Clinton'un faaliyet raporu

14 Eylül 1998

       BEYAZ Saray Şamdan, geçenlerde bir rapor yayınlayarak Clinton'u zor durumda bıraktı. Raporda Başkan'ın, Monika ile nerede, ne zaman ve nasıl seviştiği uzun uzun anlatılıyordu. Rapor o kadar açık saçıktı ki, birçok televizyon kanalı raporu haber bülteni yerine "Playboy gece kuşağında" yayınladı.
       İşte raporun o saatlerde bile açıklanamayan tam metni.

      26 Şubat
       Clinton ve Monika Oval Ofis'te otururken sinemadan konu açıldı.
       Clinton en beğendiği artistin tecavüzcü Coşkun olduğunu söyleyerek Monika'ya sokuldu. Monika lafı değiştirerek konuyu çizgi filmlere getirdiyse de, pişman oldu. Miki film muhabbeti iki saat daha sürdü. Odaya girmek isteyen Al Gore, kapının arkasına konan sandalye yüzünden kapıyı açmakta zorlandı, ama durumu kötüye yormadı.

Yazının Devamı

Bilmece çıldırmaca

13 Eylül 1998

Pazar günlerini sevmem...
Pazar günlerini sevenleri hiç sevmem...
Çünkü pazar günleri pikniğe gidip orman yakmak, Boğaz'da trafiği saatlerce kilitlemek gibi zevkleri olmayan sıradan insanlar, gazetelerde yer alan ve halk arasında bulmaca denilen garipliklerle uğraşırlar.
Nereden mi biliyorum?
Çünkü bulmaca denilen garipliklerle uğraşanlardan biri de benim...
Aslında ben bu işin meraklısı değildim.
Limon dergisinde çalışırken masa komşum Şükrü, Cumhuriyet'in bulmacalarını çözmekle övünürdü.

Yazının Devamı

Nasıl telemanyak oldum?

7 Eylül 1998

       - İYİ günler Teaş mı?
       - Haaaa... (Evet anlamında kullanılıyor)
       - Bana bugün telefon bağlanacaktı. Türk Telekom özelleştirme kapsamında telefon bağlama işlerinin Teaş'a verildiğini söylüyor da sizi arayayım dedim.
       - Evde otur gelirler. (Otur lafı önemli)
       - Saati belli değil mi?
       - Kardeşim sıra sana gelince gelirler.
       ... (Altı saat sonra)

Yazının Devamı

Portekiz'in en güzel kızı Cemalettin amcama benziyor

31 Ağustos 1998

       PASAPORT polisi bir pasaportumdaki resme, bir yüzüme baktı.
       - Bir sen eksiktin dedi...
       Ne demek istediğini anlamadım. Bilmem kaç küsur yıllık gazetecilik hayatımda ilk kez beleş bir yurt dışı daveti yakalamışım, derin devletimin, yüzeysel polisi sanki bütün gazeteciler dünyayı fır fır dolaşırken sürekli olarak Ankara'ya gönderilen ben değilmişim gibi bana sitem ediyordu.
       Bunun altında kalamazdım.
       - Sen Derya Bey'in adamı mısın, dedim.
       - Yok abi niye öyle olsun?
       - Hiç, onun gibi konuşuyorsun da!..

Yazının Devamı

Türkiye için bölgesel babalar rehberi...

24 Ağustos 1998

      Önsöz:
       Sevgili Türkiyeliler.
       Televiyonlarda, gazetelerde "Babalar bir bir yakalanıyor" haberleri sizi aldatmasın.
       Türkiye'nin muhtelif yerlerinde kırmızı pasaport almaya hak kazanmış irili ufaklı yüzlerce baba daha var. Sizi bu konuda aydınlatmayı bir vatandaşlık görevi olarak görüyor ve Türkiye babalar rehberini kıvançla yayınlıyorum.
       * * *

       Babaların en büyük haraç bölgesi olan İstanbul ikiye ayrılmış durumda.

Yazının Devamı

Viagra'nın yan etkileri

17 Ağustos 1998

       BEN Refik Erduran'dan daha önce denemeyi düşünüyordum ama Viagra'nın tablet değl de fitil olarak satıldığını, fitillerin de hatırı sayılır irilikte olduğunu söyleyen şakacı arkadaşlarım yüzünden bu denemeden vazgeçmiştim.
       Viagra için yaşım ve başım uygun değildi aslında. Sadece merak ediyordum.
       Ve bu ülkede insanın başına ne gelirse meraktan ve kafiyeye uygun diğer kelimeden geldiğini bilmeme rağmen Viagra'yı denemek istiyordum.
       Bu yüzden Sağlık Bakanlığı'nın kobay aradığı çalışmaya kendimi gönüllü yazdırdım.
       Amacım Viagra'yı alıp Naomi Hanım'ın karşısına çıkmaktı.
       Daha doğrusu ben ilacı aldığımda Naomi Hanım benim varlığımı hissedecek ama yüzümü göremeyecekti. Viagra'nın etkisi geçtikten sonra yakınlaşabilirdik belki.
       Merkezde Viagra aldıktan sonra tekrar eski haline dönemeyen bir hastasını duvardaki tablolara ve tavandaki avizeye zarar vermeden odadan dışarı çıkartan doktor bunun yan

Yazının Devamı

"Vahşi Hayvanlar" için insanlardan korunma rehberi

10 Ağustos 1998

      Yazıyı okumak isteyenler için ilk uyarı:
       Bu yazı İzmir Hayvanat Bahçesi'nde parke taşları ile kafaları parçalanan, gözlerine demir çubuk sokulan ve jiletli ekmeklerle mideleri parçalanan vahşi hayvanlar için yazılmıştır. Sizin okumanıza gerek yoktur.

       Sevgili aslan kardeş. Öncelikle jiletli ekmekle mideni parçaladıkları için geçmiş olsun. Sen sadece ormanların kralı değil, aynı zamanda Cim - Bom'un sembolüsün. Bu yüzden sık sık bazı Fenerli ve Beşiktaşlı fanatikler tarafından saldırıya uğraman doğaldır. Sana tavsiyem maç günleri kafesinden çıkma. Çıkman gerekliyse de nabza göre şerbet ver. Baktın gelenler Fenerli, bazı kafes hayvanları gibi "Ali Şen başkan, Fener şampiyon" diye bağırmaya başla. Beşiktaşlılar gelirse siyah beyaz zebraları asla yemediğini açıkla, yalakalık yap. Ekmek parası için Cim - Bom'a amblemlik yapıyorum aslen Beşiktaşlıyım de... Sakın gelenlere kükreme, alınıyorlar.
       Kükreme yerine hıçkırmayı dene. Na'palım, devir kötü aslanım. Canını kurtarmaya bak.

      

Yazının Devamı

Bana da ninemden kaldı

3 Ağustos 1998

       SEVGİLİ Milliyet okurları. 100 Türk büyüğünden sonuncusu Tansu Hanım ve değerli eşi Özer Bey servetlerinin kaynağını açıkladılar komisyona.
       "Evde annemin çıkınını bulduk. İçinden altın çıktı. sonra bankaya yatırdık milyarder olduk."
       Bu açıklama gayet mantıklı geldi bana.
       Çünkü benim de bütün servetimin kaynağı ninem.
       Bugün neyim var neyim yoksa hepsi ninemin sayesindedir.
       Bakın anlatayım. Ninem çok fakir bir kadındı.
       O kadar fakirdi ki evine yılda bir kez temizlikçi kadın çağırırdı. O da nedense hep 29 Şubat'a denk gelirdi...

Yazının Devamı