SEVGİLİ Milliyet okurları. 100 Türk büyüğünden sonuncusu Tansu Hanım ve değerli eşi Özer Bey servetlerinin kaynağını açıkladılar komisyona.
"Evde annemin çıkınını bulduk. İçinden altın çıktı. sonra bankaya yatırdık milyarder olduk."
Bu açıklama gayet mantıklı geldi bana.
Çünkü benim de bütün servetimin kaynağı ninem.
Bugün neyim var neyim yoksa hepsi ninemin sayesindedir.
Bakın anlatayım. Ninem çok fakir bir kadındı.
O kadar fakirdi ki evine yılda bir kez temizlikçi kadın çağırırdı. O da nedense hep 29 Şubat'a denk gelirdi...
Çocuklukta giydiği yavrukurt elbisesini çekiştirerek büyütmüştü. Ve tanıdığımdan beri hep aynı yavrukurt elbisesiyle dolaşırdı.
Kazayla tuvalete sifonu çeken bir misafir yüzünden su parasını ödeyememiş, İSKİ evine haciz göndermişti ve yıllardır yağmurdan yağmura yüzünü yıkıyordu.
Fakat her fakir nine sahibi insan gibi biz de ninemizin hep büyük bir serveti olduğuna ve bu serveti bizden sakladığına inanırdık.
Bu yüzden olsa gerek öldüğünde evi, mezarının başından daha kalabalıktı.
Kazmasını, küreğini ve baltasını kapan eve doluşmuştu.
Herkes duvarlara gizlenmiş altınları bulmak için bir başkasından işaret bekliyordu.
Kapının rüzgarın etkisiyle sertçe kapanmasını "birisi kazı işlemini başlattı" işareti sanan aile efradı ellerindeki kesici ve yıkıcı aletlerle duvarlara giriştiler.
Ev 12 dakikada yerle bir olmuştu ama duvarlardan bir tane bile altın çıkmamıştı.
Bu arada yıkmanın şiddeti ile enkaz altında kalanların iniltileri ortalığı inletiyordu.
Enkazı kaldırırken bir Cumhuriyet altını bulup cebime attım ama bu muhtemelen Cevat dayımın cebinden düşmüştü.
Bir tane de örgü şişi geçti elime, hepsi bu kadar...
* * *
ŞİMDİ salak değilsiniz ya soruyorsunuzdur kendi kendinize.
"Lan bir Cumhuriyet altını ve örgü şişi ile insan nasıl zengin olur?!" Anlatayım...
Akademide öğrenciyim o yıllar, karnım daimi olarak açtı...
Cumhuriyet altınını hemen gidip bozdurdum.
Onunla güzel bir öğlen yemeği yedim. Balık, yanına da rakı.
Fakat akşam olunca gene karnım açıkmıştı.
Ninemden kalan örgü şişinden başka satacak bişeyim de yoktu işin kötüsü.
Bir iki antikacıya götürdüm, "Bunlar Rus Çariçesi Aleksandra'nın öldürülmeden önce kocasına hırka ördüğü şişler" diyerek satmaya kalktım ama kimse yemedi...
* * *
ELİMDE sadece bir tek örgü şişi ve guruldayan bir midem vardı artık.
Gözüm kararmıştı, şişi koltuğumun altına gizledim ve Beyoğlu'nun arka sokaklarında bond çanta ile yürüyen birine arkadan yanaşıp gırtlağına dayadım örgü şişini.
"Ya paranı, ya canını."
* * *
İŞTE bütün servetimi o gece, ninemden kalan örgü şişi sayesinde yaptım.
Yani insan istiyorsa ninesinden veya annesinden kalan bir tek örgü şişiyle bile zengin olabilirken Tansu Hanım'ın annesinden kalan çıkınla zengin olması neden sorun ediliyor anlamıyorum?!
Kamuoyuna saygıyla ve ninniyle arzederim.
GEÇEN hafta korsan kitaplarla ilgili yazıma hem Çankaya hem de Kadıköy belediyesi'nden tepki geldi.
Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen bizzat arayarak, "korsan kitapla mücadelenin bir yere kadar görevi, bir yerden sonra namus borcu olduğunu" söyledi. Doğan Bey belediyelerin müsademe hakkı olmadığını, işporta ile mücadele çerçevesinde kitapları toplattığını, depolarının ağzına kadar korsan kitapla dolu olduğunu söyledi.
"Bu işin de bir mafyası var" diyen Taşdelen, bu konuyla asıl mücadele etmesi gereken kurumların Maliye ve Kültür bakanlıkları olduğunu belirtti.
Ve çok önemli de bir söz verdi yazarlara ve yayıncılara. "Gelin benim bölgemde kitapevlerini ve tezgahları dolaşalım. Bir tane korsan kitap görürseniz istifa ederim..."
Ben şahsen Doğan Başkan'a inandım. Ama ilk fırsatta uğrayıp hem bir acı kahvesini içicem hem de sokaklarda beraber gezip korsan kitap arayacağız inşallah.
Doğan Başkan'a bu konuya gösterdiği hassasiyeti için teşekkür ediyorum.
Kadıköy Belediyesi'nden arayan Ali Bey'le ise konuşabilme imkanım olmadı.
Onların düşüncelerini de haftaya aktarmak istiyorum.
Devleti bankacılık ve inşaat gibi sektörlerde soyanlara bir şey yapamıyoruz ama bari yazarları, yayıncıları ve sonuçta gene devleti soyanlarla bir nebze mücadele edebilirsek ne mutlu bize...
* Rahşan Ecevit uyarılacak. Ecevit dördüncü kadını almak için tarikatlarla yakınlık kurdu denilecek. Gaz verilecek.
* CHP'den padişahlık var diye ayrılmıştım, Ecevitler sözümü dinlemezse aynı nedenle DSP'den de ayrılınacak, CHP'ye geçilecek. Seneye de aynı nedenle CHP'den ayrılınacak...
* Sonunda kendi partim kurulacak sonra o partiden de "bu partide padişahlık var" diyerek ayrılınacak.
Yazara E-Posta: G.Mujde@milliyet.com.tr
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024