shirley Anderson 1998 yılında dil kanseri teşhisi konulmuş bir Vietnam gazisi.
İşte Anderson'ın Daily Mail'de yayınlanan hikayesi ve 3D baskı teknolojisiyle yeniden doğuşu...
33 yaşındaki Mariya Taher henüz 7 yaşındayken Mumbai, Hindistan'da kendisine zorla uygulanan "khatna" yani kadın sünnetiyle ilgili yaşadıklarını paylaştı.
Daha önce yaşadıklarını ailesinden intikam alınmak ister ve toplumdan dışlanırlar diye bir rumuz ile açıklayan mücadeleci Mariya, bu kez dünyadaki binlerce kadının neler yaşadığına daha çok dikkat çekmek için kimliğini gizlemeden ABC News'e konuştu.
Şuan Cambridge, Massachusetts'te yaşayan Mariya, 7 yaşındayken Mumbai, Hindistan'da başına gelenleri şu sözlerle anlattı:
" Hindistan'daki akrabalarımı ziyaret ettiğimizde bir sabah annem ve teyzem beni eski bir binanın içindeki bir apartman dairesine götürdü. Gülüyorlar ve sohbet ediyorlardı.
Beni yere yatırdılar ve elbisemi kaldırdlar. Keskin bir aletle beni kestiklerini hatırlıyorum.
Acı hissediyordum, ağlıyorum. Çok korkmuştum çünkü çok acımıştı."
Mariya'nın kız kardeşine de aynı işkence ABD'deyken uygulanmış.
Daha önceden Sarah rumuzuyla yaşadığını anlatsa da cesur Mariya, kadın sünnetinin ABD sınırları içerisinde "kökenlere sadık kalmak" için yapılmaya devam ettiğine daha çok dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak için bu kez kimliğini gizlemeden mücadelesine devam etme kararı aldı.
Deri Hastalıkları Uzmanı Dr. Nilüfer Oğuz ile aşırı terleme sorunu olan hiperhidrozu, hiperhidroz belirtilerini ve aşırı terleme tedavisiniz konuştuk. Aşırı terlemeye karşı neler yapılabilir uzmanımızdan öğrendik. İşte sosyal hayatta bize büyük sorun teşkil eden aşırı terleme ile ilgili bilmeniz gerekenler...
Gizem Aydoğan: Aşırı terleme sorununun nedenleri nelerdir?
Nilüfer Oğuz: Aşırı terleme genellikle yapısaldır ya da bazı hastalıkların habercisi olabilir.
Gizem Aydoğan: Her aşırı terleyen kişi hiperhidroz mudur? Hiperhidroz nedir?
Nilüfer Oğuz: Terleme, yaşamın devamı için gerekli olan normal bir durumdur, vücut ısısını ayarlamada gereklidir. Kişinin yaşam kalitesini bozacak düzeyde olan aşırı terlemeye hiperhidroz denir.
Gizem Aydoğan: Hiperhidroz belirtileri nelerdir?
Nilüfer Oğuz: Hiperhidroz tüm vücutta yaygın ya da vücudun belli bölgelerinde olabilir. Bölgesel olarak en sıklıkla koltuk altı, avuç içi ve ayak tabanında görülür. Hiperhidroz sonucunda kişinin giysisinin koltuk altı kısımlarında lekelenme oluşur. Elleri ya da ayakları sürekli ıslaktır ve soğuktur. Yazı yazarken kağıtıslanır, çok şiddetli olanların parmak uçlarından ter damlar ve tokalaşmaktan çekinirler. Mantar,