Gani Müjde

Gani Müjde

-

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       Seçildiğinden bu yana defalarca parti değiştiren Kubilay Uygun'la görüşmem vardı.
       Onu beklerken kapı açıldı. İçeri sakallı kel kafalı bir şahıs girdi?
     - Gani Bey?
       - Buyrun benim...
     - Sizinle görüşmem vardı.
       - Yanlışınız olmasın. Ben Kubilay Uygun Bey'i bekliyordum.
     - O benim Gani Bey. Tipimden sıkılmıştım. Estetikçiye gittim değiştirdim.
       - Hay Allah. Buyrun geçin.. Buyrun... Hoşgeldiniz. Röportaj için beni seçmeniz ne büyük bir incelik.
     - Aslında önce Hürriyet'le konuşmaya karar vermiştim ki Sabah'la röportaj yapmak fikri ağır bastı. Bu yüzden de Milliyet'te sizin köşenizi seçtim.
       - Ne alırdınız?
     - Ben çayı çok severim. Bu yüzden sütlü kahve alayım.
       - Neden bu kadar sık parti değiştiriyorsunuz?
     - Bakın Gani Bey, benim seçimlere katıldığım partinin - ki şimdi ismini hatırlayamıyorum - sloganı değil miydi "değişim"?.. Ben partinin değişim programına uydum kardeşim.
       - Ama seçildiğinizden bu yana kaçıncı parti oldu biz bile hatırlayamıyoruz.
     - Şeyy... Ben bu koltuğu beğenmedim şöyle karşınıza geçeyim mi?
       - Geçin buyrun.
     - Yok yok diğer köşe daha iyi.
       - Bakın Kubilay Bey. Halk sizi parti parti gezseniz diye değil, hizmet edesiniz diye seçti.
     - Tamam işte. Bu konuda bir atasözümüz bile var. Çok okuyan değil çok gezen bilir diye...
       - Yapmayın Kubilay Bey o zaman Alman çiftçileri dünyanın en kültürlü insanları olurlardı. Her yeri turlarla geziyorlar.
     - Ben şöyle masanın yanındaki koltuğa geçeyim en iyisi...
       - Üstelik bu değişimlerin çoğunu kritik oylamalar sırasında yapmışsınız Kubilay Bey?
     - Kabotaj bayramında yapacak değildim ya efendim. Ayrıca partilerden ayrılmalarımın mutlaka bir nedeni vardır?
       - DYP'den niye ayrıldınız?
     - Doktor hava değişimi vermişti?
       - ANAP'tan?
     - Odamın kliması bozulmuştu.
       - MHP'den.
     - Tavşan dağa kaçmış. İnek suyu içmişti. Tam gensoru verilip "hani bana" denilecekken başka partiye geçtim.
       - Sizin parti değiştirmeleriniz fıkra konusu oluyor ama. Akbulut'u geçmek üzeresiniz.
     - Ben gene sıkıldım. Şöyle yere otursam rahatsız olur musunuz?
       - Hayır, biz sizin Meclis'teki tavırlarınızdan rahatsız oluruz sadece. Bakın Meclis'e de gitmiyormuşsunuz.
     - Bakın bu yalan. Ben her öğle yemeğini Meclis lokantasında yerim. Diğer arabam Meclis'in ücretsiz otoparkında durur. Meclis'in spor salonunda ter atarım. Benim için Meclis'e gitmiyor diyen iftiracıdır.
       - Peki sırada hangi parti var.
     - Bu ülkede geçmediğim parti kalmadığı için Alman Hıristiyan Demokrat Partisi ile görüşmelerim sürüyor. Bu yüzden İtalyan Falanjist Parti'den aday olucam.
       - Pes yani...
     - Pes değil pass...

       Kendisi büyüğüm olur diye bugüne kadar sesimi çıkarmadığım Hıncal Bey geçen gün köşesinde Naomi Hanım'ın da "rol aldığı" bir fıkrayı nakletmiş.
       Selahattin Duman'ın bir fıkra yüzünden başına neler geldiğinden habersiz bu zat - ı muhteremin naklettiği fıkrada Naomi yengeniz uçakta yolculuk yaparken soyunuyor ve "Uçak düşerse kara kutuyu çabuk bulsunlar diye soyundum" diyor.
       Bu memlekette Naomi Hanım'la olan aşkımı bilmeyen kalmamışken, Türkiye'nin her tarafından Naomi Hanım'a gönderilmek üzere bana hediyeler yağarken ve üstelik üç hafta önce Naomi Hanım'ın bana gönderdiği resimler Milliyet'e manşet olmuşken nakledilecek fıkra mı bu efendim? Namusum ve şerefim iki paralık oldu. Ben arkamdam "Naomi Hanım'a selam söyleyin" diye bağıran kalabalıklara ne derim artık?
       Bakınız Hıncal Bey, Naomi Hanım'la ilgili daha önce bu tür fıkralar anlatanların listesini veriyorum. Bilmem anlatabildim mi?
       * Abdullah Çatlı (Arabada Naomi Hanım'la ilgili bu fıkrayı anlatıyordu ki olanlar oldu)
       * Uzay Heparı (Motoru siyahtı ve ona Naomi diyordu)
       * Bill Clinton (O kadını başına kim bela etti sanıyorsunuz?)
       * Onno Tunç (Uçağına resmini yapıştırmıştı)
       * Dodi El Fayed (Sadece konuşmadı. Sarktı da üstelik)
       * Turgut Özal (Semranımdan boşanıp Naomi Hanım'la evlenme hesapları yapıyordu. Ona bir zayıflama bisikleti hediye ettim)
       * Leydi Diana (Naomi Hanım'dan daha güzeldi)

       * Türkiye'ye dönülemeyecek. "Yolumu şaşırıp Paris Saint Germain'e gelmişim bari futbol yaşantıma burada devam edeyim" denilecek.
       * Ali Şen bana söz vermişti, kulüp başkanına hatırlatılacak.
       * Ali Şen'e daha önceden verip tutmadığı sözleri hatırlatılacak.
       * Mutlaka Avrupa'da kalınacak. Gerekirse pazarda çanta satılacak.
       * Eğer geri dönmek ve Fener'de oynamak zorunda kalırsam takımda kalecinin yanında durulacak. Top çarparsa çarpacak...



Yazara E-Posta: G.Mujde@milliyet.com.tr