Evet aldığım kilolarla global bir görünüm kazandığım ve her geçen gün dünya yuvarlağına daha çok benzediğim bir gerçek ama globalizmi sevmemin nedeni bu değil elbet. Global yakınlaşmaların toplumlar arasındaki ırkçılığı, etnik ayrımcılığı azalttığını düşünüyorum. Savaşların çoğunun din, iman ve millet için yapıldığını, milyonlarca insanın buna benzer amaçlar için kan revan içinde toprağa serildiğini düşününce “ben globalistim" arkadaş deyip çıkıyorum işin içinden. İngilizce’yi bırakın Tarzan ve Ceyni, maymun Çita seviyesinde konuşmama rağmen “Keşke herkes İngilizce konuşsa da dünya üzerinde yaşayan insanların birbirlerini anlama derdi kalmasa" diye düşünürken tuzu kuru batılıların çıkıp “Kahrolsun globalizm" demelerini aklım almıyor. * Geçtiğimiz günlerde globalizm karşıtı Asteriks adlı köylü Fransa’da Mc Donalds’ın camlarını yerle bir ettiğinde herkes adamı kahraman ilan etmişti. Bense Fransa’ya ilk gidişimde bir hamburgerciye girip hamburger yemeye karar vermiştim. Tamam hamburgerin matah bir yiyecek olmadığını biliyorum. Çok lezzetli bişey olmadığını da ama çok gezen bir insan olarak bu hamburgercileri görmediğim ülkelerde uykum kaçar benim. Birincisi Mc Donalds, Burger King vs. gibi restoranların halka açık tuvaletleri vardır. Örneğin Paris sokaklarında dolaşırken tuvalete gitmeye kalksanız tuvalet bulamazsınız... Bizdeki gibi yanında mutlaka tuvaleti olan çarşı camileri de yok adamların... Yapacağınız tek şey bir cafe bulup tuvaletine girmek, ama oraya girmek de beleş değil. Daha kapıdan girer girmez izbandut gibi bir Fransız garson önünüze dikilir ve Fransızca anlayıp anlamadığınızla çok da ilgilenmeyerek Fransızca olarak “Ne zıkkımlanırsınız Mösyö" diye sorar. Aslında bu cümlenin açık tercümesi “Buraya tuvalete girmek için geldiğini biliyorum pis üçüncü dünyalı. Eğer sadece çişini yapıp gidebileceğini sanıyorsan aldanıyorsun. Seni buradan bişeyler içmeden gönderirsem bana da uyanık garson François demesinlerödir. Tuvalete girebilmek için bir şey içtiniz mi yandınız zaten. Örneğin Paris’teki cafelerde, hele hele Saint German ve Champ - Elyseee civarında içilen bir çay parası ile Türkiye’de üç kişiye emekli maaşı ödemek mümkün. Zamanında yine böyle bir çiş molasında kahvaltı yaptığım Cafe Fleour’dan ancak İstanbul’daki kooperatif evinin tapusunu vererek kurtulabilmiştim. Bu nedenle kimsenin “nereye hemşerim" demediği ve iyi kötü hepsinde birer tuvalet bulunan Mc Donalds ve Burger King’leri sevme nedenim böyle b..tan bir nedene dayanıyor. Kaldı ki Asteriks denen bu “ahmak" adamın Mc Donalds’tan önce Paris ve Fransa’da camlarını indirmesi gereken milyonlarca restoran var. Örneğin hayatımda yediğim Çin yemeklerinin yarısından fazlasını Fransa’da yedim. Çünkü her taraf Çin lokantası. Paris sokaklarında buzuki dinleyerek yediğim Yunan yemekleri, Yunanperver bir Türk olarak beni bile baymıştı. St. Michell’deki Pakistan, Hindistan, Tayland, Uruguay ve Türk lokantalarının sayısını Paris belediyesi bile bilmiyor artık ama Asteriks Mc Donalds’ın camlarını indirince kahraman oluyor. Be adam kendi yemek kültürünü korumaksa amacın bunların camını da indirsene... Haa yok illa ki bize Fransız yemekleri yedireceksen ben almiyim abi. Çünkü bu Fransız milleti yemek olarak deniz kabuklarını kemirir ve deniz kabuklarının içinden babam çıksa bile yer. Mutfaklarının en önemli aletleri olan salyangoz kırma pensesi, istiridye maşası, böcek kıskacı filan nalburda satılıyor zaten. Yani globalleşmeyen bir dünyada kazayla yolun Fransa’ya düşse ve Fransız mutfağından mürekkep lokantalarında karnını doyurmaya kalksan ya aç kalırsın ya da cırcır olursun. Ben cırcır olmamak için - ki buna ait yüzlerce b..ktan hikayem vardır. İleride anlatırım - globalist olmayı tercih ediyorum arkadaş. Emperyalizme hayır globalleşmeye evet. Nasıl olacağını da siz bulun bana ne?
Lucesku’nun tost - iti
Takımda disiplin sağlanacak. Kimse benden korkmuyor. Yarın antrenmana Drakula kılığında gidilecek. Ne de olsa bizim memleketli adam...
Otorite tesis edilecek. Hagi’nin maç sırasında gelip benden makas almasına engel olunacak.
Fatih Terim’in taktiği uygulanacak. Mehmet Ağar’la arkadaş olunacak.
Jardel’e bir fotoğraf makinesi ve- rilecek. Gezerken canı sıkılmasın bari...